Yazarın notu: Upuzun bir özür notu yazabilirdim ama neden buralarda olmadığımı siz anlamışsınızdır. Dersler yüzünden. Okul gerçekten çok sıkıyor. Evdeyken de bilgisayara geçemiyorum. Mobilken de paylaşım yapamıyorum. Ama şu an buradayım. Ve size bir bölüm yazdım. Uzun bir aradan sonra umarım beğenirsiniz!
Dipnot: Beni öldürmediğiniz için mutluyum.
Sigara
Sizin orada kasımda ne başka bilmiyorum ama bizim burada sınavlar bir başka oluyor. Okulun yarısının geri zekalı olduğu düşünülünce neden sınavların bu denli zor olduğunu anlamakta zorluk çekiyorum.
Matematik sınavı girdikten sonra -burada sınavın oldukça acıttığını belirtmek isterim- hayata küsmüş haldeydim. Gözümün önünde fonksiyonlar uçuşuyordu. Ben yine hiçbirini çözemiyordum tabi. Kaloriferime sırnaşıp çayımı yudumladım. Bir yandan da susamları etrafa saçarak simidimi yiyordum. Ozan da arka sıramda montuyla bütünleşmiş halde oturuyordu. Berna'nın yaptığı aptallık sayesinde Ozan'la açılmış aramız tekrar düzelmişti. Arada hala 'sen ne anlarsın' 'ben sorunluyum' gibisinden atarlar yapsa da görmezden geliyordum. Hala bana tamamıyla açılamamıştı. Ailesiyle ilgili sorunların yanı sıra geleceği için de endişeleniyordu. Onlara bakabilecek akrabaları yoktu ve kız kardeşine sahip çıkması gerekiyordu. Üniversiteyi kazanamazsa askere gitmek zorunda kalacaktı ki askere gitmesi Okyanus'u tek başına bırakacağı anlamına geliyordu. Suratını örttüğü şapkasını yukarıya çektim.
"Matematik seni yıldırmasın koçum." Şapkasıyla suratını geri örttü.
"YGS girdikten sonra da böyle konuşabilecek misin merak ediyorum Bora."
Karamsar Ozan yine iş başında. Onunla uğraşsam da sonuç alamayacağımdan denemedim bile. Kafamı sıraya yaslayıp rahatlamaya çalıştım.
Hayvanat bahçesi gibi bir sınıfta olunca rahatlamak pek mümkün olmuyor.
"HOBAAAAAAAĞ" Efe Muhittin'in sırtında sınıfa daldı. Gömleğinin düğmelerinin hepsi açıktı ve gömleğin altına giydiği superman tişörtü tamamıyla görüyordu. Kravatını başına bağlamıştı.
"Ne olduğunu merak etmiyorum." diye bağırdı arka sıralardan biri. Test kitabından başını yalnızca bir saniyeliğine kaldırmıştı. Sonra soru çözmeye devam etti. Efe ona aldırmadı.
"BİLİN BAKALIM KİM AYSEL'LE ÇIKIYOR?"
Hönk.
Bir saniye.
Tekrar hönk.
Bir saniye daha.
Yudumladığım çayı ağzımdan püskürttüm. Test kitabımın kapağı çay olmuştu. YGS'deki beyaz y harfi sarımsı bir hal almıştı.
Galiba kusacağım.
"Hadi len oradan. Uydurma Şaziye." Ogün telefonunu kenara bıraktı. Efe'yle dalga geçme şansını hiçbir zaman kaçırmazdı.
Bense ne yapacağımı bilmez haldeydim.
Aysel ciddi ciddi Efe hıyarıyla çıkıyor olamazdı.
Efe Muhittin'in sırtından indi. Cebinden Iphone'nu çıkardı. Yine ibne gülüşünü takınmıştı. Ağzını iki metre açarak yüksek sesle okumaya başladı. Çoğu mesajı dinlemedim. Çünkü daha Aysel'in ilk cevabında gitmiştim.
"Olabilir. Güzel giyinmiş olursan 6'da beni evden alabilirsin."
Olabilirmişmiş. Ben yıllardır o kızın peşinden koşayım. Efe hıyarı bir mesajda kızı halletsin.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bora
Roman pour AdolescentsBora’yla tanışın. O ne sportif ve kaslı ne zengin ne de bir kötü çocuk. O sadece Bora. Bildiğimiz erkek yani. | WATR Watty'14 En İyi Humor Hikayesi |