Bölüm 32: "Final."

3.4K 185 127
                                    

Evdeki Saat - Çürüdüm.

Bahadır Sağlam - Sana Bir Şey Olmasın.

Bulut Atlası - Çaresizliğin Zirvesinde.

❤️

İnşallah bölümü beğenir ve bol bol şeker yorumlar yaparsınız.
Sizleri seviyor ve en kocamanından sarılıyorum. 🥰

Bölümü tüm okuyucularıma ithaf ediyorum. 😉
Final bölümleri ile Elzeme veda ederken yanımda olup bana desteklerini esirgemeyen tüm okuyucularıma teşekkürlerimi sunarım. 💕
Sizleri kocaman öptüm. 😘

İyi okumalar canlarım. 🌹 🌕










MİNA'DAN


Geçmiş, ardında bıraktıklarını yad etmekten usanmazdı bazen.
Eli kanlı da olsa, dost kalmış olsa da.
Önümüzde duran kocaman geçmiş ile kalakalmıştık öylece. Şaşkın ve bir o kadar da nefret doluyduk.
Odanın içindeki zehirli hava, hem ciğerlerimizi hem de zihinlerimizi yakıyordu. İçinde bulunduğum şaşkınlığın kalıntılarını hızla kazıyıp attım ve yüzüme oturan ifadesizlik ile gözlerim onda gezinmeye başladı.

"Kime niyet kime kısmet diye bir söz vardır bilir misiniz kızlar?"
Zifiri karası gözlerini kaldırdı sonra yerden. Dudaklarındaki tebessüm iğrenç bir görüntü sergiliyordu
bize ve bu büyük bir tiksinç uyandırıyordu.
"Sizi inanın hiç beklemezdim."

Gözlerim onda ifadesizce geziniyordu.
Dişlerimi sıktım.
"Arman." Dedim büyük tiksintiyle.
Başımı dikleştirdim sonra.
İdil kolumu sıkıca tutarken bana iyice sokuldu.
Sakince elimi İdil'in eline koyup bir şey yok dercesine sıktım.
Ondan korkmayan belli başlı kişilerdendim ve bu da onu sinir ediyordu biliyordum.
Ama bunu da umursamıyordum.
"Senin burada ne işin var? Hem neden erken geldin?" Dedim ve İdil'i yavaşça kenara çektim.
"Yarın gelmen gerekiyordu."

Arman oturduğu sandalyeden yavaşça ayağı kalktı.
Heybetli bedeni ile önümüzde dikildiğinde ürkütücü çehresi ile gözlerini ikimizin üzerinde yavaşça gezdirmeye başladı.
Saniyeler sonra dudaklarını büzerek konuştu.
"Süpriz yaptım." Güldü sonra sanki yaptığı şey herkesin çapında mutlu haberdi.
"Ama iyi ki erken geldim. Baksana gizli gizli neler dönüyormuş burada." Gözlerini İdil'e çevirdiğinde İdil'i süzerek kaşlarını çattı.
"Hem. Hem bu kız, İltan'ın bölgesinde savaşçı değil miydi? Burada ne işi var?"

"Seni ilgilendirmeyen şeylere karışma Arman." Dedim sinirle öne atılarak.
"Hem madem erken geldin neden buraya geldin? Buranın bir sınır olduğunu biliyorsun. Bildiğim kadarı ile hâlâ bir kulübeye sahipsin." Mekanda Aylizin yokluğu bariz belli olurken gözlerim emin olmak için bir kez daha hızla etrafta gezindi. Onun yokluğu ile sinirle nefes verip gözlerimi ona çevirdim.
"Hem Ayliz nerede? Söyle ona ne yaptın?"
Ayliz asla tek başına o zincirlerden kurtulup gidemezdi. Kesin Arman ona bir şey yapmıştı. Eğer ki Ayliz onun yanında ise Barlas buna tepkisiz kalmazdı.

Arman gözlerini İdil'den çekerek kalktığı sandalye'ye gerisin geri oturup bacak bacak üstüne attı. Koyu harelerini benim gözlerimde kitledi.
"Buraya bildiğiniz amaç için gelmedim Mina." Dedi ve belinde duran kılıcını yavaşça çekip çıkardı.
Siyah ve keskin kılıcın sesi boş mahzende yankılandığında ister istemez irkilmiştim. Gözlerini benden ayırıp kılıcın keskin katlarında gezinen parmaklarına çevirdi ve konuşmaya devam etti.
"Buraya savaşın hakemliğini yapmak için değil, buraya kendi cephemi kurduğumu ve artık savaşın üç cepheden oluşacağını söylemeye geldim. Ve tabi bunun içinde yanımda askerlerim olması gerekiyor öyle değil mi?" Soğuk bir şekilde tebessüm edip ekledi.
"Ben bu yıl içinde baya bir asker topladım ama bana daha güçlü askerler gerekiyordu. Bu arayışımda da Ayliz bana yardım etti. Yani benimle olmayı kabul etti. Bunun içinde Ayliz bundan böyle benim yanımda, benimle birlikte, benim cephemde savaşa katılacak."

ELZEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin