***SON BİRGÜNÜM***

129 9 0
                                    

İstanbul'da son günümdü.Bir hafta acıyla bitiyordu.Kimseden destek,teselli beklemiyordum.
En büyük tesellim içimde büyüyordu.
Cinsiyeti ne olursa olsun güçlü ve merhametli yetiştirecektim evladımı.

Kafamda planlar yapıp hayaller kuruyordum.
Belki yaptığım şey en büyük adaletsizlikti ve bunun farkındaydım.
Ama Mert; canımı cok yakmıştı,haksız yere suçlamalarına tahammül edememiştim.Kendimce kafamda haklıyım diyerek vicdanıma su serpiyordum.

Artık büyük bir sorumluluğum vardı.Biran önce gidip düzenimi kurmalıydım.
Mert'i hâlâ çok seviyor olmam da canımı yakıyordu.Ben neyi düşünmeye kalksam canımı yakıyordum.
O benim için hep sevdiğim adam kalacaktı.
Onu bu bilmese bile bu gerçek değişmeyecekti.
Kara gözlerini düşündüm.Hayatımda gözleri gibi zifiri karanlık olmuştu.
Kuyuda gibiydim;ama tutunacak birseyim yoktu.
Tektim ileride ise iki kisi olacaktım.

Mert'ten en son gördüğümden beri haber alamıyordum.Bu yüzden bir bahaneyle Dilan'ı aradım.

"Merhaba Dilan kolay gelsin.Benim odama bakar mısın kitaplığımda kitap var mı? Bir kitabım eksikte orada kalmış olabilir" dedim.

"Tabiki Efsun hanım hemen bakıp geliyorum" dedim.
Bir kac dakika sonra Dilan;
"Efsun hanım kitap göremedim.Burda değil sanırım.Bu arada nasılsınız? Ne Zaman gideceksiniz?" Diye sordu.

"Yarın Dilan...Yarın gideceğim." Dedim.
"Ben çok üzgünüm Efsun hanım,keske böyle olmasaydı.Mert beyde Üç gündür aksam üzeri uğrayıp cıkıyor.Hiç iyi görünmüyor ." Dedi.
İstediğim konuya gelmiştik,amacımda Mert'i öğrenmekti.

"Anladım.Nerelere gidiyor kim bilir?" Dedim.
"Hergün içtiği kesin,benden duymuş olmayın ama siz o gün bürodan eşyalarınızı alıp çıktıktan sonra; annesini aradı tartıştı.Bağırıyordu,benim masamdan net duyabiliyordum." Dedi.

"Anladım Dilan kitabıma baktığın için teşekkür ederim kendine iyi bak." Diyerek kapattım telefonu.

Mert ayrılmamızda sadece annesini sebep görüyor diye düşündüm.
Halbuki kendisi bana bu sekilde kırıcı davranmasaydı ben bütün engelleri aşmaya razıydım dedim.

İçim rahatlamamıştı,onun acı cekmesi beni sevindirmiyordu.Tam tersi onun üzülmesini istemezdim.
Babam işten gelince odamdan çıktım.Son kez annemle yuvarlak masamıza aksam yemeğini hazırladım.
İnsan bazen çok eski ama çok eski bir anısını hatırladığında içi burkulur,belki bir küçük esya görünce belki bir saat yelkovan sesi duyduğunda belki de sisli bir hava ... her hangi bir güzel anını anımsayınca insan geçmişe dönmek istiyor.
Bende o an geçmişe dönmek istemistim.

Yemeğimizi yedikten sonra babam yanıma oturdu.
"Kızım sen bizim için hep bir umut ışığı oldun.Annen ve ben çocuğumuz yok diye senin şuan ki ruh halin gibi olmustuk.Kimseyle konusmak kimsenin soru sormasını istemez haldeydik.Ama sen geldin sonra;içimize umut ışığı doğdu.Güneş bizim için o gün doğdu" dedi.

Bunları duymak bir nebzede olsa beni rahatlatmıştı.Benim güneşimde bebeğim dünyaya gelince doğacaktı.
Bunu kendi aileme bile söylemedim.
Mert'e söylemem için ısrar edeceklerini biliyordum.
Babamın omzuna başımı yaslayıp;
"Babam benim,iyiki benim ailem oldunuz.Benim için sen kılavuz gibiydin.Hep seni örnek aldım.Dürüstlüğün,merhametin beni hep onure etmişti.Yanımda olduğunuz için size minnettarım.Tesekkür ederim benim içinde hersey cok guzel olacak merak etmeyin" dedim.

O an cocuk gibi hissettim kendimi.Huzurluydum,kendime güvenim gelmişti.

Sonra odama geçip uyudum.
Yarın benim için büyük bir başlangıç olacaktı.
Bir o kadar da zor...

FISILDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin