Duygular eceliyle ölmezler. Vardır bir katili...
Mert huzursuca kıpırdandı oturduğu arabanın koltuğunda. Ece'yi orada bırakmak hiç içine sinmemişti. Helede o adamın kim olduğunu Emre babasının odasındaki dosyalardan birinde olduğunu bildiği için korkuyordu ona bir zarar gelmesinden.
Kafasını karıştırıyordu bu dosya işi. O odadaki dosyalarda birçok insan vardı. İyiler-kötüler, katiller-masumlar,
öldürülecekler-bulunacaklar olarak ayrılan yüzlerce insan.Mert hepsini tanımasada bu adamı gördüğünü hatırlıyordu. Hatırladığıma göre ya öldürülecek ya kötü diye düşünüyordu.
Bir an önce gidip bulmalıydı bu adamın kim olduğunu yoksa içi rahat olmayacaktı. Ece'nin (Melek'in) güvende olduğunu bilmek istiyordu.Uzun bir yolun ardından nihayet evin önünde durabilmişti. Hızla kapıdan girip çalışma odasına çıktı. Kapıyı her ihtimale karşı tıklattı ve içeriden Emre babasının 'Gel' sesini duydu.
Ondan bir şey saklayacak değildi. Sonuçta bu adam yıllarca ona bakmış emek vermişti. Yine aynı hızla içeri girip "İyi geceler baba. Benim bazı dosyalara bakmam gerekiyor iznin olursa." dedi. Her ne kadar bu evde büyümüş olsada yinede bu evin sahibi değildi ve babası 'izin almana gerek yok' desede yine de izin istiyordu.
Emre bey gülerek "Bu evin seninde evin, ve bu evdeki herşeyin de senin olduğunu kaç kere söyledim oğlum. İzin isteme be istersen yap. Anlaşıldı mı?" diye sordu otoriter bir sesle.
Mert sadece başını sallayıp direkt dosyaların olduğu dolaba yöneldi. Dosyalar grup grup durduğu için ilk önce düşmanlarının olduğu dosyalara baktı. Burada bulamazsam demekki bizdendir diye düşünüyordu.
Bu düşüncesinin sadece kendini sakinleştirmek için olduğunu çok iyi biliyordu ama kendini kandırmak ilk defa işine geliyordu. Dosyaları eline alıp yere oturdu ve hızla gözden geçirmeye başladı.
Aradan yarım saat geçmesine rağmen ne adamı bulabilmiş nede ilk eline aldığı dosyaları bitirebilmişti. Yani bu da demek oluyirdu ki hala Ece'nin yeri emniyetli olmayabilirdi.
Bir tarafı orada ne işi var diye düşünürken bir tarafı o adamın ona zarar verebilme ihtimalini düşünüp deli oluyordu. Yaklaşık on onbeş tanede resimleri olmayan dosyalar vardı. Onları ayrı bırakıp internetten bulmak için ayırdı.
Emre babası bir şey sormamıştı. Zaten birkaç dakika öncede çıkmıştı odadan. Mert her zaman Emre babasının güvenine layık olmaya çalışmıştı. Bu adam kendne o kadar iyi davranmıştı ki Bade'ye aşık olduğunü anladığı zaman buradan gittiğinde bile onu kolundan tutup geri getirmişti. Hem de mutluluktan havalara uçacak şekilde.
İstediği olmuştu neden getirmesindi ki. Onları hiçbir zaman kardeş gibi büyütmemiş aksine her zaman sizi büyünce evlendireceğim diyip çocukluk yıllarından bu yana evlenme fikrini onlara aşılamıştı.
Büyüdüklerinde ise Mert kendisine iyilik yapan adamın kızına aşık olduğunun utancı ile artıkEmre babasının yüzüne bakmaya utandiği için gitmişti yurt dışına ama Emre bunun altında bir şey olduğunu düşünüp araştırdığında Mert telefonda kendi ağzıyla itiraf etmişti. Daha sonra Emre gelmesi için ısrar etsede Mert utandığını söyleyip reddetmişti. Bunun üzerine Emre'de bizzat kendisi Mert'in yanına gidip onu sürükleye sürükleye Türkiye'ye getirmiş ve ertesi günüde kızının fikrini sorup onunda Mert'i sevdiğini öğrenince akşamına aile arasında nişan yapmıştı iki yıl önce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM
Genç KurguBir yeminle başladı bu hikaye. "Sen beni ve ailemi mahvettin,bende seni mahvedene kadar durmayacağım. Ölü bedenini görene kadar vazgeçmeyeceğim." dedi ve bu yola çıktı. Ama kader her zamanki gibi yaramazlık yapacaktı yine. Süprizlerle çıkacaktı kar...