***GÜVEN***

186 15 0
                                    

Sabah işe her zamankinden daha erken gelmiştim.
Mert'in sabah davası vardı.
Semra hanımla daha detaylı olarak hikayesini dinlemek icin sabırsızlanıyordum.
Bu hikaye benim hikayeme yakındı,belki kendinden öldü diye koparılan kız çocuğu bendim.
Dilan'dan kahve istedim,kahvemi içerken hayaller kuruyordum.
Evet;eğer o kız bensem ne olacaktı diye düşünüyordum.
Saat ilerlemiyordu,zaman durmuştu o an içinde...
Zaten bir şeyi ne kadar çok beklersen o vakit gelmez bu kaçınılmaz bir gerçekti.
Oda da dört dönüyordum.Semra hanıma soracağım sorular belliydi ama tekrar tekrar kafamda toparlamaya uğraşıyordum.
Onda bana benzeyen taraflar arıyordum.
İlk dikkatimi çeken saçları ve gözlediydi.
Belki de beynim bana oyun oynuyordu.
Babam;takıntı yapmamamı hayal kırıklığına uğrayabileceğimi söylemişti.
Hak veriyordum babama ama bu akıl almaz bir takıntı da olmustu bende.
Saat bir buçukta dilan kapıyı calarak
"Semra hanım geldi Efsun hanım" demesiyle...
"Hemen içeriye al Dilan" diyerek masama geçtim.
"Merhaba Efsun hanım " diyerek karşımdaki koltuğa oturdu.
Biran önce anlatsın istesemde "hosgeldiniz Semra hanım ne içersiniz ?"
Diyerek karşılık verdim.
Semra hanım Türk kahvesi rica etti.
Dilan'dan Türk kahvesi isteyerek konuşmaya devam ettim.
"Son konuşmamızdan sonra sizi iyi gördüm."
Semra hanım elindeki fincanı sehpaya koydu arkasına yaslandı.Konusmaya hazırlık yapıyor gibiydi.
"Evet,yaşadıklarımı normalde kimseye anlatmıyorum.Bu adamın soyadından kurtulmak icin herşeyi yaparım.Bu anlattıklarım içimde derin bir yara,yavrusunu kucağına bile almadan koparılan bir anneyim.Gerceği duyduğumdan beri aklımdan hiç çıkmıyor.İhanet etseydi bu adam böyle üzülmezdim.Dışarıdan gören,acımı bilmeyenler;
Koca profesörle evli,zenginde bu kadını rahat tepmiş diyebilir.
Ama benim yaralarımın sebebi bu adam ve kaynanam olacak kadın.
Bunları söylerken benim bile gözlerimden yaş geldi.
Oda sözünü bitirip gözyaşlarını sildi.
"Semra hanım;sizi anlıyorum,inşallah ilk davada kurtulacaksınız o adamdan ve soyadından."
Diyerek öfkesine biranda ortak oldum.
Tanımadığım bir adama karşı öfke duydum içimde.
"Size birşey sorabilir miyim Semra hanım?"
Semra hanım kafasını sallayarak sormama izin vermişti.
"Doğum yaptığınız hastane neresiydi?"
Cevabı benim icin önemliydi.
"İstanbul çapa da Doğum yapmıştım Efsun hanım.Bu soruyu ilk konuşmamızda da sordunuz.Sizin için neden önemli peki!?"
Beynimden vurulmuştum.Kapının çalması biraz işime gelmişti.
Kapı çaldı "gir" dedim.
Mert gelmişti,kapıyı aralayıp Semra hanımı görünce.
"Hosgeldiniz Semra hanım,kusura bakma Efsun yalnızsın diye düşündüm.Dilan dışarıya çıkmış sorardım yoksa..."
Kurtarıcım gelmişti.Ama tepkide vermekte zorlandım.
Normalde onu görür görmez istem dışı gülerdim,bu sefer soğuk bir ses tonuyla "önemli değil " diyebilmiştim.
Semra hanımın da benden farkı yoktu.
Birşey diyemeden kafasıyla selamladı.
Mert "ben odamdayım görüşürüz" diyerek kapıyı kapattı.
Semra hanımın sorusuna cevap vermem gerekiyordu.
"Mahkemede Doğum belgesi gerekebilir.O yüzden sordum.Mahkemeyi açtık ilk cersede bitmesi için elimden geleni yapacağım Semra hanım" dedim.
"Anladım elinizden geleni yapın lütfen bugünler işlerim çok yoğun tekrar görüşene kadar iyi haberlerinizi bekliyorum".
Diyerek kalktı.
Onu kapıya kadar götürürken hastaneyi düşündüm,aynı hastanede tesadüf olamazdı.
Semra hanımı yolcu ettikten sonra Mert'in yanına geçtim.
Mert girer girmez soru işaretleri savurdu gözleriyle.
Dışardan şoklanmış gibi durduğumun farkındaydım.
"Semra hanımla konuşmanız nasıl geçti hayatım" diye sordu.
Hevesle "hastane Mert hastane de aynıymış,bu kadar tesadüf olabilir mi?"
Mert ellerimi avucuna alarak;
"Bak Efsun umudunu kırmak istemem ama o hastanede binlerce insan Doğum yapıyordur.Bu seni fazla etkilemiş,istersen davayı ben açayım.Yoksa sevgilim dedektif olacak" diyerek tebessüm etti.
Umudum kırılmıştı o an... desteğini beklerken,bunları demesini beklemiyordum.
"Sen bunları yaşamadın beni anladığını düşünmüyorum" dedim.
"Hayır seni anlıyorum Efsun" dedi.
Ardından gözlerime derin derin bakarak;
"Duymak istediğin şeyler var bu konuda farkındayım.Belki hastanenin aynı olmasıyla onu annen ilan ettin içinde,ama biz avukatlar biliyorsun meslek gereği emin olmadan adım atmayız,inandığımız şey her neyse elimizde birçok kanıtı olsun isteriz.Bu yüzden tek bir benzerlikle böyle sapsarı olman,yıkılman beni korkutuyor."
Haklıydı Mert umutlarımı toparladı ve meslek derside vererek gönlümü alabilmişti.
"Haklısın" diyerek ellerimi; ıssız bir yerde sığınak bulmuş ve bir mağara,belki de bir yıkık eve teslim etmişim gibi avuçlarına bıraktım.
Bu konudan sıyrılmak istercesine ona "beni seviyor Musun?" Diye sordum.
Bunu duymak  iyi gelecekti.
Gülümseyerek "seni senden çok seviyorum Efsun şüphen mi var?" Dedi.
"Hayır Mert duymaya ihtiyacım olan tek şey şuan..." diyerek küçük bir çocuk gibi baktım gözlerine.
"Sana güzel bir haber vereyim o zaman;aileme seni söyledim" dedi.
O an gökkuşağının üzerinde gezindim,umutlarım yeşerdi.
"Sen benim herşeyimsin,buna ne kadar sevindim bilemezsin" dedim.
Kalkıp boynuna sarıldım.
"Efsun;sende benimsin,varoluşumsun.Ne zaman Müsaid olursanız söyle gelip isteyecekler seni,ailem çok sevindi."
Ayaklarım yere basmıyordu.
"Tabikide söylerim" diyerek eve doğru yola çıktım.
Eve geldigimde annem yalnızdı.
Babam çarşıdaymış.
"Efsun ne bu yüzünde gülücükler açıyor? Ne oldu kızım?" Diye sordu.
"Anne;Mert beni istemeye gelecekler" dedim.
Annem elindeki fasulye dolu kabı tezgaha hızla bırakıp bana sarıldı.
"Ben biliyordum.Birsey olduğunu sezmiştim.Ah Efsun ah ters köşe ettin beni,neredeyse yanlış düşündüm sanmıştım.Kutlarım yavrum ilkgözağrım,tek bebeğim" diyerek sardı kollarına beni.
Anneme kalsa bugün gelsinler onlardan iyisini mi bulacaktık gözüyle bakıyordu.
Babam geldiğinde "hayırdır ana kız ne oldu böyle ?" Diyerek sordu.
Annem;benden önce atıldı.
"Daha ne olsun bebeğimiz büyüdü evlenecek bey" dedi.
Çok utanmıştım,babam bana döndü.
"Bu şanslı adam kim kızım?" Diye sordu.
İkisinin gözleri dolmuştu,ilk defa babamı böyle yoğun duygusal görmüştüm.
"Mert baba..." dedim.
"Bizim Mert benim dostumun oğlu Mert mi?" Dedi.
"Evet baba müsaaden olursa musaid olduğumuz bir zaman istemeye gelecekler"
Babam da kollarına sardı.
"Hayırlısı olsun yarın gelsinler o zaman kızım,madem seviyorsunuz birbirinizi" dedi.
Mert'i arayıp söyledim.
Yarın büroya gitmeyecektim.
Annemle akşam yemeği hazırlığı yapacaktık.
O heyecan çok farklıydı,Mert'in ilk askı ve eşi olacaktım.
Bu beni gururlandırıyordu.
Belkide senelerdir böyle mutlu olmamıştım.
Küçük bir çocuğa oyuncak hediye alırsın ve sevinir.
Ben o Sevinçten fazlasını yaşıyordum.

FISILDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin