Bir boşluk var şimdilerde içimde, beni en derine sürükleyen.
Öyle duygusuz öyle gaddar ki bu boşluk,
kanatırdı insanı, yaralardı ve belki de parçalardı.
Ve ben bu içimdeki boşluğun acısını Barlas'a yansıtmıştım.
Karşımda duran adamın kalbini avuçlarımın içine almış, acımasızca sıkmış, belki de kalbinde olan yarasının kabuk bağlamış sırtına bir darbe atarak tekrar yarayı açmış ve kanatmıştım.
Ama nereden bilebilirdim ki.
Ben bencil ve gaddar bir insan değildim.
Ben sadece..
Sadece bir çare arıyordum.
Çaresizliğe vurulduğum gecede bir çare arıyordum.Barlas'ın sözleri ile dumura uğrayan ben, kalbime çöken sızıyla harelerimde gezdirdim yüzünü.
Aramızda derin bir sessizlik mevcuttu. Ve bu sessizlik beni daha da beter ediyordu.
Barlas yumruk yaptığı elinde gözünü gezdirirken dudaklarımı birbirine bastırdım."Ben." Dedim zorla.
Sesim o kadar kısık çıktı ki Barlas'ın duymuş olup olmayacağını bile bilmiyordum.
"Özür dilerim. Bunu bilmiyordum ve inan sadece bir çare ar..""Sadece sen değilsin çare arayan tamam mı? Burada herkes bir çare peşinde."
Ateş saçan sözleri ile hızla gözlerime ilişti gözleri.
Göğsü hızla inip kalkarken dişlerini sıktı.
Bir adım geri çekildim.
Şiddeti ateş saçıyordu gözlerime.
"Senin istediğin şeyi ben yıllar önce istedim. Ben yıllardır bu amaç için çırpındım. Sen beni ne sanıyorsun he! Ben burada her şeye hüküm süren, başına buyruk, gaddar ve umursamaz bir adam mı? Ben buradaki herkesin derdi ile ilgiliyim. Ama sen bunu yapmıyorsun. Sen sadece kendini düşünüyorsun ve asıl umursamaz da sensin.""Ben umursamaz biri değilim." Diye sertçe çıkıştım.
"Ben hayatımda ilk defa bu durum içinde kaldım ve ne yapacağımı bilmiyorum.
Aile bildiklerim ailem değil. Doğup büyüdüğüm yer aslında orası değil burasıymış. Sahip olduğum her şey koca bir yalanmış. Beni de anla kolay mı bunlar? Ben acı çekiyorum ve bu acı benim bedenime işliyor ve bir kanser gibi sarıyor. Ondan kurtulmak istiyorum ama elimden bir şey gelmiyor."
Yanaklarıma süzülen yaşlar ile içli bir hıçkırık kaçtı dudaklarımdan.
"Lanet olsun ki güçsüz, savunmasız ve aciz biri gibi hissediyorum kendimi. Ve ben hayatım boyunca hiç kimseden yardım istemeyen ben senden yardım istiyorum."Başımı hızla hayır anlamında salladım.
"Neden herşey bu kadar zor. Neden tüm kötülükler üzerime üzerime geliyor. Ben çok yoruldum. Çok yoruldum. Anla."Göğsüme aniden saplanan ağrı ile nefesim kesilmeye başladı. Kesik kesik aldığım soluklar yetmiyordu bedenime.
Yine aynı şeyler oluyordu.
Yine bedenim bana ihanet ediyordu.
Gözlerim kararırken yere yığılmam bir olmuştu.☀
Karanlık bir odanın içinde, bir yatağa yatırılmış bedenim sızım sızımdı.
Bedenimde öyle bir ağırlık var ki kolumu bile kaldıracak gücüm dahi yoktu.
Gözlerimi açalı tam on dakika olmuştu ve bu dakika boyunca nerede olduğumu hiç sorgulamadım çünkü cevap odayı kaplayan kokudan belli oluyordu.Barlas'ın odasında, onun yatağında yatıyordum.
Kokusu odayı çevrelemişti ve ben garip bir şekilde nefes darlığı çekmiyor gayet rahat bir şekilde nefes alıyordum.Dakikalar hızla akıp giderken odanın kapısının ardından gelen seslere dikkat kesildim.
"Halbuki ona söylemiştim dinlenmeye ihtiyacı vardı."
Yavaşça kapı açıldı ve kapının ardından ışıkta hızla doldu odaya.
Bilge dede elinde tuttuğu siyah çantası ile hızla yanıma gelerek elini alnıma koydu.
Gözlerimi Bilge dede'den çektiğimde onu gördüm.
Omzunu kapıya yaslamış tepkisiz düz bir şekilde bana bakıyordu.
Üzerini değiştirmiş ve duş almıştı.
Islak saçları beyaz tşörtünü belli belirsiz ıslatmıştı. Bayılmadan önceki konuşmalarımız aklıma iliştiğinde onunla amaçlarımızın ortak olduğunu ve yaşadıklarımızın acısı hâlâ yüreğimizde saklı bir kutu misali durduğunu gördüm. Aklımda ona olan düşüncelerim gün geçtikçe biraz daha değişiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM
FantasyTehlike altında bir kent. Kayıp bir anahtar ve kilitli bir kapı. Şakaklardan sızan susmak bilmeyen fısıltılar onu çağırıyor. Görev; üçüncü dolunay tutulmadan Andora'yı kurtar. (04.08.2017)