BSL -1-

24.4K 502 59
                                    

"Şu anda buna inanamıyorum. Babam seni nasıl ikna etti? Mucize gibi geliyor."

Ayaklarını yere vurarak bir diğer mağazaya girdi annesinin ardından. 

"Neden çok acayip bir şeymiş gibi söylüyorsun Miray? Her genç kız annesiyle alışveriş yapar."

Gözlerini devirdi ve annesinin baktığı şeylerin tam aksine sade şeylere baktı. Hiçbir huyu annesine benzemiyordu. Fiziksel özellikleri de benzemese kesinlikle onun kızı olmadığını düşünecekti.

"Güldürme beni. Bu dediğinin bizim için geçerli olmadığını ikimizde biliyoruz. Sen ancak o kurbağa suratlı, çok değerli,  üvey kızınla alışveriş yaparsın."

Bunun ne kadar acı olduğunu kimse bilemezdi, hatta tahmin bile edemezdi.

Annesi ve babası ayrıydı. Yıllardır. Bu duruma fazlasıyla alışkındı. Ama şu Cansu ve annesinin arasındaki bağa bir türlü alışamamıştı. Annesi dört yıl önce tekrar evlenmişti ve evlendiği eşinin bir kızı vardı. Miray'la aynı yaşta. 17 yaşında. Ona Miray'dan daha iyi, daha yakın,  daha sıcak davranıyor olması Miray'ı üzüyordu.

"Cansu duyarsa üzülür Miray." Dedi uyarıcı bir ses tonuyla.

Cidden? Az önce bir insana 'kurbağa suratlı' diye mi hitap etmişti? Kızdı kendisine. Asla insanları dış görünüşüyle yargılamazdı. Nasıl anlık bir sinirle kullanmıştı bu tabiri? 

"Haklısın, saçmaladım."

"Ayrıca baban yeni bir okula başlayacağını ve anne kız bir alışveriş yapmamızın iyi olabileceğini düşünmüş. Bende kabul ettim."

Beğendiği bir t-shirtin S bedenini ararken konuştu.

"Zaten asla kendiliğinden böyle bir işe kalkışmazsın."

Bedenini bulunca t-shirti koluna asıp bakınmaya devam etti.

"Denemeyecek misin?"

Gözlerini kıyafetlerden çekip annesine döndü. 

"Bir şeyi yıkamadan asla giymem. Ne tuhaf? 17 yaşında bir genç kızım ama çoğu özelliğimi ve huyumu bilmiyorsun."

Annesinin konuşmasına fırsat vermeden kendi begendiklerini alıp kasaya yöneldi. Annesi ödemek isteyince onu durdurdu.

"Elbette o adamın parasını kullanmam." Dedi keskin sesiyle.

"Kendi param bu Miray. Biliyorsun ben çalışan bir kadınım."

"Seninde paran gerek duymuyorum."

Cüzdanından babasının ona tahsis ettiği ve yıllardır kullandığı limitsiz kredi kartını çıkarıp kasiyere uzattı ve şifreyi girdi.

"Yemek yiyelim mi?" Dedi annesi.

"Gerek yok."

Şımarık görünüyordu belki dışarıdan ama kimse hiçbir şey bilmiyordu. Yalnız geçirdiği onca yılını kimse bilmiyordu.

"Pekala. Sorun değil. " Dedi annesi gülümseyerek.

Hey! Bir saniye. Üzülmüş müydü? İnanamadı Miray.

Arabada derin bir sessizlik varken bu sessizliği yine annesi bozmuştu.

"Bana en son ne zaman anne dedin?"

Sahi ne zaman demişti? Ona anne dediğini bile hatırlamıyordu ki. Galiba hatırlıyordu.

"Sekiz yaşındayken sana 'Lütfen beni bırakma anne' dedikten sonra bir daha o kelimeyi ağzıma almadım."

Bana Sen Lazımsın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin