⇝ŞIMŞEK-16⇜

6.6K 635 167
                                    

Bölüm Şarkısı // Ruelle Deep End (Açarak okursanız, çok daha iyi ve etkili olacaktır.)

Keyifli Okumalar! 💕

Thalia Klein:

Kapşonumun içine iyice sinerek, sert adımlarla, deponun etrafında olan gençlere doğru ilerledim.

Yanlarına vardığımda hepsinin bakışları bana dönmüştü. Bakışlarım, saniyelik de olsa ellerindeki içki şişesine dokundu.

Tekin tipler değillerdi.

Daha fazla onları inceleyerek uzatmamak için, konuşmaya başladım:  "İssac'i arıyorum. Nerde bulabilirim?" yüzümdeki maskeden dolayı sesim boğuk ve daha titrek çıkmıştı.

Birisi sırıtmaya başladı. "Issac yok. Ama ben yardımcı olabilirim?"

Kaşlarımı kaldırdım ama buna rağmen  hâlâ ifadesizdim. "İssac'in yerini söyleyerek yardımcı olabilirsin mesela."

Başka biri, az önce yarım ağız konuşan adamın aksine, ciddiyetle: "Ne yapacaksın İssac'i?" dedi.

Sanırım bu şekilde yerini öğrenemeyeceğim.

"Tekrar soruyorum, Issac nerde?" dedim tane tane.

"Yok burda Issac diye biri." bunu söyleyen sarhoş bir adamdı. Yalpalayarak yanıma geldi. "Ama istersen Issac yerine ben yardımcı olurum." Sarhoş olduğundan mı bilmem ama kelimeleri ayrı bir aksanla söylemesi, kokusundan bile daha çekilmezdi.

Burnumu kırıştırdım.

Uzatmamaları için, şiddete mi başvurmam gerekiyordu? Gerekirse onları pataklamadan çekilmezdim. "Bana bak son kez s-" cümlemi bitirememiştim. Çünkü sarhoş adamın ellerinin kapşonuma gitmesi buna engel olmuştu. Kendimi bir adım geriye alarak, kaşlarımı çattım. "Ne yaptığını sanıyorsun?"

Sırıtmaya başladı. "Hadi ama güzelim, Kapşonunu çıkar da, güzel yüzünü görelim." Elleri, az önce hızlı hareket etmem yüzünden bir tutamı dışarıya çıkan saçlarıma uzandığında; benim herhangi bir girişimde bulunmadığım halde, bana uzanan eli engellendi.

Biri, sarhoş adamın eline alttan, eliyle vurmuştu. adamın eli kendi yüzüne çarpmıştı. Bu da sendeleyerek yere düşmesine neden olmuştu.

Bakışlarım, ağır bir şekilde bunu yapana kaydığın da gözlerim, karaktersiz gözlerin sahibi ile buluştu.

Soğuk havadan dolayı ağzından çıkan buhar, doğrudan yüzümün açıkta kalan kısmına çarpıyordu.

Ağır bir şekilde gözlerimi kıstım. "Issac nerde?" Harika giriş yaptın Thalia, tebrikler!

İç sesime göz devirirken, gözlerimi bir an olsun Jordan'dan ayırmıyordum. Jordan zoraki bir şekilde gülümsedi. Bembeyaz dişleri karanlıkta bile parlıyordu ve benim geleceğimden daha parlak olduğuna yemin edebilirim. Ama etmeyeceğim. 

Her neyse.

"Bu seni neden ilgilendiriyor?" Biraz durdu ve gözlerini kısarak düşünüyor gibi yaptı. Kaşlarını havaya kaldırarak, "Yoksa, telefonun için mi geldin?" dedi. Bunu normal bir şekilde de söylese; sinirlenmeme neden olmuştu.

Pekâlâ.

Sabırlılığım buraya kadarmış. Ellerim ile Jordan'ın siyah yakasını sımsıkı kavrayarak kendime doğru çektim.

Ve Thalia, sakinliği üzerindeki hakimiyetini kaybeder...

 "Aynen öyle, telefonum için geldim. Ve şimdi sen beni ona götürüyorsun." dedim. Buradan telefonumu almadan gitmeyecektim. Her an bulunma korkusu yaşamak istemiyordum. Zaten şuan Oliver'dan gizli burada olduğum için yeterince gergindim.

ŞİMŞEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin