Dört duvar arası bir odada ikiye ayrılmış cepede savaşıyorduk adeta.
İki tarafta değer verdiklerini, sevdiklerini istiyordu ve kararı verecek olan İltan'dı.
Gözlerim gördüklerim ve duyduklarım karşısında şok içinde gezinirken İltan sertçe yutkundu. Hâlâ olayın şokundaydı ve haklıydı ki çabuk atlatılacak bir durumda değildi."Buna inanamıyorum kardeşim. Senin öldüğünü gördüğümde ne kadar canım yandı bilemezsin. Elimden ne gelirse yaptım fakat başaramamıştım ama şimdi sen yaşıyorsun her şey geride kaldı ve sen yanıma, evine geri döneceksin."
Kaşlarını çatarak Barlas'a çevirdi gözlerini.
"Bu yaptığının hesabını sana ayrı bir zamanda soracağım bilesin Barlas bu burada kalmaz."Barlas tepkisiz bir şekilde onun gözlerinin içine bakıyordu.
"Ben buradayım İltan, istediğin zaman hesaplaşabiliriz ama şimdi bana bir cevap vermek zorundasın. Bana annemi, babamı ve Elzemi sapasağlam bir şekilde vermeyi kabul ediyor musun, etmiyor musun?"Barlas'ın sözleri ile kalbimde umut tohumları hemen yeşermeye başlamıştı bile.
Yüzümde oluşan tebessüm ile Barlas'a kaldırdığım gözlerim onunla değilde Ayliz'le birleştiğinde sert ve nefret saçan gözleri ile bana bakıyor olduğunu gördüm.
Bakımlı ve güzel elleri yumruk halindeydi.
Bu davranışının bir anlamını bulamamıştım. Bu kızın benimle bir alıp veremediği yoktu sonuçta pek umursamadım onu ve gözlerimi Barlas'a çevirdim.Barlas duygu yüklü gözleri ile gözlerime bakıyordu.
İçimi rahatlatmak için kısa sürede başını olumlu bir şekilde salladığında yarıda kalan tebessümüm onun yüzünde can buldu. Parmaklarımı birbirlerine iliştirip derin ve titrek bir nefes çektim içime.
İkimizin gözleri birbirinde sanki muhtaçcasına gezinirken yanımda bir hareketlenme oldu.
İltan camdan geriye çekildi ve tüm gözler ona çevrildi.
Merakla ağzından çıkacak kararı bekliyorduk ve kalbim müthiş bir hızla atıyordu.
Ne garipti şu hayat, kurtuluşum onun ağzından çıkacak iki kelimeye bağlıydı ve belki de kapalı kaldığım kafesimden artık özgürlüğe uçucaktım.İltan başını yavaşça olumlu anlamda sallayarak ağzını araladığı sırada bir ses ona engel oldu.
"Bir dakika."
Gözler hızla sesin sahibi Ayliz'e döndü.
Kaşlarımı çatarak ona baktığımda bir adım önce çıkarak cama doğru yaklaştı.
Kendinden emin bir duruş sergileyerek dik duran başıyla abisinin gözlerine baktı.
"Bence kararı vermesi gereken abim değil, benim."Ne!
Ne diyordu bu kız?
Ne kararından bahsediyordu?Barlas'ın yüzü hızla sert bir çehreye büründü ve Ayliz'in kolundan tutarak hiddetle onu kendine döndürdü.
"Ne saçmalıyorsun Ayliz sen?" Dedi. İçindeki saf öfkesi gözlerinden belli oluyordu.
"Bu benim ve abinin meselesi sen karışma ve alacağımız karara boyun ey. Seninle yeteri kadar bu konu hakkında konuştuk."Ayliz kolunu Barlas'tan hızla kurtardı.
"Yanılıyorsun Barlas bu benim de meselem.
Bir karar veriliyorsa he le ki benim adıma bir karar veriliyorsa buna bende dahil olmalıyım benimde söz hakkım var." Gözlerini İltan'a çevirdi sonra. Korkusuz duruşunun altında yatan nefret beni bir adım geriye itti.
"Ben senin yanına gelmek istemiyorum abi, ben babam ile kalmak istiyorum çünkü senin yanına gelirsem eğer yine tutsak bir hayat yaşayacağım. Sen beni görmeyecek ve duymayacaksın, söz konusu konularda kararlarıma saygı bile duymayacaksın. Senin aklın fikrin intikamda, geçmişte ve sen böyle oldukça beni yine görmeyeceksin. Sen hep benim aşkıma karşı çıktın, beni hiç anlamadın şimdi senin yanına gelerek tekrar esaret hayatı yaşamak istemiyorum."İltan'ın artık nasıl biri olduğunu az çok bende biliyordum. Ayliz'e esaret hayatı yaşatacak kadar gaddar ve umursamaz olduğunu da tahmin etmek zor değildi.
Peki aşkı konusunda neden bu kadar gaddar davranmıştı? Kimi seviyordu ki? Ve en önemli soruya gelirsek Ayliz ve İltan'ın babası kimdi?
Şok üstüne şok yaşarken İltan, Aylizin sözleri üzerine sertçe tepki verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM
FantasyTehlike altında bir kent. Kayıp bir anahtar ve kilitli bir kapı. Şakaklardan sızan susmak bilmeyen fısıltılar onu çağırıyor. Görev; üçüncü dolunay tutulmadan Andora'yı kurtar. (04.08.2017)