⇝ŞIMŞEK-28⇜

5.7K 531 154
                                    


Multimedya: Thalia.

Önümdeki taşı ayağımın ucuyla bir kez daha iteleyerek küçük oyunuma devam ettim. Canımı sıkan bir şey olduğunda bunu aşmak için dışarıda yürüyüş yapardım.

Yaptığım yürüyüşde de bana eşlik eden bir taş olurdu. Gideceğim yere kadar, gözüme kestirdiğim taşı ayağımla itmek, büyük hobilerimin arasındaydı.

Tek sorun, şu durumda gideceğim bir yerin olmamasıydı. Grayson'un yaptığı piçlik yüzünden görevimi bir kez daha batırmıştım. Şu sıralar o kadar çok şeyi mahvediyordum ki, kendimi tanıyamıyordum.

Yaptığım işi kötü yaptığını kabul edemeyen mükemmeliyetçi bir ruha sahip olan bünyem ise, bunu kaldıramıyor Oliver'a yalan söylemeye teşvik ediyordu beni. Bu, hepsinden de kötüydü.

Tekrar aklıma gelmesiyle sinirlenip ayağımın önündeki taşa sağlam bir tekme geçirdim. Hızla savrulan taş ilerde park edilmiş olan arabalardan birinin camına çarparak gürültüyle camı kırdı. 

Ne zaman çattığımı fark etmediğim kaşlarım daha çok çatıldı. Bu sırada devreye arabanın kulaklarını tırmalayan alarmı girdi.

Gecenin bir vakti, sessiz sokakta yankılanan bu alarme etrafındaki arabalarda eşlik etmeye başlayınca ne yapacağımı şaşırdım. 

 Tepedeki dolunayı saymazsak, tek ışık kaynağı onar metrelik arayla yerleştirilmiş soluk ve titrek sarı renkteki sokak lambalarıyken; çevredeki evlerin ışıkları teker teker yanmaya başladı.

Zaten sinirlerim tepemdeyken olan şey yüzünden ağzımı kapatarak çığlık attım. Bu sırada tepemdeki sokak lambası yüksek bir sesle patladı. Fakat arabaların alarmleri bu sesi bastırıyordu. 

Kaslarım sinirle gerilirken önümdeki bir diğer sokak lambası patlayacağını işaret edercesine yanıp yanıp sönmeye başladı.

Sinirlerime daha fazla hakim olamayarak aklıma gelen tüm küfürleri bağırarak sıralamaya başladım. Bu küfürler daha çok Grayson'u hedef alıyordu. Ettiğim küfürler arabaların alrmleri ile karışırken birden bir el yüzümü kapadı.

Evet yüzümü diyorum çünkü el çok büyük olduğu için yüzümün tamamını kaplıyordu. El ağzıma baskı yaptığı için ağzımı kapamayı hedeflediği belliydi. Çırpınmaya başladığımda sırtımı vücuduna bastırarak beni sabitlemeye çalıştı.

Elini ağzımdan çekmek için uğraşan ellerim ile ona dirsek attım. Duruşumdan dolayı açıyı ayarlamakta zorlansam da attığım dirsek tam karın boşluğuna geldi. 

Yalpaladığı belli olsa da istediğim sonucun aksine beni kendine daha çok bastırmasından fazlasını elde edemedim. Aniden ayaklarım yerden kesildi ve beni kısmen kucaklayarak yana doğru götürmeye başladı.

Kafamı hızlı bir şekilde arkaya doğru haraket ettirip ona kafa atacakken yüzümdeki eli kafamı boyun boşluğuna sokup bastırarak buna engel oldu. Güçlü bir gövdenin sahibine adeta yapışmıştım.

Gövdesinde neredeyse kaybolduğum yabancıya dayanamayarak elektrik verecekken beni aniden yere indirdi ve kendine çevirdi.

Bu, Grayson'du.

Çöp bidonlarıyla dolu olan, küçük bir araya sokmuştu beni.

"Ne yaptığını sanıyorsun?" dedim bağırarak.

Benim aksime sakin bir sesle cevap verdi. "Aynısını bende sana soracaktım, Thalia. Ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Merak ediyorum da bu soruyu sorarken böyle güzel güzel cevap vereceğimi felan mı düşünüyorsun?"

ŞİMŞEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin