Bir hafta sonraydı geleneksel aile ziyaretimize çıkmıştık.İşlerimiz yoğun olduğu için sadece akşamları çıkıyorduk.
Gündüz genelde Adliye'de oluyorduk.
Aksam eve geldiğimiz de ilk önce Mert'in ailesine gitmiştik.
Kız kardesi de yurtdışına gidecekti.Onu da yolcu edecektik.
Eve girdik,herkes güzel karşıladı.
Kayınvalidem;
"Cocuklar balayına ne Zaman gideceksiniz?" Diye sordu.
Kış ayı olduğu icin Mert'le ben Uludağ'a gitmeyi düşünüyorduk.
Ben genelde sözü Mert'e bırakıyordum.
"Uludağ'a gideceğiz haftaya otelde rezervasyon yaptırdık anne" demisti.
Rahime hanımın yüzü düşmüştü.
"Orda balayı mı olurmuş oğlum ?" Diye cevap verdi.
Kayınbabam da;
"Niye öyle diyorsun hanım,cocuklar nereye gitmek isterse oraya gider.Bence Uludağ'da görülmeye değer,eğlenmek icin uygun bir yer." Dedi.
Mert de;
"Evet anne,yaza daha cok var yaz geldiğinde de yazlık bir tatil yeri düşünüyoruz zaten..." dedi.
Ben sessizce olanları izliyor kafamda mahkeme yapıyordum.
Rahime hanım her konuda muhalefet oluyordu.
Kız kardeşi de,
"Yazın da benim oraya gelin abi harika olur.Yeğenim olursa da ben gelirim artık ..." diyerek güldü.
Yeğen dediginde Mert'in yüzüne baktım.Simdiden duyunca bile gözleri parlamıştı.
Ama ben cocuk düşünmüyordum.
İslerime yeni adapte olmuşken ara vermek istemiyordum.
Mert istiyordu o günü gözlerinden anlamıştım.
Kardesine de;
"İnsallah hala olduğunda tabiki geleceksin " dedi.
Rahime hanım da konuşulan balayı konusunun dışına çıkarak.
"İnşallah bir torun verirsiniz artık kucağımıza " dedi.
Mert'te;
"Kısmet anne,Efsun'un okul yeni bitti sayılır biliyorsunuz.İlk benim yanımda işe başladı.Biraz daha tecrübe kazanması lazım o yüzden suan Bebek düşünmüyoruz biz." Dedi.
Okların bana çevrilmesini engelliyordu,bu fikri sadece benim değil de kendi fikriymis gibi söylemesi beni memnun etmişti.
Sadece Efsun istemiyor dese biliyordu annesinin vereceği büyük tepkiyi.
Sadece bu yüzden bile ona bir evlat vermek istemistim.
"İş mi önemli Efsun,evlat herseyden tatlı hele bir tane Bebek yapın sonra işine dönersin." Diyerek bana baktı.
Ben de;
"Hayırlısı " diyerek genelleme yapmıştım.
Açıklama yapsam bu konu daha uzardı biliyordum.
Saat dokuza doğru eve çıktık.
Yolda Mert'e ;
"Sen bir bebeğimiz olsun istiyor musun? " diye sordum.
"Tabiki isterim ama senin fikrinede saygı duymak zorundayım hayatım.Benden çok sen emek vereceksin yavrumuza." Dedi.
O an Mert'in bu sözlerinde ezilmiş gibi hissetmiştim.
Her konuda beni önemsemesine sevinmistim fakat kendini arka planda bırakması beni mahcup etmişti.
"İstiyorsan bende düşünebilirim Sevgilim.Annene ilk kez hakvermedim değil.Ayrıca işlerimden tabiki de daha önemli bizim bebeğimiz" dedim.Onun mutlu olması benim icin en değerli şeydi.
Mert bana bakıp;
"Seni seviyorum iyiki eşim oldun Efsun,benim icin fikrini değiştirmene sevindim teşekkür ederim." Diyerek güldü.
Gözleri parlamıştı.Belki de bu fikrim onun bana olan fedakarlığının yansımasıydı.Eve geldiğimiz de haftaya gidecek olduğumuz Uludağ tatili icin çantaların bir kısmını hazırladım.
Sabah büroya Semra Annem geldi.
Onu her zamankinden daha yorgun görmüştüm.
"Anne neyin var hasta mısın? İyi görünmüyorsun." Dedim.
Dilan'dan da iki limonlu cay istedim.
"Yok kızım bu aralar yoğunum toplantılardan yoruldum" dedi.
"Sen nasılsın evlilik nasıl gidiyor Efsunum? Özledim seni çıkıp geldim.Yoğun değilsin umarım." Dedi.Aslında aksam biz gidecektik kendisine,
"İsler hafifledi davalarımın çoğu diğer ay olacak yoğun sayılmam,haftaya Mert'le Uludağ'a gidiyoruz anne." Dedim.
Artık anne demeye alışmıştım.Sanslıydım iki anneye sahip olmustum.İkiside benim icin herseyi yapabilirlerdi."Çok sevindim kızım,Uludağ guzel bir yer bir kere gitmiştim bende.Bu günlerinin tadını çıkar yavrum her gününü doya doya yaşa sonra yaş ilerleyince evliliğinde tadı kalmıyor." Diye biraz sitemli biraz övgülü bir cevap vermişti.
"Olur anne! Ama Mert'le bu evliliğin sıradanlaşacağını düşünmüyorum." Dedim.
"İnsallah kızım insallah ömür boyu Mutlu olursun" dedi.
"Akşam musaidsen sana gelecektik?" Dedim.
Sevinmişti tebessümünden belliydi.
"Tabiki gelin kızım yemek yemeden gelin hep birlikte yiyelim" dedi.
"Tamam " diyerek sözleşmiştik.
Cayı bitince kalkmıştı.
Mert odama geldi ateş püskürüyordu.
"Ne oldu Mert ne bu sinirin sebebi?" Diye sordum.
Evrak çantasını hızlıca sehpaya bırakıp;
"Dava Efsun ertelendi,o kadar sahit var,ispat var ertelendi nasıl sinirlenmeyeyim?" Diyerek eliyle masaya vurdu.Onu ilk defa böyle görüyordum.
"Tamam sakin ol sonucta dava devam ediyor Mert ne var bunda?" Diyerek sakinleştirmek istedim.
Ama o hic öyle durmuyordu.
"Ne varı yok Efsun,müvekkilime kesin kazanacağız dedim.Adam simdi iyi bir avukat olmadığımı düşünmeyecek mi? Hakkıdır düşünmekte,kesin konustum adama ..." diye çıkıştı.
"Senin elinde olmayabilir Mert biliyorsun.Adam da beğenmiyorsa seni ,gitsin baska avukat bulsun.Senin bir cersede yapamadığını baskası hic yapamaz hayatım takma kafana..." dedim.
Sonra iki cay ictik,biraz sakinlemişti.
"Aksam Semra anneme yemeğe gidebilir miyiz ? " diye sordum.
"Kafam bozuk ama söz verdiysen gideceğiz mecbur" dedi.
Akşam Semra anneme gittik.
Benim neleri sevdiğimi annemden sorup öğrenmiş gibiydi.
Yaprak sarması ve dolma yapmıştı.Yanına cacık,salata,tatlı olarakta baklava yapmıştı.
Hersey harikaydı.Bir kaç kilo almıs bile olabilirdim.
Mert'te bayılmıştı,masadan kalkmadan;
"Ellerine saglık Semra anne,Efsun da guzel yemek yapıyor genetik demekki" diyerek güldü.
Semra annemle bende gülmüştük.
Bazen öyle bir laf ediyordu ki insanın tüm hüznünü alıp götürüyordu.
Yemek bulaşıklarını yıkadıktan sonra;
Babam ve annemi görmek icinde bekarlık evime gittik.
Her gittiğimde odama girip bakardım.
Hersey aynıydı.Annem bir gram değişiklik yapmamıştı.
Ev sadece iki kisilik olmustu.Annem ve babama hayrandım.
Her sabah kahvaltı yaparlar,kahvelerini içerlerdi.Babam da isten gelince yemeklerini sohbet esliğinde yerlerdi.
Uyumlulardı.Evlilikte örnek aldığım tek cifttiler.
Annemler de Uludağ'a gitme fikrimize sevinmişlerdi.
Babam ;
"Bu tatil ikinizin yorgunluğunu alacaktır cocuklar cok yoğundunuz zaten..." demisti.
Annem de her gittiğim gün yazlık konservelerinden verirdi.
Eve gittiğimizde;ne kadar şanslı oldugumu düşündüm.
Sevenin olması güzel bir duyguydu.
Sevdiğin adamla uyuyup onunla uyanmak dünyanın en muhteşem duygusuydu.
Pazar günü çantalarımızı alıp yola çıktık.
Mert kendi arabamızla gitmek istemişti.
Geze geze gitmek iyi fikirdi.
Yol boyunca radyodan sarkılar dinledik.Dinlenme tesislerinde durup yemeğimizi yedik,
Otel beş yıldızlı elit bir mekandı.
Aksam yemeğimizi yedik,odaya çıktık.
Yol yorgunuyduk üstelik henüz kayak yapmayı bilmiyordum.
Mert daha önce universitedeyken gelip öğrendiği icin bana öğretecekti.
Sabah kahvaltı yapıp kayak malzemelerimizi aldık,ilk deneyimim kötüydü.
İki kere düşmüştüm kahkaha atarak eğleniyorduk.
Mert her denememde;
"Hadi olacak olacak ha gayret!" Diyordu.
Ben de;
"Tatil bitmeden ögrenirsem iyi olacak" deyip gülüyordum.
Son denemelerim ilkine göre başarılıydı.
En azından düşmeden durmayı ogrenmistim.
Uludağ eşsiz bir güzelliğe sahipti.
Kar da yürümek; bütün kirlerin örtüsünde yürüyorum hissi veriyordu.
Bembeyaz huzur kokuyordu.
Tatilin son günü bir kac kez kayak yapıp yemek yedik.
Odamız da harikaydı,ilk girdiğimizde yatağın üzerine güller serpilmiş,yatağa kadar mumlar yakılmıştı.
Televizyonda ise sarkı esliginde düğün resimlerimize slayt hazırlanmıştı.
Unutulmayacak bir tatildi benim için...
Dönüşte ise onca davanın yükü simdiden omuzlarıma binmişti.
Ama her güzel günün bir sonu vardı.
Balayımız da böyle sonlanmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILDA
Fiksi RemajaHikaye;İstanbul'da,kendi halinde bir ailenin yanında yaşayan genç kızın; Evlatlık olduğunu öğrenmesiyle Başlıyor... Anladım ki her kalp bir gün kırılıyor. Takı ana rahminden çıkıp büyüdüğü yıllara kadar. Küçük bir çocuğun en sevdiği oyuncağı elinde...