Bölüm 27: "Kırılan Zincirler Ve Köleler"

2.8K 216 75
                                    

Öncelikle herkesin ramazan bayramı mübarek olsun. ☺
Nice mutlu, huzurlu, şeker tadında bayramlara canlar.

Bayram şekeri tadında süpriz bir bölüm ile bayram hediyesi benden olsun istedim. 😉

Sizde beğeni ve yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin.
İlla ki sınır koymam gerekiyor galiba yorum yapmanız için geçen bölümde bunu gördüm ve gerçekten çok üzüldüm.
Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu çiçeklerim. 😊

Tekrar bayramınız kutlu olsun ve
İyi okumalar dilerim. ❤ 🌹

Göğüs kafesimin tam ortasındaki o saf, etkili ve bir o kadar da yakıcı hissi hissedebiliyordum.
Bu, nefretti.

Avuçlarımdaki bu nefretle gözlerimde büyüyen ateş ile aldığım her nefes bana acı vermek yerine daha da güçlendiriyordu.
Kimse beni hafife alamayacaktı artık.
Ben Elzem isem bana ve sevdiklerime yapılan herşeyin cezasını herkese ödetecektim.
Nefret ile bürünmüş gözlerimi avuçlarımdaki ateşten çekerek avuçlarımı hızla kapatarak ateşi yok ettim ve bakışlarımı yukarıya kaldırdım.
Yavaşça ayağa kalkarak aklımda gezinen kurnaz tilkilerimin desteği ile kulübenin kapısını açarak kendimi dışarıya attım.

Hafif hafif esen sert rüzgar saçlarımı dalgalandırırken gözlerimi eğitim alanına diktim.
Evet Elzem artık buradan kurtulma vaktin geldi.
Sen buraya ait değilsin.
Sen bu dünya'ya ait olmadığın kadar buraya da ait değilsin.
Senin ait olduğun yer Barlas'ın bölgesi. Barlas'ın yanıydı.
Ve onun yanına gitmek için ilk önce İdil'i kurtarmak istiyordum. Onu burada bırakamazdım.
Bu cânilerin yanında arkadaşımı bırakamazdım.
İltan şerefsizinin yanında heba olmasına asla göz yumamazdım. Bunun için onun tutulduğu 'tahmini olarak mahzendeydi' yere gitmek için bilgi toplamam gerekiyordu. Bunun içinde de eğitim alanına gidecek geceye kadar her şey normalmiş gibi davranacaktım.
Onlardan bilgi almak zor olacağını düşünüyordum ama benimde artık pes etmeye niyetim yoktu.

Kendimi onaylayarak ayaklarıma komut verdim ve kararlılıkla eğitim alanına doğru yürümeye başladım.

Hava pusluylu ve uzaktan gördüğüm kadarıyla eğitim alanı oldukça kalabalıktı.
İçimdeki nefretimi sakin tutmaya çalışarak üç dakika sonra meydana ayak basmıştım.
Savaşçılar beni gördüklerinde sanki ilk defa görüyormuşcasına gözlerini yüzümde gezdiriyorlardı.
Onları umursamadan hemen ileride duran kılıç kutusundan bir kılıç alarak herhangi bir yere geçerek Doruğu herkes ile beklemeye başladım.

Yaklaşık on dakika sonra Doruk bey yanında o çok yetenekli baş savaşçısı Çağın bey ile teşrif etmişlerdi.
Bedenimi dikleştirerek gözlerimi onlarda sabitledim.
Çağın'ın gözleri herkesin yüzünde kısa bir süre gezindikten sonra gözlerimle buluştu.
Anında çatılan kaşları beni oldukça keyiflendirmişti.
Kuyruk acısı olan insanları tekrar tekrar ezmeyi çok severdim.
Ve eminim ki Çağın bey bunun acısını çıkarmak için benimle savaşmak isteyecekti.

ELZEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin