Gençler bu kadarı yetişebildi. Yenisi gelene kadar bununla idare edin ^^
Öpüldünüz:*Mutfak
Bu oldukça tuhaftı.
Ben Ozan'ın yanında oturuyordum. Berna çaprazımda telefonuyla uğraşan sevgilisinin ilgisini çekmeye çabalıyordu. Tam karşımdaysa Okyanus ve Aysel vardı.
Okyanusun kabarık uzun kahverengi saçları vardı. Dalgalıyla düz arasında kalmış bu saçlar yuvarlık beyaz suratını kapatmak üzere yandan ayrılmıştı. Perçemleri uzadığı halde kestirmiyordu. Uzun perçemleri onun suratını saklaması için bir maske gibiydi. İlk karşılaşmamızda gözlerinin sıcak kahverengi olduğunu söylemiştim. Ancak o renk değildi. Işığın etkisiyle gözleri normalden farklı bir renkte görünmüştü bana. Okyanus'un gözleri siyaha yakın bir lacivertti. Arada çakmak çakmak parlıyordu. Dudakları büyüktü. Üst dudağı kalemle çizilmişçesine düzgündü. Üzerindeki her zamanki sweatshirtü ve kot pantolonu vardı.
Aysel geçen hafta saçlarını omuz hizasında kestirmişti. Saçlarının bir tutamı hala pembeydi. Eyelinerını mükemmel çekmişti. Sürdüğü göz kalemiyle birlikte tamamıyla gizemli bir havaya bürünmüştü. Burnu Kleopatra'nınki gibiydi. Saçlarını taçla geriye atmıştı. Okyanus'un aksine yüzünü gizleme gereği duymuyordu. Sarı puantiyeli tumik(?) altına tayt giymişti.
"Ee yakışıklı test kitapların nasıl?" Ozan sessizliğimden rahatsız oldu. Eliyle beni dürterek konuşmaya dahil etmeye çalıştı. Okyanus'a bakmamak için kendimi zor tutarken, pekala 5. kez bakmamak için tutarken aynı zamanda onunla konuşmam imkansızdı.
"Şu anki ortamdan daha ilgi çekici." diye sataştım. Sesim ben farkında olmadan tiz çıkmıştı. Dudağımı ısırdım.
Neyse ki Ceyhun Candy Crush'ta bir aydır geçmeyi başaramadığı 375. bölümü geçince sevinç çığlığı attı da benim ince sesim arada kaynadı.
Ozan Ceyhun'a ters ters baktı. Elimde olmadan güldüm. "İyi aile çocuğu görmeye alışık değlisin bakıyorum." Ozan Ceyhun'a tekrar baktı. Çocuğu tamamıyla süzmüştü.
"Peh." Gözlerini kısarak bana döndü. "Siktiğimin iyi aile çocuğu."
"Iraklaşma gördüm sende." Irak ve onun sik- fiiline olan sevdasını hepimiz biliyorduk.
"Sen test kitaplarınla sevişmekle meşgulken ben onlarlaydım. Neden böyle malca işler peşindesin?"
Kız kardeşin yüzünden diye cevap veremediğimden sustum. Halının desenlerini incelemeye koyuldum. Ozan yanaklarını şişirdi. "Siktiğimin Bora'sı."
"Aynen öyle." Aysel birden konuşmamızın içine atladı. "Kaç gündür buraya gelip gidiyorum bir kere suratını görmedim." Bize doğru eğilince frikik verdi. Bunu isteyerek yapıp yapmadığını bilmiyorum lakin o eğildiği an Okyanus öyle hızlı bir şekilde koltuktan ayaklandı ki Aysel düzelmek zorunda kaldı. Anlamsız bakışlarını Okyanus'a döndürdü.
"Çay isteyen var mı?" dedi tatlı tatlı Okyanus. Ozan kıs kıs güldü. Bir yandan Aysel'in allak bullak yüzüne bakıyordu.
"Bana koy." Ozan eliyle mutfağı işaret etti.
Okyanus abisini dikkate almadan bana döndü: "Çay ister misin?"
Bana çay koyma, gönül koy.
Ulan bunu da söylettin ya bana Okyanus...
"Olur." Okyanus cevabını alınca mutfağa yöneldi. Onun ardından kalktım ve peşine takıldım. Evde neyin nerede olduğunu bilmiyordu.
Mutfağımız küçüktü. Okyanus içeri girip yavaşlayınca ben istemeden de olsa ona fazla yakın bulunmuştum. Yanaklarımı ateş bastı.
"Özür dilerim."
"Bu aralar çok özür diliyorsun Düzyatan." Bunları söylerken bana bakmıyordu bile.
Okyanus rastgele dolaplara bakınırken ben en üst dolaptan kahveyi çıkardım. Bardakların olduğu dolabı Okyanus kendi kendine bulmuştu. "Kahve değil, çay yapacaktım."
"Kahve daha iyi." Cezveyi çıkardım. Soğuk metal parmaklarımı karıncalandırdı. Okyanus cezveyi elimden kaparak çeşmeden dört kişiye yetecek kadar doldurdu. Ocağa yöneldi. Onun çıkardığı bardakları yerine koydum.
"Neden geldin?"
Odunum tamam, kabul ediyorum. Ama benimle bu şekilde oynamaya hakkı yoktu. Direk olaya girdiğim için pişman değilim.
"Ozan zorla getirdi." Elinden çakmağı kaptım. Kaptığım çakmağı geri almaya çalışırken bana yaklaştı. Yüz yüze duruyorduk.
"Sevgilin kızmasın." Sevgilini sikeyim.
"Olmayan biri kızamaz."
Çakmak elimden düştü.
Olmayan biri.
Olmayan.
OLMAYAN.
"Senin yüzünden kendimi odaya kapadım ben!" Sinirden titremeye başladı. "Olmayan ne demek be?"
Okyanus korkudan birkaç adım geriledi. "Bağırmasana geri zekalı çocuk."
"Bağırırım sana ne be." Öncekinden yüksek sesle konuşmuştum. Okyanus'un gözleri kocaman oldu.
"Ozan gelip ağzına sıçarsa kurtarmam haberin olsun."
Sustum. Kapıya ilerleyip çaktırmadan salona baktım. Ozan Ceyhun'la bir kavganın ortasındaydı. Bizi taktığını zannetmiyorum. Rahatlamış bir şekilde nefesimi dışarı verdim.
"Yahu Okyanus sen beni çıldırtmayı falan mı hedefliyorsun?" Yere düşürdüğüm çakmağı kaldırıp tezgahın üzerine bıraktım. Okyanus parmaklarıyla ritim tutuyordu. Strese girdiğinde hep böyle yapıyor.
"Ne yapacağımı bilemedim ne yapsaydım başka? Önce gel duygularımı sömür. Senin yüzünden ne kadar ağladım haberin var mı?" Kollarını kavuşturdu.
"Farkındaysan o gün sana ilan-ı aşk etmiştim."
"Biri benimle en son o şekilde konuştuğunda ertesi gün aslında öyle hissetmiyorum yanlışlıkla oldu demişti."
"Hangi mal yanlışlıkla oldu der ki?"
"Sen de öptükten sonra öyle demiştin."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bora
Novela JuvenilBora’yla tanışın. O ne sportif ve kaslı ne zengin ne de bir kötü çocuk. O sadece Bora. Bildiğimiz erkek yani. | WATR Watty'14 En İyi Humor Hikayesi |