B-28

58.1K 2.3K 206
                                    

Yazarın Notu: Size Watty Awards'tan bahsetmiştim, biliyorsunuz. Bora ilk raundu geçti! İkinci raund için de yardım ederseniz çok sevinirim ^^ Humor kategorisinin linkini yorumlara bırakacağım. Telefondan girenler için @WattyAwardsTR adlı hesaba girip "Watty Awards Türkiye-(Watty 2014) başlıklı yazıdan oy kullanabilirler. Aynı zamanda en iyi başlık,tanıtım ve kitap için de oy kullanılabiliyor. Onun linkini de bırakacağım. Eğer Bora'yı üçünden birine layık görüyorsanız oy kullanabilirsiniz ^^ 

Şimdicik kitaba dönelim :D

Kusma, Sakın 

Barın girişi nerede olduklarını bilmeyen onlarca sarhoşla doluydu. Karanlık sokağa rağmen tabela ışığı suratlarını seçmeme yardım ediyordu. Ozan burada değildi. 

Mekana girdim. Girmemle, iğrenç bir kokuyla karşılaşmam bir oldu. Midem kalkmıştı. Havadaki koku ekşi gibiydi -ekşiden nefret ederim- ve aynı zamanda kusmuk kokuyordu. Kusmuklarının içinde her ne bok varsa normal kusmuğa oranla daha iğrençti. İnanın bana fazlasıyla kusmuk koklamıştım. 

"Ozaaaağğğn." Adını bildiğiniz böğürerek söyledim. Müzik sesinin bastırmamın başka yolu yoktu. Ozan'ın bir yerlerden sızmamış olarak fırlamasını isterdim. Böylelikle mutlu mesut onu eve götürürdüm. Okyanus'u öptüğümü söylerdim. Ozan entel bir tepki verirdi. Yani beni öldüresiye dövmezdi. Kız kardeşiyle düğünüme şahit bile olabilirdi. Tabi Okyanus'la evlenirsem-ki bu olmayacak-  

İçki kokusu yüzünden sarhoş oluyorum sanırım. Şu geri zekalı arkadaşımı bulup hemen buradan kaçmam lazım. 

Ozan'ı iyi tanıdığımdan nerede olabileceğine dair şöyle böyle fikirlerim vardı. Barın sessiz kısımlarına bakmaya karar verdim. Öyle kısımlar var mıydı bilmiyorum fakat ille ki olmalıydı. Ozan tehlikeli biriyidi. Eminim kendi gibi psikopatlar arasında bir namı vardı. Basit bir barda dağıtmazdı. 

Barın alt katı olup olmadığını öğrenmek için insanlara sordum fakat hepsi sarhoş olduklarından gülmek dışında bir şey yapmadılar. Bir de herifin teki suratıma geğirmişti.

Iyk.

Pes etmek üzereyken fosforla ışıkların yarım yamalak aydınlattığı bir kapı fark ettim. Büyük ihtimalle bodruma açılan bir kapı... 

Bingo. 

İnsanları yararak ilerledim. Yürürken belli belirsiz tacizlere uğruyordum. Pekala, bu insanlar cidden sarhoşlar. Ne kadar yahuşuklu olduğumu biliyorum lakin ellerine sahip çıkmak zorundalar... 

Amına koyim, bu barın havasından bile sarhoş oluyorum. 

Bodruma inen kapıyı zar zor açabildim. Benim için fazla ağırdı. Nihayet açtığımda Hulk gibi hissediyordum. Bu hissin içimde kalması için çabaladım. Zira aşağıya inence pek iyi şeylerle karşılaşacağımı düşünmüyordum. 

Sigara dumanı yüzünden nefessiz kaldım. Akciğer kanseri olmuş gibi öksürük krizi geçirirken kırılma sesi duydum. Bir şişenin kırılma sesi. 

Kesinlikle doğru yerdeyim. 

Merdivenlerden düşmeden inebildim. Loş ışıkta oturmuş sigara ve içki içen minik bir grup vardı. Deli çocuğun teki viski şişelerini fırlatıyordu.

"Ozan?" dedim korkarak. Bu tür tiplerin arasında bulunmaktan korkuyordum. Bayağı itilip kakılmışlığım vardı. 

"Ihı?" Yere uzanmış bedenden minik bir inilti duyuldu. Yüz üstü döndü. Kollarından kuvvet alarak yavaşça doğruldu. "Demir, Okyanus mu geldi?" 

Demir olduğunu düşündüğüm sarışın çocuk kahkaha attı. Çocuk aynı zamanda viski şişesi fırlatan manyaktı. "Pek Okyanus'a benzemiyor. Sanırım gelen erkek." 

Harika sesleri ayırt edemeyecek kadar sarhoşlar. 

"Boraağ." Ozan yerden bir şişe kapıp ayaklandı. Şişeyi fırlatacağını sandım ama kafasına dikti. "Gel ve kutlamaya katıl!"  Yanıma koşturdu. Boştaki kolunu belime sararak beni kendine yapıştırdı. "Bu Viski'yi Irak'ın babası taaaaa nerden getirtmişti?" 

Konuşmak için doğrulan çocuğun teni zeytin rengindeydi. Gözleri ışığın altında parladı. "Hangi sikik şehir olduğunu hatırlamıyorum. Ölmemiş olsaydı sorardım."  

"Babası öldürüldü." Ozan hikaye anlatır gibi neşeliydi. "Irak, Irak'ta doğmuş ama kaçmak zorunda kalmışlar. Bu yüzden adı Irak. Babası tam bir piçmiş. Bir sürü pisliğe bulaşmış. Geçen sene kafasından vurmuşlar adamı. Puuuuvvvv" Şişeyi kenara bıraktı. Elini tabanca yapıp kafasına sikti. Sesiyle efekt yapmayı da unutmamıştı.

Bu çocuğun cidden buradan çıkması gerekiyordu.

"Ozan, hadi çıkalım." Ozan'ı sarstım. O güldü. Delice bir kahkahaydı.

"Ozan, tercihlerinin değiştiğini bilmiyordum." Demir bir şişeyi ellerine alıp güzelce kavradı. Ağırlığını tartar gibi bir hali vardı. "Ama yine de seninle yatmayacağım dostum, bunu bil. Ben hala kızlardan hoşlanıyorum. Orospunun teki bunu değiştiremez." Şişeyi fırlattı. Yahu, bu çocuktan bahsederken sürekli şişe ve fırlatılma kelimelerini mi kullanacaktım? 

"Ozan... Hadi..." Çocuğa yalvarak duruma gelmiştim. Ozan oralı bile olmadı.

"Demir'in sevgilisiyle yattığımı biliyor muydun?" Ozan bunu normal bir şeymiş gibi anlatıyordu. "Irak da kızla yattı. Aslında kız aynı anda üçümüzle çıkıyormuş. İlginç. Ama güzel kızdı." İçkisini içmek için hareketlenecekken içki şişesini elinden alarak kenara bıraktım. Yo, hayır. Daha fazla içki yoktu. 

Ozan'ı çekiştirmeye başladım. Ben çektikçe o küçük çocuklar gibi bağırınıyordu. En sonunda Demir bizim olduğumuz yere bir şişe fırlattı.

"Yeter ulan!" 

Irak koltuktaki yastığı tuttuğu gibi Demir'in yanına koşturdu. Yastığı çocuğun suratına bastırdı. "Sikiyim seni, asıl sen yeter ulan. Bütün gün şişe fırlata fırlata beynimi siktin."

Sikmek fiiliyle milyon tane daha cümle kurdu. 

Ben artık dayanamaz hale gelmiştim. Ozan'a son bir kez yalvararak baktım. Bana baktı. Dudakları titremeye başlamıştı.

"Düşündüğüm şeyi yapmayacaksın değil mi?" Ozan midesini tuttu. Gözlerinin bulanıklaştığını tahmin ediyordum. "Kusma, sakın."

Üstüme kustu. 

Montum, pantolonum ve ayakkabılarım mahvolmuştu. İğrenç kusmuk her yerimdeydi. Ozan burnunu kırıştırdı. 

Irak yastığı Demir'in suratına bastırmayı bıraktı. Havayı kokladı. Ardından bana baktı. "Bu siktiğimin kokusu bu sikilmiş heriften mi geliyor?" 

Demir Irak'ın karnına tekme attı. "Biri sevgilisinin üstüne kustu sanırım. A-ha!" 

BoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin