~3~ Kıskançlık Tohumları

1.6K 113 6
                                    

Sen gökyüzünün denize yansıyan vicdanından ne anlarsın...

Şehrin diğer ucunda bir depoda ortam sonbar mevsimini yansıtan bir şekilde dekore edilmiş ve böylelikle çekimlerin ilk günü başlamıştı. Mert mankenlere nerede, nasıl duracağını analtıyor, bir yandan da kamerasının ayarını yapıyordu. Tüm.mankenler buaradaydı. Daha doğrusu Ece hariç tüm mankenler, o hala gememişti. Mert dün akşam Tunç ile telefonda görüşmüş Tunç'un da çekimlere geleceğini öğrenmişti. Ama o da hala ortalarda yoktu.

Birden birlikte olabileceklerini düşündü, ama hemen başını sağa sola sallayıp bu düşünceyi aklından def etti. Değil yan yana olduklarını düşünmek isimlerini bile aynı cümle içinde yakıştıramıyordu. Tunç'un Ece'ye bakışlarını gördükten sonra helede.

Ece'nin Tunç'a yakın olmasını istemiyordu. Hatta kendisi bile şu an burada olmaktan memnun değildi ama şartlar öyle gerektiriyordu. Tunç'u ilk gördüğü andan itibaren sevmemişti. Daha önce neredeyse hiçbir insana karşı böyle hissetmemişti. O adamda farklı bir şey vardı sevmediği. Ve bunu çok iyi biliyordu genç adam.

Daha fazla vakit kaybedemeyeceğini bildiği için mecburen Ece olmadan başlattı çekimleri. Üç saate yaklaşmıştı ki Tunç ile Ece kapıda gözüktü. Ne kadar görmemiş gibi davransa da Ece'yi gördüğü için içten içe mutlu olmuştu. Tunç ile selamlaşıp Ece'ye döndü "Sen biraz bekle az işim kaldı, seninle özel.olarak ilgileneceğim." diyip göz kırptı ve işine devam etti. Yaklaşık yarım saat sonra işi ancak bitmişti ve Ece'nin giymesi için önceden ayırdığı kıyafetlerife eline alıp yanına gitti. Tam karşısında durup elindekileri ona uzattı"Kabinler ilk solda." diyip cevap vermesini beklemeden arkasını dönüp kamerasının yönünü değiştirdi.

Ece kabine gidip sessizce üzerini değiştirdi ve Mert'in yanına gitti. Geldiğinden beri hiç konuşmamıştı vevgenelde çok konuşan bir.insan olarak bu durumdan şikayetçi değildi. Çünkü karşısındaki bu adamın suskun hali -belkide- ilk defa onu böyle gördüğü için biraz korkutmuştu.

Tunç'u ve Ece'yi umursamadan işine devam etti. Ama bu kıza fazla trip atamayacağını biliyordu. Zamanla yumuşadı. Zaten depoda birkaç kişi kalmışlardı. İsmini bilemdiği iki kız ve beş adam, kendisi, Tunç ve Ece. Haliyle diğer mankenler de gittiği için Ece'nin planlarını tekli çekmek zorunda kalmıştı. Ama önceden düşünüp diğer çekimlerde montaj ile Ece'yi yerleştirebileceği yerler bırakmıştı.

Şimdi düşününce Ece'nin yalnız başına verdiği pozları ve profesyönelliğini görünce diğer fotoğraflara yerleştirmesede olurdu. Kız başlı başına bir yetenekti. Belkide bunu farkettiği için ona ikinci şansı vermişti. Normalde kimseye böyle tolerans geçmez kimseyi beklemezdi. Normal şartlar altınd aşu anda evinde ayağını uzatmış yatıyor olaması lazımdı. Çocukluğundan beri güzel şeylerin fotoğrafını çekmeye zaafı vardı. Ve bu güzel.şeyin de fotoğrafını çekmek istedi. Daha fazla...

Son plan en önemlisiydi. Durşunu Mert bizzat kendisi ayarlamak istedi yanına gidip bacaklarının duruş açısına kadar herşeyi ayarladıktan sonra elini elini içine aldı. Sıcacıktı... Ece Mert'in bu yakın hallerinden hiç şikayetçi değildi, aksine huzurluydu. Böyle çekimleri hrr zaman yapardı ams hiç bu kadar güzel(!) değildi hiçbiri. Yavaşca başını kaldırdığınd agöz göze geldiler. Yandı deniz mavileri, o maviler yandıkça külü Ece'nin kahvelerine düştü. Birbirlerinde yanıp yine birbirlerinde doğdular.. Karşı koyamadılar bu çekime ikiside. İkiside ilk defa bu kadar tam hissetti kendini,bu kadar kusursuz...

MASUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin