BSL -26-

6.2K 300 35
                                    



“Her şey hazır değil mi?” dedi annesi son kontrolleri yaparken.

“Hazır efendim. Eksik yok.” Dedi organizatör.

“Anne sakin ol. Benim sevgilimin doğum günü, senin değil.” Dedi Boran alayla.

“Sus bakayım sen. Hem artık git al Miray’ı, herkes burada.”

Miray’a kendi evlerinin bahçesinde sürpriz bir doğum günü partisi hazırlamıştı annesiyle. Okulun büyük bir kısmı buradaydı. Miray’ın anne ve babası bile gelmişti. İzmir’den arkadaşlarını da aramıştı Boran. Esasında ilk Hande’yi aradı ve Hande Ali ve Selim’de gelirse Miray’ın çok mutlu olacağını söyleyince Miray’la temas etmemeleri şartıyla onları da çağırmıştı. Çok kalabalık bir parti olacaktı.

“Bencede ben artık gideyim. Hande umarım hazırlanmaya ikna etmiştir Miray’ı.” Deyip evden çıktı.

Zili çaldı ve çok geçmeden Hande bilirdi kapıda. 

“Hoşgeldin enişte. Her şey hazır ve bizim bu kız hala bugün doğum günü olduğunu hatırlamıyor.” Dedi gülerken.

“Tamam Hande, sağolasın. Gerisi bende. Şimdi Pınar ve Kubilay aşağıda seni bekliyor. Sen onlarla bizim eve geç. Bende Miray’ı alıp gelirim.”

Hande çantasını alıp evden çıkarken kendisi de merdivenleri çıkıp Miray’ın odasına geldi.

“Allah’ım bu ne güzellik böyle?” Dedi aynadan kendisine bakan Miray’a sarılarak. “O Hande’yi kız falan demeyip döveceğim. Bu nasıl elbise?” Dedi elleriyle elbisenin eteklerini çekiştirerek.

“Boran neler oluyor ben gerçekten anlamıyorum. Yoksa bana evlenme teklifi mi edeceksin?” Dedi Miray boş gözlerle.

Aklına bundan başka bir şey gelmiyordu. Nedendi ki bunca Hande’nin onu hazırlama çabası.

“Bilemiyorum. Birazdan göreceksin. Şimdi çıkalım.” Deyip onu kucakladı.

“Ya ne yapıyorsun?” Dedi Miray zorlukla omuzlarına tutunurken.

“Seni kucağımdan indirmek istemiyorum hiç.” Dedi gülerek. Miray’ın gülüşü de kendisine eşlik ediyordu. Kahkahaları bütün evi doldururken merdivenlere yöneldi ve hızlı inmeye başladı. 

“Boran düşeriz.” Dedi Miray kahkahalarının arasında endişeyle.

“Bir şey olmaz.”

Apartmandan çıkıp arabaya bindirdi sevgilisini. Kendisi de binince sürmeye başladı. Kendi evlerinin önünde durduğunda cebinden siyah bandı çıkardı. Parti için hazırlık arka bahçede olduğundan önden hiçbir şey görünmüyordu. Aslında bu partiyi Mirayların evinde yapmayı planlamıştı ama onların evlerinin bahçesi müsait olmazdı apartman olduğu için. Bu yüzden kendi evlerinde yapmaya karar vermişti.

Çıkardığı siyah bandı Miray’ın gözlerine bağlarken Miray merakla sordu.

“Neden bağlıyorsun?” Dedi Boran’ın ellerini tutup durdurmaya çalışırken.

“Sürpriz olduğu için.” Deyip sonunda bağladı bandı. Miray’ı arabadan indirdi ve yavaş adımlarla evden girdiler. Açık olan bahçe kapısından sessizlik işareti yaptı. “Açıyorum hazır mısın?” dedi sonunda bahçeye girdiklerinde. Genç kız hızla başını salladı. Boran gözlerinden bandı çektiğinde ağzı ‘o şeklinde aralandı.

“İyiki doğdun Miray!” diye hep bir ağızdan şarkı söylemeye başladılar. Nasıl unuturdu? Cidden bugün doğum günüydü. Çok kalabalıktı, bahçe tıklım tıklım doluydu. Kalabalığın en önünde Sevgi, Ömer ve kendi anne babası vardı. Uzun süre sonra onları bir arada görüyor olmak çok tuhaftı. Üstelik annesi boşandıkları günden beri ilk defa bir doğum gününe geliyordu.

“Boran...” Dedi sevgilisinin omuzlarına tutunurken. Öyle heyecanlıydı ki ayakta durmaya hali yoktu. “Ben tamamen unutmuşum. Sen nasıl hatırladın?” Dedi elini şaşkınlıktan aralanmış ağzına kapatırken.

“Sana dair her şeyi hatırlarım ben. İyiki doğmuşsun, iyiki benimlesin.” Deyip sarıldı Miray’a ve kafasını kızın boynuna gömüp derin bir nefes aldı. Ardından öpücük bırakıp ayrıldı Miray’dan. Ve o anda aklına Miray’ın babasının da burada olduğu geldi. Çekinir gibi oldu ondan ve Fatih Bey’e baktı. Fatih Bey bu durumu pekte umursuyor gibi değildi.

“Teşekkür ederim.” Dedi Miray minnetle.

“Annecim iyiki doğdun bitanem.” Dedi Sevgi kollarına alırken onu. Sıkı sıkı sarıldı ona.

“Teşekkür ederim annecim.” Deyip onunda yanında bekleyen Ömer’e baktı. 

“Kızım...” Deyip kollarını açtı Ömer Bey.

“Babam!” Deyip sarıldı ona da aynı şekilde. Ardından kendi babasına döndü. İçinden şu anda ona da sıkı sıkı sarılmak gelmişti ve yaptı da.

“İyiki doğdun kızım.” Dedi babası. İlk defa bu kadar içten konuşmuştu onunla. İlk defa bu kadar içten kızım demişti. Ondan da ayrıldığında beklentiyle bakan annesine döndü. Çok içinden gelmeyerek sarıldı. Çok kısa bir süre.  Belki beş saniye bile değildi.

“İyiki doğdun Miray.” Dedi annesi.

Tek tek bütün arkadaşlarının tebriklerini aldı. Hande’den ayrıldığında Selim ve Ali’ye baktı. Henüz sarılmaya kalkışmamışlardı.

“Hayır mı? Küs müyüz?” Dedi onlara gülerek. 

“Küs değiliz Miraycım ama enişte bizi buraya çağırırken teması yasakladı. Uzaktan tebrik edeceğiz seni.” Dedi Ali gülerek.

“Tamam kabul ettim.” Dedi kahkaha atarak.

Tebrik ve hediye faslı sonunda bittiğinde kendisini Boran’ın kolları arasında bulmuştu. Çevresindekiler deli gibi dans ediyorlardı. Hande ve Pınar bile. Kendisi şu anda halinden çok memnundu. Kuytu bir köşede onları izliyordu.

“Sana inanamıyorum. İçinden böyle ince bir ruh çıkacağına inanmazdım.” Dedi gülerken. Hafifçe saçlarını çekti Miray’ın, acıtmadığını biliyordu.

“Daha neler var bende Miray Hanım.” Deyip cebinden bir kutu çıkardı. Pahalı bir hediye geliyordu, anlamıştı Miray. Normalde hediyelerin değerini paraya göre ölçmezdi ama Boran’ın ona pahalı bir hediye almış olması nedense onu çok mutlu etmişti. Genç adam kutuyu açtı ve içinden dört yapraklı yonca şeklinde bir kolye çıkmıştı. “Beğendin mi?” dedi Miray’a bakarak.

“Çok... Çok güzel Boran.” Dedi kutunun içindeki kolyeyi çıkararak. Boran kolyeyi ters çevirdi ve arkasını gösterdi. “Bak burda ne yazıyor?”

Yaprağın birinde B, diğerinde M, üçüncüsünde K ve en sonda da nokta vardı.

“Benim ve senin baş harfimiz, sonunda da ikimizin soy ismi.” Dedi imalı imalı gülerken. “Bu nokta yerine de ilerde olan çocuğumuzun baş harfini koyarız.”

Genç kız hediyeden çok bu anlamlı kısma mutlu olmuştu. Boran gerçekten onunla evlilik planı yapıyordu. Kendi soy ismini ona vermeyi düşünüyordu. Hatta çocuktan bile bahsediyordu.

“Boran... Sen gerçekten evlilik düşünüyorsun? Bu yaşta bunu senin gibi birinin düşünüyor olması şaşırttı beni.” Dedi büyük bir itirafla.

“Konu sen olunca insan neler düşünmüyor ki?” Dedi Miray’ın vücudunu incelerken. Miray hızla omzuna vurdu. “Tamam tamam şaka yapıyorum. Ver de kolyeni takayım.” Deyip kızın elindeki kolyeyi aldı. Miray saçlarını kaldırdığında kolyeyi o zarif boynuna taktı. Ve dayanamayıp açıkta kalan ensesini emercesine öptü. Bu öpücük biraz canını yakmıştı Miray’ın.

“Boran, acıttın.” Dedi inleyerek.

Sen ilk gece ne yapacaksın acaba diye düşündü Boran sırıtarak. “Özür dilerim, öpeyim de geçsin.” Dedi tekrar öpmek için fırsat bulmuşken. Kızarmıştı. Demek gerçekten fena emmişti.

“Hayvan! Ne yaptın da bu kadar acıttın anlamadım.” Deyip yanından ayrılıp Hande ve Pınar’ın yanına gitti. “Bakın ne almış bana.” Dedi sevincini onlarla paylaşırken.

“Enişte çok iyiymiş Miray. Durdun durdun turnayı gözünden vurdun.” Dedi Hande gülerek.

“Öyledir Borancım.” Deyip kolyenin arkasını çevirdi.

“Oha! Baş harflerinizi mi koydurmuş?” Dedi Pınar gülerek. Usulca başını salladı.  O sırada ensesi acıdı yine ve eliyle ovaladı. “Ne oldu? Kolye mi acıtıyor?” dedi Pınar saçlarını kaldırıp ensesine bakarken. “Bu ne? Morarmış burası, ne oldu buraya?”

“Hayvan Boran öptü, morarmış.” Dedi acı suratıyla.

“Yuh! Bu kadar insan içinde yapmayın bari.” Dedi Hande imalı bakışlarıyla.


ÜÇ AY SONRA


Genç kız hazırladığı bavulunu son kez kontrol etti. Eksik yoktu galiba. Bol bol şort koymuştu. Boran’ın gazabını göze alarak. Üniversite sınavı öncesi bir kamp düzenlemişti okulları ve bütün 12. Sınıflar katılıyordu. Yazda iyiden iyiye gelmişti zaten. Hazır olduğuna emin olduğu bavuluyla evden çıktı. Apartmandan çıkınca arabaya yaslanmış Boran’ı gördü. Gelip elindeki bavulu alırken söylendi.

“Bu şort ne? Git hemen üstünü değiştir, ben beklerim.” Dedi Boran ciddiyetle. Gerçekten değiştirmesi için bekliyordu.

“Saçmalama Boran. Sen beklesen ne olur? Geç kaldık zaten.” Dedi kolundaki saati Boran’ın gözüne sokarcasına.

“Ulan niye şort giyiyorsun? Kızacağımı biliyorsun.” Dedi Boran hiddetle. Bir yandan da bavulu bagaja koyuyordu. “Ama bir kere bakan olsun. Hele bir bakan olsun, ben önce o şerefsizi sonra da seni o kamp ateşinde yakmaz mıyım!” Dedi parmağını Miray’a sallayarak. Hiçbir şey demeyip arabaya bindi. Miray onun çok sinirli olduğunu anladığında gitmedi üzerine. Çok geçmeden okula gelmişlerdi. Otobüs gelmişti çoktan ve hemen hemen herkes yerleşmişti. Boran bavulları indirip bagaja koydurttu ve kendisine döndü.

“Düş önüme.” Dedi kızarak. Hemen kafasını salladı ve önden otobüse bindi. “Şuraya otur.” Dedi hala sert sesiyle. Genç kız cam kenarına geçerken Boran’da yanına oturdu ve üzerindeki kapşonluyu çıkarıp dizlerine örttü. Yola çıkıldığında böyle olmayacağını anladı. Kollarını kaldırıp boynuna sardı Boran’ın kafasını da göğsüne yasladı.

“Özür dilerim.” Dedi titreyen çatallaşmış sesiyle.

Şu ses tonuna nasıl sert karışık verecekti? İyi biliyordu Miray işini. Saçlarının kokusu Boran’ın burnuna dolarken nasıl kıyardı ona?

“Tamam affettim, bir daha olmasın.” Deyip elini beline sardı Miray’ın.

Yarım saat olmuştu yola çıkalı ve hiç ayrılmamışlardı. Görevli öğretmenin ayaklandığını gördüler. Mikrofonu eline alıp konuştu.

“Şarkı söylemek isteyen var mı?” Dedi öğretmen tatlı bir sesle.

“Boran! Ben söyleyebilir miyim?” Dedi genç kız beklentiyle bakarken.

“Sen bu şortla ayağı kalkta ben bu otobüsü ateşe vereyim.” Diye kızdığında Boran yerine sinip kollarını önünde bağladı. O sırada başka bir kız mikrofonu eline alıp şarkı söylemeye başladı.

Kız şarkısını bitirirken Miray’ın moralinin çok bozulduğunu görünce Boran üzüldü ve konuştu.

“Hocam mikrofon buraya yetişir mi?”

“Yetişir Borancım sen mi söyleyeceksin?”

“Yok hocam Miray söyleyecek.” Dediğinde Miray parıldayan gözlerini ona dikti. Şu gözler ona böyle bakarken nasıl kıyardı?

“Hocam şarkıyı kendimiz mi seçiyoruz?” Dedi Miray mikrofonu alırken.

“Yok Miraycım, ne çıkarsa bahtına.” Dedi Hoca gülerken.

Şarkı başladığında bunun ‘Başımın Tatlı Belası’ olduğunu gördü. Tam da Boranla ikisini anlatıyordu sanki. Çabalasa ancak bu kadar denk getirirdi. Boran’ın gözlerinin içine bakarak söylemeye başladı.

“Biz seninle yıllar yılı
Ne birleştik ne ayrıldık
Bazen güldük mutlu olduk
Bazen hiç yere darıldık

Heves olsa çoktan geçer
Arzu olsa çoktan biter
Bence bu aşk böyle gelmiş
Bundan sonra böyle gider

Başımın tatlı belası
Gönlümün kara sevdası
Her şey boş senden sonrası
Vazgeçmem senden senden
Ayrılmam senden”

Şarkının son cümlesini de söylerken Boran gömleğinin üzerinden omzunu öptü kızın. Bütün otobüs alkışlarken o da kızaran yanaklarını görünmemesi adına kafasını Boran’ın göğsüne gömdü.

“Yerim ulan seni!” Dedi Boran saçlarına ardarda öpücükler bırakırken.

“Vay be yengeme bak! Sesine kurban!” Dediğinde Barış Boran arkadaki Barış’a öldürücü bir bakış attı ve elini hızla suratına indirdi.

“Sen kimin sesine kurban oluyorsun lan!” diye kükrediğinde bütün otobüs kahkahalarla gülmeye başladı. 

25/01/2018

***

DİZİYE REKLAM GİRMİŞKEN BU GÜZEL BÖLÜMÜN ŞEREFİNE BENDE SİZE BÖLÜM ATAYIM DEDİM. BİR YANIM NE OLURSA OLSUN TEVFİK'İN ÖLMESİNE ÜZÜLDÜ AÇIKÇASI. DİĞER YANIMSA BU BÖLÜMDE Kİ HİLEON SAHNELERİNDEN ZİYADESİYLE MEMNUN. ÇOK TATLI DEĞİLLER MİYDİ?

DİĞER BÖLÜM GELEN YORUMLARDAN ÇOK MEMNUNUM. HEPSİNİ SONUNA KADAR OKUDUM YORUMLARINIZIN VE YİNE CEVAP YAZAMADIM NE YAZIK Kİ. BÜT SINAVIM YAKLAŞIYOR, ONA ÇALIŞMAM LAZIM. TEŞEKKÜR EDERİM HEPİNİZE GÜZEL YORUMLARINIZDAN ÖTÜRÜ.

BU ARADA BU SERT BORAN'A SİNİRLİSİNİZ, BENDE SİNİRLİYİM MERAK ETMEYİN. ONU ÖYLE BİR SÜRÜNDÜRECEĞİM Kİ BİR YAVRU KÖPEK GİBİ MİRAY'IN PEŞİNDEN KOŞACAĞINA ŞÜPHENİZ OLMASIN. 😊
+15 UZUN YORUMDA YENİ BÖLÜM GELİR.

SEVGİLER.

Bana Sen Lazımsın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin