Gözlerimin önünde beliren perde zihnimi sanki ele geçirmişti.
Etrafta belli belirsiz duyduğum çığlıklar git gide bana doğru yakınlaşıyordu.
Bedenim, sanki yüksek dozda uyuşturucu almışsında yan etkisi ile titriyormuş gibiydi.
Nefes alış verişim her saniyede hızlanıyor yine şakaklarımda bir yabancının sesi yankılanmaya başlıyordu.
Gözlerimi kapattığımda beni ele geçiren rüzgara boyun eğmedim.
Zihnimin oyunuydu bu evet bunu biliyordum.
Herşey bir yanılgıydı.
Ben hiçbir şey yapmamıştım.
Evet, evet ben onu ateşe itmemiştim.
Derin derin nefesler alıp bu söylediklerimi dilimde dolandırıp durdum ve yavaşça gözlerimi araladım.
Eskiye dönen herşey, herkes yanımdaydı. Önümde Barlas'ın varlığı duruyordu.
Ateşin etrafında çember olan insanlar gülümseyip alkış tutuyorlardı.
Herşey normaldi sadece ben değildim.
Bende birşeyler değişiyordu, hissediyordum.
Zihnimin oyunları başlıyordu.
Savaşmaya gücüm varmıydı benim peki ?
Korkuyordum.
Bu değişim beni korkutuyordu.
Gitmek istiyordum.
Ardıma bakmadan gitmek.
Ve evet bunu bu gece gerçekleştirecektim.Zihnimin düşünce yumağından beni çekip kurtaran bir el ile bakışlarımı boşluktan çekip elin sahibine baktım.
"Elzem. Harika bir gece öyle değil mi ? İçime enerji yüklendi sanki."
Mina bana kocaman gülümseyip bakışlarını tekrar ateşe çevirdi.
Ona boş gözlerle baktım.
Allahım nerdeyim ben böyle ?
Yaklaşık yarım saat sonra ateş gecesi bitmiş herkes kulübelerine mutlu bir şekilde dağılmıştı.
Barlas ile bir daha göz göze veyahut yan yana gelmemiştik.Mina ile adımladığımız yol varacağım evime çok uzaktı.
Kulübenin önüne vardığımızda Pars Mina'yı öpüp veda etti.
Kamer zaten gösteriden sonra yanıma bile gelmemişti.
Ne oldu bilmiyorum zaten umrumdada değildi.Mina kapıyı açıp içeriye girdiğinde bende çok geçmeden içeriye giriş yaptım.
Mina kendini yatağına hızla attı."Ne geceydi be !"
Yavaş adımlarla yatağıma adımlayıp oturdum.
"Evet." Dedim sessizce.
Mina bakışlarını bana çevirdi.
"Senin neyin var Elzem? Bir garipsin. Ateş gecesinde benim bilmediğim bir şey mi oldu yoksa ?"
Meraklı gözlerle yüzümü inceleyen Mina'ya karşı yüzümü değiştirdim.
"Yok. Yani hayır. Herhangi bir şey olmadı. Ben sadece böyle bir geceyi ilk defa yaşadım. Benim için olağandışıydı ondan. "
Mina başını anladım anlamında salladı.
"Merak etme daha çok göreceksin. Yavaş yavaş alışırsın."
Başımı evet anlamında salladım ama bu onu onayladığımdan değildi.
Mina ile kısa sürede üzerinizi değiştirmiş yatağımıza girmiştik.
Bakışlarım kulübenin tavanında geziyordu.
"Mina?" Diye seslendim.
"Hı?" Diye cevap veren Mina'ya doğru bakışlarımı çevirdim.
"Pars ile nasıl tanıştın ?"
Mina kaşlarını çattı.
"Bunu neden soruyorsun ?"
"Ben sadece merak ettim." Dedim bakışlarımı onda gezdirerek.
Mina, bakışlarını yüzümde gezdirmeye başladı.
Sessiz kalması bana bazı şeyleri açıklamakta zorluk çekmesi ya da gizlenen şeylerin açığa çıkmasından korkmasındandı bence.
Çok kısa bir süre sonra yüzüne bir tebessüm yerleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM
FantasyTehlike altında bir kent. Kayıp bir anahtar ve kilitli bir kapı. Şakaklardan sızan susmak bilmeyen fısıltılar onu çağırıyor. Görev; üçüncü dolunay tutulmadan Andora'yı kurtar. (04.08.2017)