Deniz gibisin sevdiğim, huzur dolu,ama bir o kadar ürkütücü...
Multi: Melek'in gözleri. ( temsili daha iyisini bulursanız beklerim.)
Alp sabah erken saatte sanki bütün gece araştırma yapmış yorgun birisi gibi Tunç'un karşısına dikildi. Melek tuttuğu adama herşeyi anlattığı için hiçbirşeyi arasa bile bulamayacaktı. O yüzden hiç zahmet etmeyip kalan bütün geçesini sevgilisine sarılıp uyuyarak geçirdi. Ama bunu Tunç'un bilmesine gerek yoktu. Tunç yorgun ve uykusuz gözlerle Alp'e baktı "Ne buldun?"dedi kısa ve net bir şekilde.
Alp sanki çok üzgünmüş gibi başını önüne eğdi "Maalesef Tunç bey, hiçbir şey bulamadım. Bütün gece kamera kayıtlarını izledim ama hiç bir ize rastlamadım. Galiba gelen her kimse neyin nerede olduğunu çok iyi öğrenmiş. Ya da tam bir profesyönel." "Nasıl bulamazsın Alp nasıl?" diye bağırdı Tunç. Tüm gece korkudan uyuyamamıştı. Ya yine böyle bir şey olursa diye gözünü kappattıysa bile çıt ses duysa bile gözlerini aralamıştı.
Kafasına takılan bir diğer şey ise o kâğıtta yazılan M harfiydi. Tüm gece bütün listesini tekrar en başından gözden geçirmesine rağmen yine bir sonuca ulaşamamıştı. Eline kalan tek şey en yakın arkadaşının ve
sevdiği kadının ölü bedenlerinin sürekli gözünün önüne gelmesiydi. Sanki bize bunu neden yaptın der gibi bakmışlardı. Bu vicdan azabı 22 yıl sonra neden ortaya çıkmıştı ki yine. Ahh! Düşünmek azap veriyordu artık.Nerden tutarsa tutsun ucu Melih ve Merve'ye çıkıyordu. Çok üzgün ve pişmandı yaptıkları için. Aklı başına geldiğinde herşey için çok geç olmuştu. Alkollüydü. Evet belki bu yaptıklarının sebebi değildi, ama kendini suçlamak istemiyordu. O yüzden yıllarca suçu alkole yüklemişti. Ve tabii onların birbirini sevmesi. Tunç'un olacaklar hakkında onları uyarmasına rağmen birbirlerini bırakmayıp hatta evlenip çocuk yapmaları hiçbiri Tunç'un suçu değildi. Ama artık olan olmuştu, yapacak bir şey kalmamıştı. Geçmişe sünger çekeli 22 yıl olmuştu. O kazadan sonra eve gidip yaşananlardan haberi yok gibi yattığı zaman unutmuştu.
Şu son birkaç gün hiç iyi gelmemişti ona. Unutmak istediği şeyleri bir bir gün yüzüne çıkarmıştı. Belli ki bu adam da onu istiyordu. Birşeyleri hatırlamasını. Başarılı da olduğu su götürmez bir gerçekti. Kimse ile paylaşmasada deli gibi korkuyordu.
Kendine gelip karşısındaki adama baktı. "Yarım saate bir zarf gelecek onu bana getiriyorsun. Bir saniye bile gecikme. Affetmem!"dedi ve kapıyı sertçe çekip dışarı çıktı.Alp dışarı çıkan adamın peşinden gülmeden edemedi. Ne zannediyordu ki onunla oyun oynayanın kim olduğunu bulabileceğini falan mı? Çok beklerdi. Hem zaten ne demişler dostunu yakın tut düşmanını daha yakın onlar bu sözün gerçekliğini bizzat yaşayarak test ediyorlardı. Yanında durup onu gram gram öldürüyorlardı ama o hala dışarıda arıyordu. Bu adam neden bu kadar aptal diyordu Meleğine. Onun cevabı ise acele işe şeytan karışır aşkım. Biz bu yüzden yavaş yavaş ilerliyoruz ya. derdi.
Akıllı birisiydi aşkı ama bu yüzden sevmiyordu onu, gözlerindeki gülümsemeyi gördüğü gün aşık olmuştu ona. Ve o an söz vermişti onu hayatım boyunca seveceğim ve güldüreceğim diye. Zaten o yüzden katılmıştı ya bu işe. Zamanında da az uğraşmamıştı hani intikam hırsı gözünü kör etmemesi için. Gel görelim ki o kıvrak zekâsı sayesinde alt etmişti kendini. Aslında biraz da Tunç'u sevmemesi bir yerde karşı çıkmasına engel olmuştu.
Alp aşağı inip Tunç'un şu önemli paketini bekledi. Söylediği gibi en fazla yarım saat sürdü gelmesi. Beyaz uzun bir zarftı. Acaba içinde ne var diye düşünmeden edemedi. Üst kata Tunç'un yanına çıktı. Elleri başının arasında, kollarını masaya yaslamış bir vaziyette düşüncelere dalmıştı. Alp bir iki adım yaklaşıp duyabileceği bir sesle "Tunç bey."dedi. Tunç hızla başını kaldırıp önce Alp'in yüzüne sonra eline baktı ve ' kâğıdı ver' dercesine elini uzattı. Alp elindeki kâğıdı Tunç'a uzattı ve geri çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM
Teen FictionBir yeminle başladı bu hikaye. "Sen beni ve ailemi mahvettin,bende seni mahvedene kadar durmayacağım. Ölü bedenini görene kadar vazgeçmeyeceğim." dedi ve bu yola çıktı. Ama kader her zamanki gibi yaramazlık yapacaktı yine. Süprizlerle çıkacaktı kar...