Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz (Hz. Ali)
YALANCI
Sıcak geçen bir yazın ardından sonbahar gelmişti. Kuruyan yapraklar gazellere karışıyor, akşama doğru esen rüzgarlar üşütüyordu artık. Okullar birkaç haftadır başlamış, çocuklar sınıflarına ve öğretmenlerine alışmaya çalışıyorlardı. Ancak içlerinde öyle aykırı bir öğrenci vardı ki ona alışmak hiç de kolay değildi. Bu öğrenci, komşu okuldan nakille gelen Küçük Murat'tan başkası değildi. Henüz 12 yaşında olmasına rağmen öyle yalanlar söylüyordu ki sadece sınıf öğretmeni Zeki Hoca değil rehberlik öğretmeni Emre Hoca da şaşıp kalıyor ve ona rehberlik etmekte çaresiz kalıyordu.
Şimdi siz Küçük Murat'ın neden çok yalancı biri olduğunu merak ediyorsunuzdur. O halde sizi merakta bırakmadan onu da anlatayım. Murat daha çocuk yaştayken babası ölmüş ve evin tüm yükü annesinin üzerinde kalmıştı. Ancak annesi bir iş bulup çalışmak yerine falcılıkla para kazanmayı seçmişti. Bu işi evinde yapıyor ve gelen müşterilerine bolca yalanlar söylüyordu. Zaten müşterileri doğrunun peşinde değillerdi. Gönüllerinin hoş olacağı birkaç şeyin söylenivermesi yetiyor hatta artıyordu. İşte Murat'ın yalancılığı, annesinin icra ettiği bu kötü işten geliyordu. Çünkü o, her fırsatta annesini taklit ediyor ve yalan söylemeyi para kazandıran güzel bir şey zannediyordu.
Ancak okuldaki öğrenciler Murat'ın yalanlarına tahammül edememeye başlamışlardı. Sınıftaki hiç kimse onunla oturmak istemiyordu. Arkadaşları ile tartıştığı bir gün hızlıca sınıftan çıkıp idare katına gitti ve Yusuf Hoca'dan izin kâğıdı istedi. Bunu yaparken bile yalana başvurmuş ve hasta olduğunu söylemişti. İzni alır almaz okuldan çıktı ve söylene söylene evinin yolunu tuttu. Bu kötü huyundan o da bıkmıştı artık.
Eve vardığında annesi yine bir müşteri ile oturmuş, evirip çevirdiği bir fincana bakarak bir sürü yalan söylüyordu. Müşteri, sorularına cevap bulmuş gibi memnun bir şekilde çıkıp gidince annesinin dizlerine kapandı Küçük Murat. Bu kötü işi bırakması için en duygulu sızlanışlarla yalvarmaya başladı. Aslında annesi de bu işten ve her Allah'ın günü söylediği aynı yalanlardan bıkmıştı. Biliyordu ki kendisi doğru olmadan oğlu doğru olmayacaktı. Gülümseyerek oğlunun başını okşadı ve
'Peki!' dedi.
Artık annesi fal bakmıyor, Küçük Murat da yalan söylemiyordu. Murat'taki değişimi fark eden arkadaşları, onu dışlamayı bırakırken, öğretmenleri de onunla gurur duymaya başladılar. Annesi ise her sabah erkenden evden çıkıyor ve uygun bir iş arıyordu. Ben bu satırları yazarken henüz iş bulamamıştı ancak inanıyordu ki kendisi doğru olduğu sürece
"Bir kapıyı kapayan Allah, başka bir kapıyı açacaktı elbette!.."
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikayemiz (KİTAP OLDU)
Short StoryYara almamışsa bir mutluluk, hiçbir darbeye karşı koyamaz!...