Ben seninle oturup susmayı bile sevsmer oldum. Yeter ki yanımda ol...
Sabahın ilk ışıkları ile uyanmıştı Melek. Artık alışmıştı burada yaşamaya. İki hafta olmuştu geleli. Tunç ile konuşalı iki hafta olmuştu ve iki hafta sonra bir cevap vermesi gerekiyordu. Alp'i hala ikna edememişti. Nasıl ikna edeceğinide bilmiyordu. Fırat amcayı bile dinlememişti, hatta bağırmıştı bile. Hem ona hem kendine... Tamam haklı olabilirdi bu konuda. Ama zamanında dememişmiydi ben sana güveniyorum diye. Bu da bir güven meselesiydi neden karşı çıkıyordu şimdi?
Onu ikna etmeliydi yoksa onun rızası olmadan yapacaktı bu evliliği. O zaman Alp'in yapacaklarından korkuyordu. Söylediği gibi öldürebilirdi. Eğer canı yanarsa... Helede Tunç tarafından... O zaman Melek bile durduramazdı. Bir yolunu bulup ikna edecekti kararlıydı. Bu gün ve önündeki iki hafta boyunca başının etini yiyip 'Tamam' dedirmeyi planlıyordu. Fakat Alp'in çok ısrar edildiği zaman kabul edeceksede kabul etmemek gibi iğrenç bir huyu vardı.
Şu an kendini iki ucuda b*k olan bir değnek tutyormuş gibi hissediyordu. Eğer Tunç ile evlenmezse Tunç kendinden uzaklaşırdı ve plan başarısız olurdu. Eğer Tunç ile evlenirse Alp onunla ayrılabilirdi ve bu da Melek'in sonu olurdu. Yani bu işten temiz bir şekilde sıyrılmanın yolu Alp'ten geçiyordu. Bir şey düşünmeliydi... Alp'in 'Hayır' diyemeyeceği bir şey...
Düşünce karmaşası eşliğinde kahvaltıyı hazırlamıştı. Yatak odasına gidip yatağın baş ucunda durdu. Alp her zamanki gibi yüz üstü yatıp kendini yatağa gömmüştü. Yatağın alt tarafına geçip derin bir nefes aldı ve yatağa doğru koşup üzerine Alp'in yanına denk gelecek şekilde atladı. Alp korkuyla yerinden fırlayıp yanındaki kendisine masumca bakan kıza döndü ve kızmış gibi yaparak "Bir gün beni korkudan öldüreceksin!" diye serzenişte bulundu. Çok korktuğu bir gerçekti ama ölecek kadar değil. Çünkü böyle şeyleri ancak Melek yapardı.
Melek gülerek Alp'in yanına uzanıp yanağına bir buse kondurdu. "Acısa da öldürmez aşkım. Merak etme." diyip öpücük attı ve yataktan kalkıp "Hadı üzerini değiştir, kahvaltı hazır." diyip odadan çıktı. Alp arkasından sırıtarak bakıyordu. Bu kızı çok seviyorum diye geçirdi içinden. Burada kaldıkları zaman içinde daha çok alışmıştı ona. Artık öncekine nazaran daha çok kıskanıyordu, hep yanında olsun istiyordu. Evlenince böyle herkesten uzatkta bir ev alma fikrinin kafasına yerleştirmişti burada yaşamak. Evet evlenmeliydi bu kızla. Aşk evliliği... Kulağa güzel geliyordu...
Banyoya girip elini yüzünü yıkadı ve aklına gelen fikir ile koşar adımlarla yatak odasına girip komodinin üzerindeki telefonu eline aldı ve rehbere girip arkadaşının numarasını aradı.
Yatak odasından çıkıp salona girdiğinde Melek masanın başında onu bekliyordu. Alp yanına yaklaşıp yanağından öptü ve yerine oturdu. Karşılıklı oturuyorlardı, birbirlerine bakıp gülümsedikten sonra çaylarını 'şerefe'dercesine havaya kaldırdılar. Bol bakışmalı ve gülüşmeli bir kahvaltının ardından birlikte masayı topladılar. Dünden yarım kalan filmi ln devamını izlemek için koltuğa oturdular. Alp Melek'i kendine çekip sarıldı ve filmi başlattı.
Melek her fırsatı değerlendirip Alp'i yumuşatmaya çalışıyordu Tunç ile olan evlilik meselesinden dolayı. Öyle bir andı yine. Melek huzursuzca kıpırdandı Alp'in gögsünde. Alp aldırmayınca yine tekrarladı hareketini. Alp Melek'e bakabildiği kadar bakıp "Aşkım bir rahat dur!" Melek dikkatini çektiği için sevinsede kinuya nasıl girecende tereddütte kalmıştı. Tüm cesaretini toplayıp konuştu; "Aşkım! Bir şey soracağım?" "Sor aşkım!" "Alp ben şu evlilik meselesini bir daha düşünsen diyorum." Alp yerinde kıpırdanıp Melek'in beklediğinin aksine sakince cevap verdi "Olur aşkım" Melek şaşkınca doğrulup Alp'in yüzüne baktı. "Sen ciddimisin?" "Evet aşkım. İlla evlenmek istiyorsan hemen yarın evlenebiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM
Novela JuvenilBir yeminle başladı bu hikaye. "Sen beni ve ailemi mahvettin,bende seni mahvedene kadar durmayacağım. Ölü bedenini görene kadar vazgeçmeyeceğim." dedi ve bu yola çıktı. Ama kader her zamanki gibi yaramazlık yapacaktı yine. Süprizlerle çıkacaktı kar...