İşlerimin yoğunluğu beni bunaltıyordu.Bir davadan çıkıp diger davaya giriyordum.
Mert'le bile ancak aksam eve giderken konusma fırsatı buluyorduk.
Bürodan çıkmadan Mert'in odasına gectim.
Telefonla konuşuyordu kimle konuştuğu belliydi.
Rahime hanım kendilerine gidemediğimiz icin sitem ediyordu ki
Mert ;
"Çok yogunuz anne,gelemiyoruz anlayış göster biraz ..." diyordu.
Seslenmeden oturdum.
Konuşmasının bitmesini bekledim.
Telefonu kapattıktan sonra mahcup bir sesle;
"Gidiyor musun hayatım adliye'ye?" Diye sordu.
Anladığım kadarıyla konuşmasını sorgulamamı istemiyordu.
"Evet çıkmadan seni görmek istedim sevgilim" dedim.
Yüzünden de belli oluyordu annesine bozulmuştu.
Bu konuyu görmezden gelip ;
"Görüşürüz evde,ben adliyeden gecerim eve ..." deyip Mert'i öptüm ve çıktım.
Rahime hanımı anlamıyordum.
İstediği hergün rapor almak,ziyaretine gitmemizdi.
Ama yoğunluğumuzu göz ardı etmesi yanlış bir davranıştı.
Üstelik kendisinden dinlediğim kadarıyla kendi kayınvalidesiyle görüşmüyormuş.
Oysa ki ben her sözünü Mert icin alttan alıyordum.
Bu bile ona yeterdi aslında.
Adliyede çoğu davalarım başarılı bitmisti.
Liseden arkadaşım Selin aradı.
"Merhaba Efsun,evlendin bizi unuttun canım.Hafta sonu kızlarla bir buluşma ayarlıyoruz sende gelir misin?" Dedi.
Mert'e sormadan cevap vermek istemedim.
Zaten bir hafta sonumuz vardı.Onuda kendi planıma uydurmak istemedim.
"Bakarız hafta sonu haber veririm Selincim" diyip kapattım telefonu.Eve gittigimde Mert coktan yemek hazırlamıştı masaya.
Eve girdiğimde salona kadar yerlerde kırmızı Gül yaprakları vardı.
Yürürken duvarlara yazdığı not kâğıtlarındaki yazdığı şiirleri okudum."Sevgilim;
Doğan güneşim,gecemi aydınlatan yıldızım hosgeldin""Sen yakınımda olduğun sürece ben varım.Sen uzakken ben bende bile degilim"
Hepsinde gururlanıyordum.Ellerim titriyordu sevinçten.Gözlerim dolmuştu.
Muhteşem bir adama sahip olduğum için şanslıydım.
Salona geldiğimde mum ışığında bir masa duruyordu karşımda.
Mert masanın basında ellerinde bir demet çiçekle karşıladı beni.
Koşup sarıldım,eve geldiğimde boyle birseyi hic hayal etmemiştim.
Beni Mutlu eden bu süprizden ziyade Mert'in varlığıydı.
Onun varlığı beni ayakta tutmaya yeterdi.
Süslü püslü hediyeler zerre umrumda olmuyordu.
Yemeğimizi yedik.Masayı birlikte toplayıp cay demledim.
Mert'te iki tane film almış;
"İzleriz değil mi hayatım?" Diye sordu.
"Tabiki sevgilim izleyelim" dedim.
Ev sineması gibiydi,çayı sehpaya koyup,
"Mert annengile gidebiliriz istiyorsan." Dedim.
Sabah ki telefon konuşmasını dile getirmemişti kendisi ama ben bu teklifi sunmak istemistim.
"Hayır Efsun,yoğun bir gündü bizim için ben seninle evimizde oturmak,yorgunluğumu atmak istiyorum" dedi.
Baska diyeceğim birsey yoktu.
Oturup aşk filmini izledik.
Sonunda ağlamıştım.
Kız ölürken adamın yalnız kalması cok dokunmuştu.Onların yerine Mert'le kendimi koydum.
Düşüncesi bile ürpertmişti beni.Sabah büroya giderken yolda Rahime hanım beni aradı.
Korkarak açtım.Mert'e yapılan sitemin bugünde bana yapılacağını tahmin etmiştim."Efendim anne..." diyerek açtım telefonu.
"Günaydın Efsun nasılsın? Hiç görünmüyorsunuz." Dedi.
İlk hamlesini yapmıştı.
"Evet benim davalarım bu aralar yoğun kusura bakmayın." Dedim.
Mert bir yandan araba sürüyor bir yandan beni dinliyordu.
"Hafta sonu denen bir şey var kızım o Zaman gelebilirsiniz" dedi.
Hafta sonu arkadaslar bulusmaya çağırmıştı ama daha Mert'e de dememiştim.
"İnsallah geliriz kendinize iyi bakın " diyerek kapattım telefonu.
Mert;
"Annem değil mi?" Diye sordu.
"Evet gitmediğimiz için biraz sitem etti" dedim.
"Anladım " dedi.
"Mert hafta sonu Selin ve bir kac arkadas buluşmak istedi.Senin için uygun mu? Gidebilir miyim planın yoksa hafta sonu için..?" Diye sordum.
Mert hic düşünmeden;
"Tabiki gidebilirsin Efsun bana sormana gerek yok.Hafta içi zaten biryere gidemiyorsun." Demisti.
Bunu duyduğuma Mutlu olmustum.
Tebessüm edip;
"Teşekkür ederim anlayışın için çok şanslıyım" dedim.
"Niçin şanslısın ?" Dedi.
"Senin gibi bir adamla evliyim sevgilim daha ne olsun." Dedim.
Oda güldü.
Büroya geldikten sonra yolda aldığımız simit ve puacadan atıştırıp büroya gelen müvekkilimle görüşmek icin odama gectim.
Selim bey gelmişti.Selim beyin büyük bünyeli bir sirketi vardı.Tekstil fabrikasının basındaydı.Dünden randevu almıştı.
"Hosgeldiniz Selim bey ne icersiniz ?" Diye sordum.
"Bir çayınızı icerim Efsun hanım tesekkürler " dedi.
Dilan çayları getirdikten sonra;
"Buyrun hangi konuda kime dava açmak istiyordunuz? Dedim.
Selim bey'in yaşı Mert'le aynıydı sanırım.Kumral,bal rengi gözleri ve kirli sakallı biriydi.
Özgüveni dışardan belli oluyordu.
Paraydı bu özgüveni bunuda tahmin etmek zor değildi.
"Bir kumaş fabrikası var Efsun hanım iki senedir iş yaptıgım bir şirket bu sene güvenip siparislerim icin ücretin havalesini yaptık fakat ürünleri göndermediler.İki aydır onunla uğraşmaktan yoruldum ve sonunda bu olayı adalete teslim etmeye karar verdim" dedi.Genelde büyük şirketlerin konusu bu olurdu.Ya parası ödenmemiştir ya da ödediği ürün gönderilmemiştir.
"Anlıyorum bugün savcılığa gidelim birlikte Selim bey.Davayı açalım Öncelikle... " dedim.
Bana dik dik bakıp ; kalın ses tonuyla;
"Gidelim ama ben yoğunum surekli bu olayı takip edemem.Sizden ricam en kısa zamanda bitirelim bu işi,ben havale yaptıgım makbuzu getirdim" diyerek.Elindeki gecmis aylara ait olan makbuzu elime verdi.
Bu emir vaki konusması beni sinir etmişti.
Bu konusma bana adliye salonunda ilk defa gördüğüm babamı anımsatmıştı.
Küçük dağları ben yarattım diyordu resmen.
"Mahkeme sürecine bağlı zaten sizlik cok birsey olacağını sanmıyorum " dedim.
Sonra birlikte çıkıp adliyeye gittik.
Dava icin gerekli başvuruyu yaptıktan sonra Selim bey oradan ayrıldı.Böyle kac tip adamla uğraşıyordum ve kendime,sabrıma şaşırıyordum.
Saat üç gibi adliyede işim bitti.
Mert'te adliyede olduğu için birlikte büroya geçtik.
"Bugün gelen adam kimdi?" Diye sordu.
"Selim bey; Pak tekstilin sahibi,ücretini ödediği ürünler teslim edilmemiş dava açmak istiyormus" dedim.
"Anladım fazla samimi olma hic begenmedim adamın tipini" dedi.Dayanamayıp kahkaha attım.
Biran Mert'in bu kıskançlığı komik gelmişti.
Adamların tipine göre kıskanmasını tuhaf buluyordum.
"Çok mu komik Efsun neden güldün anlamadım? " dedi.
Ciddileşip yüzüne baktım.
"Tipi dedin o yüzden sevgilim,kızma hemen samimi olacak bir durum yok merak etme." Dedim.Konu burada kapanmıştı.Yorgun olduğundan sanırım Oda uzatmadı fazla...
"Eve gecmeden annemgile gidelim mi?" Diye sordu.
Ne Zaman soracağını bekliyordum zaten...
Bu kadar sitemden sonra;
"Tabi sen bilirsin " dedim.
Aksam beş gibi bürodan çıkıp annesine gittik.
İceri girdik Mert suçlu gibi duruyordu.
Böyle durması canımı sıkmıştı.
Kayınbabam;
"Hosgeldiniz cocuklar " dedi.
"Hosbulduk baba nasılsınız ?" Dedim
"İyiyiz kızım işe gidip geliyorum.Bende baban gibi emekliliğin tadını çıkartamıyorum anlayacağın." Dedi.
"Haklısınız babam da evde oturmayı pek sevmediği icin emekli olunca da işine devam etmek istedi" dedim.
Sıra Rahime hanıma gelmişti.
Yüzüne baktım yüzünü coktan asmıştı.Yinede görmezden gelerek,
"Sen nasılsın anne?" Dedim.
"Nasıl olayım benim de evden çıktığım yok.Bu aralar belim ağrıyor akraba günleri dışında bir yere çıkmıyorum" dedi.
Sonra Mert'e dönüp;
"Sen ne yapıyorsun oğlum? İşlerin nasıl ?" Diye sordu.
Burda suçlu ben ilan edilmiştim.
Konuşmalarındaki mesafeden anlamıştım.
"İdare ediyoruz,adliyeden baska biryer gördüğümüz yok yogunuz Bu aralar " dedi.
Kahve yapmıştım içtikten sonra;
Mert'e kalkmak icin kafamla işaret ettim.
Bana yapılan mesafeden rahatsız olmustum.
Daha aileye yeni girmiştim ve beklediğim ilgiyi hic göremiyordum.
Mert'te;
"Sabah erkenciyiz kalkalım artık ..." dedi.
Rahime hanım da;
"Daha yeni bir kere geldiniz zaten otursaydınız " dedi.
Mert ayağa kalkmıştı coktan;
"Yok gidelim uykum geldi erken kalktım" dedi.
Bende kalktım montumu giyip ellerini kapıda öptüm ve evden çıktık.
Mert'e bana yapılan mesafeyi sormazsam içim içimi yerdi.
Yolda giderken;
"Bana neden annen böyle mesafeli?" Diye sordum.
Mert bir müddet cevap vermedi.
Sonra bana bakıp;
"Bilmiyorum Efsun bilmiyorum boşver bunları..." dedi.
İyice canım sıkılmıştı.Bu davranışı benim ailem Mert'e yapsaydı ben bu sekilde sakin durmazdım.
"İşine mi gelmiyor yoksa görmek mi istemiyorsun bazı seyleri?" Diye sordum.
Mert oflayarak;
"Gitmedik iste ne bilim o yüzdendir Efsun,takma onları sen..." dedi.
Bu sefer hic birsey demedim.Sessizlikte bir cevaptı nihayetinde...
Eve gelip birsey demeden yatağa yatıp uyudum.
Uykuya dalmadan önce cok düşündüm.
Neyi eksik yapıyorum.Beni neden istemedi Rahime hanım?
Üstelik gayet iyi davranıyordum.
Hiçbirine cevap bulamadım.
Herseyi zamana bırakmaya karar verdim sonunda...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILDA
Teen FictionHikaye;İstanbul'da,kendi halinde bir ailenin yanında yaşayan genç kızın; Evlatlık olduğunu öğrenmesiyle Başlıyor... Anladım ki her kalp bir gün kırılıyor. Takı ana rahminden çıkıp büyüdüğü yıllara kadar. Küçük bir çocuğun en sevdiği oyuncağı elinde...