Miray delicesine öksürürken az önce dalga geçen Boran telaşla sigarasını parmağıyla söndürüp yanına geldi.
"Ne oldu?"
Miray zorlukla. "Astım..." Dedi öksürükleri arasında. Hemen Pınar'a döndü. "Ç-çekmecede..." Dedi ilacından bahsettigini belli ederek.
"Sen ilacı getir Pınar. Bende onu dışarı çıkarıyorum."
Pınar koşar adım kendi odalarına giderken Boran Miray'ı kucaklayıp bahçeye çıkarıyordu. Geçerken bütün kapılar açılmıştı. Aynı şekilde kızların yatakhanesinden geçerken de aynı bakışlar üzerlerindeydi.
Bahçeye gelip Miray'ı banka oturttu. O sırada Pınar çoktan ilacı getirmişti. Eline ilacı alıp Miray'ın ağzına sıktı. Beş dakika kadar sonra Miray kendine geldi. Boran'ın sırtını sıvazlaması tekrar kriz geçirmesine sebep olabilirdi. Kafasını çevirdiğinde herkesin camlardan onlara baktığını gördü. Boran onun rahatsız olduğunu anlayınca bahçeyi inletecek şekilde bağırdı.
"Ayı mı oynuyor burada? Herkes içeri girsin!"
Camlar teker teker kapanırken kendine gelen Miray konuştu.
"Neden yaptın böyle bir şeyi? Şimdi nasıl düzenleyeceğim ben o dolabı?" Dedi kırgın sesiyle.
"Bu daha başlangıç Miray. Bana daha fazla karşı gelirsen başına gelecekleri tahmin etmek istemezsin."
Anlayamıyordu Boran'ı gerçekten. Bazen oluyor çekilmez bir insan olurken bazen de böyle şevkatli davranıyordu. Çok dengesizdi.
"Senden nefret ediyorum." Dedi dolu gözleriyle ve kalkıp uzaklaştı ondan. Giderken Boran'ın sesini duydu.
"Bende bende." Dedi kahkahaları arasında.
"Son iki sepetli çamaşır kaldı." Dedi yorgun sesiyle.
"Miray. Saçmalıyorsun gerçekten. Oda da zaten halı var. Yere temas etmiş olsa ne olur ki?"
"Anlamıyorsunuz. Kıyafetlerime dokunmuşlar! Sigara kokusu sinmiş bile. Yere atmışlar. Ne olursa olsun kapı kapanıp açıldıkça içeri toz giriyor ve yerler tozlanıyor. Ben böyle giyemem bu kıyafetleri."
"Bu yaşına kadar nasıl yaşadın merak ediyorum." Dedi Pınar.
Çok titizdi. Tamam düzenli olmak güzeldi ama bu kadar takıntı haline gelmesi Miray'a zarardı.
"Ne sen sor, ne ben söyleyeyim." Deyip çamaşırları tekrar sepete doldurdu ve odadan çıkıp çamaşırhaneye geçti.
Yıkanan çamaşırlarını çıkarıp makineyi tekrar doldurdu.
Sandalyeye oturup tekrar makinenin bitmesini bekliyordu. Neyse ki yarım saatliğine atıyordu çok kirli olmadığı için. Yine de saat çoktan gecenin üçü olmuştu bile. Yurtta ilk gecesinde başına gelenlere sinirlendi. Allahtan ki zaten geç uyuyan bir insandı. Yine de bugün yaşadıklarından sonra yorulmuştu ve uykusu geldi. Daha fazla kendine hakim olamayıp sandalye üzerinde uykusuna yenik düştü.
Boran sigara içmek için bahçeye çıkarken çamaşırhanenin yanan ışığını gördü.
Uyku tutmamıştı. Arkadaşları da uyuduğu için sigarasını bahçede içecekti. Onlar uyurken de sigara içecek kadar saygısız değildi.
Çamaşırhanenin kapısında uyuklayan Miray'ı görünce gülümsedi. Gidip onu korkutacakken Miray uyandı. Gözlerini kaşıyıp onu dikizleyen Boran'a baktı.
"Bu saatte napıyorsun Miray?"
"Senin yaptığın işi temizliyorum." Dedi kaşlarını çatarak. Boran soran gözlerle baktığında "Dağıttığın kıyafetlerimi yıkıyorum." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Sen Lazımsın
Novela Juvenil"Uyuyunca da geçmeyen acılar vardır." Dedi Miray akan gözyaşlarını silerken. Genç adam kahroldu bu sözlere. "Son bir şans... Söz veriyorum, acılarını unutturacağım." Başlangıç tarihi; 24/12/2017 Bitiş tarihi; 20/04/2018