***YALNIZLIK***

136 9 2
                                    

Bir hafta geçmişti,mide bulantılarım gittikçe artmıştı.Onca hüznüme dert ortağı olmustu icimdeki küçücük can.
Mert ne kadar yaklaşmaya çalışsada ben geri cekiyordum kendimi.
Birgün büroya annesi geldi.
"Hosgeldin" dedim.
Mert'le aramızdaki buzlarda onunda payı çoktu.
Kızgındım ama büyük diye susuyordum.
Beni zorlamadığı müddetçe de susabilirdim.
"Hosbulduk gelin hanım,Mert'i iyi görmedim.Ne oldu aranızda ?" Dedi.
Sanki ben güllük gülistanlıkmışım gibi...
Birde beni suçlar sekilde sorgulaması tepemi attırmıştı.
"Oğlunuza sorun bence..." dedim.
"Ne yapmış Mert senin isteklerin dışında baska birsey yaptığımı var? Bana bile gelmiyor artık..." dedi.
Oysa önyargı berbat bir duyguydu,bilip bilmeden suçlamak bir insana yapılabilecek en ağır darbeydi.
"Bunun suçlusu ben miyim peki?" Diye sordum.
"Bilemiyorum artık... Mert evlilikten sonra değişti" dedi.
Ayağa kalkıp;
"Ben bunları tartışmak istemiyorum lütfen bunları oğlunuzla konusun " dedim.
Kibarca odadan çıkmasını istedim.
Üzülmek istemiyordum.İcimdeki candı beni ayakta tutan,ve o üzülsün istemiyordum.
Mesajı almıştı ki çantasını omzuna takıp birsey demeden Mert'in odasına gecti.
Simdi neler anlatacaktı ne sitemler edecekti ama hiçbirisi umrumda degildi.
Psikolojim iyice alt üst olmustu.Kendi aileme bile gitmiyordum eskisi gibi...
Onlar beni yoğun ama evinde Mutlu sanıyorlardı.
Birde kendi derdimle onları üzmek,düşündürmek istemiyordum.
Yarım saat sonra Mert geldi.
"Ne yapmaya çalışıyorsun Efsun?" Dedi.
Sesinden belliydi yüksek sesle sormustu.
"Doğru olanı yaptım " dedim.
"Benim hatırımda mı yok artık?" Dedi.
Önce kendim içimden tekrar sordum bu soruyu kendime;
Evet yoktu.Zil zurna sarhos olduğum günden beri artık Mert'in de hatırı kalmamıştı.
Mert'e de ;
"Seni sevmiyorum diyemem ama artık seninle Mutlu olamıyorum cevabını sen bul artık..." dedim.
Bir hışımla kapıyı çarpıp çıktı.
Oda da sinirden deli gibi dolaştım.
Masaya oturdum sadece masaya bakıp başımı iki elimin arasına alıp düşündüm.
Tüm yaşadıklarımın muhasebesini yaptım.
Bundan sonra nasıl bir yol izlemem gerektiğini düşündüm.
Mert'i seviyordum.
Ama mantığım ısrarla tersini söylüyordu.
Yok olsa yokluğuda canımı acıtırdı bunu inkar etmiyordum.
Peki sebep ney diye düşündüm.
Öfkesiydi,bana olan tutarsız davranışlarıydı.
Sevgi herseyi kurtarmıyordu.
Onunla evlenirken bunları kaldırabilirim sanmıştım ama sandığım gibi kolay olmuyordu.
Mert'in odasına geçtim.
Karşısına oturdum.
"Mert ayrılalım" dedim.
Gözlerini bana dikti ve ayağa kalktı masanın ucuna oturdu.
"Bunu gercekten istiyor musun?" Diye sordu.
Hiç tereddütsüz Mert'e bakıp;
"Evet ikimiz için uygun olan bu artık,birbirimizi daha fazla ne kadar kıracağız? Kaldı ki bende yakacak yer bırakmadın.
Ben daha fazla istesemde yanamam." Dedim.
Oda hiç ısrar etmeden.
"Peki ayrılalım Efsun." Dedi.
Bu kararı ne kadar kendim vermis olsam da onun ısrarcı olmadan anında kabul etmesi kalbimi sızlatmıştı.
Büyük bir boşluğun icinde gibi hissetmistim.
Üstelik artık o kadar cok sevdigim,her zor anımda yanımda olan adam yoktu.
Tutunacak son dalımıda kaybetmiştim.

Bir hafta sonra anlaşmalı boşanmıştık.
Adliyeden çıkıp,eve gittim.
Dolabı acıp eşyalarımı toplarken hıçkıra hıçkıra ağladım.
Ne umutlarla girdiğim o evden umutlarımın hepsini çöpe atarak sadece elimdeki bir kac valizle çıkacaktım.
Valize bir kac esya koyup yatağa oturdum.Ellerimle yüzümü kapatıp ağladım.Dolaptaki kalan eşyalarımı tekrar valize yerleştirdim.
Ağlamak istemiyordum ama onuda beceremiyordum.
Gırtlağıma kadar dolmuştum.
Olanları hazmedemiyordum.
Beni sevdiğini söylerken ayrılığı kabul etmesini kabul edemiyordum.
Ölümü de düşünemiyordum.
İcimde bir can olmadığını bilsem elime geçen ilk bıçağı bileklerime dayardım.
Valizleri Antreye koyup,evin odalarını gezdim.
Her oda da bir anımdan vazgectim.
Hatırlamak istemiyordum ama unutursam hatırlamazdım.
Unutmam da mümkün olmayan bir şeydi biliyordum.
Üstelik yalnızdım,kimseye oturup tek bir sey anlatamıyordum.
Her oda da ağladım fakat giyinme odası olarak kullandığımız o cocuk odasına girdiğimde daha fazla ayakta duramayıp dizlerimin üzerine oturup ağladım.

FISILDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin