Öğlen büroda Mert'le yemeğe çıkmıştık.
İlk adımımızın kutlaması olacaktı,ama işler pekte öyle gitmedi.
Her zaman gittiğimiz restoranda Mert'le gayet güzel bir sohbet ederken,geleceğe dair hayal kurarken...
Mert yan masamızda oturan iki adama sert bakarak gözlerini dikti.
"Mert sevgilim bir sorun mu var?" Diye sordum.
Bana da aksi bir adam bakışı atarak;
"Farketmedin mi ?" Dedi.
Neyden bahsettiğini anlamamıştım.Kara gözlerinde öfke vardı ilk defa bana böyle bakıyordu.
"Neyi farketmedim Mert ?" Diye sordum.
Ama ağlamamak içinde zor tutuyordum kendimi.
Onun bana o bakışı Canımı acıtmıştı,üstelik ne olduğunu bilmiyordum.
"Şu yandaki adam sana iki saattir bakıyor ve sen farketmedin öyle mi Efsun ?" Dedi.O an ellerim terledi,ellerimle neyi tutup nerden destek alacağımı bilemedim.Sinir tepeme fırlamıştı,neyle suçlanıyordum hemde sevdiğim adam tarafından...
Beynim bu düşünceyle kavruldu.
"Bana bak Mert;ne demek istiyorsun gözlerimle etrafımı süzüyorum ben?
Yeter artık bu bir saçmalık !"
Diye sesimi yükselttim."Efsun;benim yanımda duran kadın kimseye bakamaz zaten,bakmamalı anladın mı? Ben gördüm sana da farkettin mi diye sordum.Bana sesini yükseltme bir daha..." diyerek çıkıştı.
Yutkunurken boğazlarım acıyordu.Masada ki suyu içip cevap verdim.Onun EGO'su kadar benim de EGO'm vardı.Beni sıradan bir insan gibi yargılamıştı.Sindirebileceğim bir şey değildi asla!
" Sen kimsin Mert? Nesin ? Senin yanında olmak bir nimet mi? Onca kadının arasında beni seçmişsin ve ben herşeyine boyun mu eğmeliyim?
Cariyen miyim? Kulun mu? "
Diyerek tepkimi göstermiştim.
Masadan kalkıp ceketini aldı ve çıktı.
Orada yalnız basıma kalmıştım.
Onu çok seviyordum.Ne yapsa onu haklı görmek için uğraşıyordum.
Mesleğime ve kişiliğime o kadar aykırı bir harekettiki aslında...
Ama yüreğim onsuz olamazdı.
Çarpmazdı kalbim;
Görmezdi gözlerim.
Onun zeytin gözleri benim aydınlık penceremdi.
Bir kaç saniye donmustum bu hareketine.
Sonra çantamı alıp bende çıktım.
Büroya geldiğimde odama geçtim etrafa bile bakmadım ilk defa Mert'i görmek istememiştim.
Kızıyordum ama bitmesinden de korkuyordum.
Bu öfke,bu ego,bu kıskançlık bu Mert'in kendi hali olamazdı.
Mert benim gözümde çok farklıydı.
Hayranlığım aşikardı,karşı koyamıyordum bu inancıma.
Odamda başımı iki elimin arasına alıp oturuyordum.
Beynimdeki sesleri duymak istemiyordum.
O sıra Dilan kapıdan bakıp ;
"Yarın ki davanız icin istediğiniz bir detay var mı? Dosyayı inceleyecek misiniz? " buna benzer bir sürü soru sormuştu.
Aslında her zaman aynı seyleri sorardı ama bende bu sefer yoğun bir gürültü hissi yarattı.
Gozlerimi Dilan'a dikip ;
"Dilan sus bir istemiyorum birşey kimse rahatsız etmesin,telefon bağlama,soran olursa Yok de .."
diye azarladım.
Mert'e olan öfkemi Dilan ödedi.
Farkettiğimde Dilan çoktan yerine gitmişti.Yüzüğüme bakıp yüzükle konuştum.
"Bugün seni kutlamak icin gitmiştik.
Herşey berbat oldu.Belki de Mert senden dolayı pişman oldu." Dedim yüzüğüme.
Kapı çaldı gelen Mert'ti.
Karşıma oturup;
"Özür dilerim biraz önce seni yalnız bıraktığım icin çok üzgünüm! Adam sana bakınca kendime hakim olamadım.Affet beni ! " dedi.
Yüzüme bakmıyordu oda yüzüğüne gözlerini dikip sol eliyle yüzüğü parmağında çeviriyordu.Affetmem icin küsmem,silip atmam gerekirdi.
Ben ona karşı hep yeniktim o yüzden...
Hiçbir zaman ona kızamıyordum.
Zayıf noktam Mert'in aşkıydı.
O benim sığınağımdı,yaşlılığımı birlikte yaşayabileceğim tek adamdı."Peki Mert affettim! Önemli değil."
Dedim.
Kalkıp boynuma sarıldı.
Erkekler hep çocuk gibiler,bunu annem; babama derdi her zaman...
Şimdi ben Mert icin böyle düşünmüştüm.
O hâlâ çocuk gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILDA
Novela JuvenilHikaye;İstanbul'da,kendi halinde bir ailenin yanında yaşayan genç kızın; Evlatlık olduğunu öğrenmesiyle Başlıyor... Anladım ki her kalp bir gün kırılıyor. Takı ana rahminden çıkıp büyüdüğü yıllara kadar. Küçük bir çocuğun en sevdiği oyuncağı elinde...