Kerem bakışlarını Miray'ın üzerinden çekip Boran'ın tehlikeli gözlerine çevirdi ve anında kızı elini bıraktı.
Genç kız şimdiden üzerine çöken baş ağrısıyla homurdandı. Demişti! Partilerden, gürültüden hoşlanmazdı. Elleriyle başını ovalayıp Boran'ı takip etti. Etrafı inceleme fırsatı bulduğunda içi ürperdi. Kısacık elbiseli kızlar ve arada kızların bacaklarını sanki çevrede kimse yokmuş gibi arsızca okşayan erkekler vardı. Üstelik kızların buna müsaade ediyor olması Miray'ın midesini bulandırdı. Yoğun bir içki kokusu vardı. Öyleki bu koku nefes borusundan geçerken öksürmesine sebep oldu. Sigara kokusu yüzüne hücum ettiğinde ise kendini tutamayıp hepten öksürmeye başladı.
Boran onu hemen belinden tutup bahçeye çıkardı. Genç kız derin nefesler alırken kendine geldi.
"Bu ne iğrenç bir ortam böyle?" Dedi etrafa hepinizden iğreniyorum bakışı atarak.
Boran onun bu suratına gülümsedi. Alnını kızın alnına dayayıp derin bir nefes aldı, kokusunu içine hapsetmek istercesine. Belindeki ellerini aşağı yukarı hareket ettirip belini okşadı kızın.
"Benim çevrem hep böyle işte. Bende böyleyim, hala kararlı mısın hayatıma girmekte Miray Daner?"
Bu soru karşısında afalladı Miray. Bunu nereden çıkarmıştı? Ya da nereden anlamıştı? Boran'dan hoşlandığını çok mu belli ediyordu acaba?
"B-ben... Senin hayatına girmek istediğimi de nereden çıkardın?"
Boran'ın alnı hala kendi alnına yaslanmışken ve onun nefesi yüzünü yalıyorken konuşmak çok zordu.
Boran kulağına eğildi. "Yapma Miray. Anlamayacağımı mı sandın? Sende her kız gibi benim büyüme kapıldın." Dedi bu durumdan hoşnut olarak. Ardından kızın kulağının arkasına bir öpücük bıraktı.
İşte bu öpücük Miray'ı tamamen halsizleştirmişti. İlk defa bir erkeğin kendisine bu kadar yakın olmasına izin vermişti ve bu erkek Boran'dı! Kendine gelip hızla itti Boran'ı.
"Saçmalama! Dünyadaki son erkek sen olsan sana aşık olmam." Dedi kalbinin aksine.
Boran uzun uzun kahkaha attı Miray'ın bu tepkisine.
"Göreceğiz." Deyip Miray'ın saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Onun her bir hareketinde mest olan Miray yine gözlerini kapatmaktan kendisini alıkoyamadı. "İçki alacağım kendime, ister misin?" Diye sordu.
"Tabiki hayır!" Dedi keskin sesiyle. Asla ağzına sürmezdi içkiyi.
Boran bahçe kapısından içeri girip mutfağa ilerlerken aç kurtların bakışlarını üzerinde hissetti. Bu çok rahatsız ediciydi. Bir an önce Boran'ın gelmesini diledi. İçinden dualarını ederken bir grup erkek çoktan yanına yaklaşıp selam vermişti. İstemeyerek selamlarını aldı.
"Kiminle geldin güzel kız? Yoksa yalnız mısın?"
"Seni daha önce hiç görmemiştim ortamda. Görseydim asla unutmazdım."
"Unutulacak gibi mi?"
Erkeklerin sulanmaları karşısında çaresizce bahçe kapısına baktı. O sırada Boran gelmişti. Koşar adım yanına gidip koluna tutundu. Denize düşen yılana sarılırmış misali.
"Ne oluyor?" Dedi tehlikeli bakışlarını üç tane kendini bilmez kişinin üzerinde dolaştırırken.
"Seninle miydi Boran? Biz bilmiyorduk, gerçekten." Dedi yalvaran ses tonuyla birisi. "Hadi beyler biz gidelim. Tekrar kusura bakma Boran." Deyip koşar adım ayrıldılar.
"Bravo yani! Sadece iki dakika yalnız bıraktım ama erkekleri başına sarmayı becermişsin!" Dedi Boran müthiş bir sinirle. Bu sinir Miray'ı tedirgin etse de yine de karşı çıkmaktan alıkoyamadı kendisini.
"Ben ne yaptım? Bir anda yanıma geldiler. Çok biliyorsan getirmeseydin beni buraya. Hem gitmek istiyorum ben!" Dedi Boran kadar olmasa da o da sinirle.
"İki dakika huzur vermedin. Daha arkadaşlarımla tanışmadın." Deyip onu belinden tutup kendi arkadaş grubuna yürüdü.
"Ne yapacağım ben senin arkadaşlarını?" Dedi hiddetle.
Boran onu hiç takmayıp sürüklemişti.
"Selam gençler!" Deyip hepsiyle tek tek tokalaştı. Aralarında kızlarında bulunduğu 8-9 kişilik bir gruptu.
"Hoşgeldin Boran."
"Hoşbuldum. Bakın size ne getirdim?" Dedi sanki bir oyuncak getirmiş gibi.
Miray onun bu sözleri üzerine sinirli mavilerini üzerine dikti. Bu hareketine dayanamadı Boran ve gözlerinin üzerine bir öpücük bıraktı.
"Sen ne yapıyorsun ya? İstediğin her an beni öpemezsin!" Dedi Boran'ın kulağına sinirle fısıldayarak.
Tamam elbette hoşuna gidiyordu bu öpücükler ama dışardan çok basit bir kız gibi göründüğünü hissediyordu.
"Öperim!" Deyip bu sefer şakağına bir öpücük bıraktı kızın. Miray hızla karın boşluğuna dirseğini geçirdi Boran'ın.
Boran yalandan ah deyip kendisini yere attığında kız korkuyla eğilip "Boran, özür dilerim. Gerçekten bu kadar sert vurmak istememiştim." Dedi korkulu gözlerini Boran'ın üzerinde gezdirerek. Az önce vurduğu yeri şimdi okşuyordu. Boran daha fazla dayanamayıp kahkaha attı. Miray anlamayarak ona baktığında "Bu kadar saf olma. Çok kandırırlar seni böyle." Dedi.
Anında gözleri doldu Miray'ın bu duruma. Resmen alay etmişti onunla. Bu sefer onu dinlemeyecekti. Hışımla ayağa kalktı ve bahçe kapısından geçip evin kapısını açtı ve dışarı çıktı. Boran'ın park ettiği arabasına yürüyüp içinden çantasını ve ceketini alıp hızlı adımlarla yürümeye başladı.
"Hey! Dursana Miray! Burdan taksi geçmez, dağın başındayız farkında mısın?"
Miray onu takmadan yürümeye devam ettiğinde peşinden koşup belinden yakaladı onu. Kendisine yapıştırıp ayakları havalandığında yürümeye başladı. Miray ayakları havada debelenirken bağırıyordu.
"Ya sen ne iğrenç bir insansın, bıraksana beni!" Dedi hiddetle.
Boran onu hiç takmayıp arabanın içine itekledi. Şoför koltuğuna geçtiğinde Miray sulanmış gözleriyle ona baktı.
"Bugüne kadar kimseden nefret etmemiştim. Kendini hep hümanist olduğuma inandırdım ama senden nefret ediyorum Boran!"
Boran onun dediklerini umursamadan arabayı sürmeye devam etti. Yol boyunca sessiz sessiz ağladı Miray. Ağlayarak uyuya kalmıştı arabada.
Boran yurdun önünde durduğunda Miray'ın uyuduğunu gördü. Olabildiğince sessiz bir şekilde arabadan indi. Üzerindeki ceketini çıkarıp Miray'ın bacaklarına örttü ve kızı tek seferde kucakladı. O anda uyandı Miray.
"İndir beni..." Dedi ağlamaktan ve uyumaktan çatallaşan sesiyle.
"Sus ve uyu Miray."
İtiraz edecek gücü kendinde bulamayınca kollarını Boran'ın boynuna sardı ve tekrar uyumaya başladı. Boransa onun açıkta kalan beyaz boynuna öpücük kondurmaktan kendini alıkoyamadı.
Bahçedeki öğrenciler pür dikkat izliyorlardı onları. Ne var sanki bu kadar ilgi çekecek diye kızdı Boran.
Nasıl çekmezdi ilgilerini? Boran Kuzum bir kıza şevkat gösteriyor onu uykusunda kucağında taşıyordu. Yine de bu durumu çok kafasına takmadı. Asansöre geldiğinde düğmesine bastı ama en üst katta olduğunu gördü. Tabana kuvvet deyip merdivenlere yüklendi.
Her katta bütün kızlar kapıya çıkıp onlara bakıyordu. Aslında sinirle bağırıp onları içeri sokmayı geçirdi aklından ama sonra umursamadan görmezden geldi. Kucağındaki Miray'ın masum suratı sırıtmasına sebep oluyordu.
"Ya yavaş çıkar mısın? Sarsıyorsun beni." Dedi Miray gözlerini açmadan homurdanarak.
Ulan çok tatlıydı! Utanmasa herkesin içinde ısıracaktı onu.
"Miray seni bir ısırırım, görürsün sarsılmayı."
Miraysa tepki vermeden daha sıkı sarıldı Boran'ın boynuna. Cidden uykusu olduğu için pek anlamamıştı Boran'ın dediğini.
Sonunda Mirayların odasına geldiğinde ayağıyla kapıyı tıklattı. Kapıyı açan Ayşe sorularını sıralayacakken Boran ona gözleriyle sus dedi. İçeri girdiğinde Nihal ve Pınar'ın da odada olduğunu gördü. Okul çoktan bitmişti, herkes yatakhaneye geçmişti bile.
"Boran neler oluyor?" Dedi Pınar.
"Bir şey olduğu yok, arabada uyuya kaldı." Deyip Nihal'in açtığı yatağa Miray'ı bıraktı. Üstünü örterken yanağına bir öpücük kondurmayı ihmal etmedi.
"Çok yorgun. Sessiz olun, uyanmasın." Diye uyarıp odadan çıktı.
***
"Ne oluyor yahu?" Dedi Miray gözlerini ovuşturup karşısına dizilmiş üç arkadaşına bakarak.
"Asıl sen anlat ne olduğunu."
Kafasını kaldırıp duvardaki saate baktı. Akşam yediydi. Yaklaşık olarak iki saat kadar uyumuştu. Demek ki gece boyu ayaktaydı. İki saat uyumuş olması bugün ki uyku hakkını çoktan aldığı anlamına geliyordu.
"Boran nerede?" Dedi onların sorularını umursamadan.
"Seni bıraktı gitti." Dedi Nihal. "Anlatsana. Nerdeydiniz bu saate kadar? Ne yaptınız?"
"Zorla partiye götürdü beni kütüklerin efendisi." Dedi sinirli ses tonuyla.
"Ne partisi? Boran'ın ortamına mı girdin yani?" Dedi Nihal hevesle. "Kızım herkesin yaşamak istediği şeyi yaşamışsın."
Gözlerini devirdi ve kaşlarını çatarak Nihal'e baktı.
"Emin ol girmek isteyeceğin bir ortam değil. İçki kokusu, sigara kokusu, birbirlerine elleyen kızlar erkekler... İğrençti! Aklıma gelince bile midem bulanıyor." Dedi yüzünü buruşturarak.
Basının ağrısı hala geçmemişti. O an keşke yine geçenki gibi Boran'ın şifalı elleri saçlarımda olsa diye düşündü genç kız. Boran'ın dokunuşları hoşuna gidiyordu. Bu arsız düşüncesinden utanıyordu ama bunu düşünmekten kendisini alıkoyamıyordu.
"Ben bununla mı uyumuşum?" Dedi üzerindeki elbiseye bakarak. "Of ya! Kendime inanamıyorum. Dışardan geldiğim kıyafetle yatağıma girmişim."
Asla yapmazdı böyle bir şeyi. Sonuçta dışardaki tüm pislik üzerine geçiyordu ve yatağına bununla girmek istemezdi. Hızla yataktan kalkıp banyoya girdi. Duşunu alıp geceliğine üzerine geçirdi ve saçlarını hafif nemli kalacak şekilde kuruttu.
Nevresimlerini sökerken kenardaki az önce çıkardığı siyah elbise gözüne takıldı. Bunu Boran'a iade etmesi gerekirdi.
Nevresimleri söküp çamaşırhaneye giderken Pınar'a seslendi. "Pınar bana yatakhaneler arasındaki kapıyı açar mısın? Boran'ın yanına gitmem lazım."
Ayşe ve Nihal gülüşürken Pınar onunla birlikte geldi. Önce nevresimleri makineye attı. Ardından elindeki siyah elbise, ayakkabı ve Boran'ın yaklaşık bir ay önce verdiği ve yıkayıp ütülediği halde vermeye her seferinde üşendiğim nevresimleri tutarak Pınar'ın ardından omu takip etti. Pınar tel tokasıyla yine tek seferde kapıyı açtı ve Boranların odasına geldiler. Miray'ın elleri dolu olduğu için kapıyı Pınar çaldı. Kapıyı Atakan açmıştı.
"Müsait misiniz?" Diye sordu Miray.
Boran'ın aksine o asla saygısızca insanların odasına dalmazdı izinsiz. Kız olsun, erkek olsun fark etmezdi.
"Tabii. Geçin lütfen."
İçeri girdiğinde bu seferde Kubilay'ın sigara içtiğini gördü. Koku yine burnuna hücum ederken Boran hemen Kubilay'ı uyarınca Kubilay sigarasını söndürdü ve camı açtı. Birkaç defa öksürdü ama temiz hava içeri girince derin nefesler almaya başladı.
"Prensesimiz odamıza gelmiş." Dedi Boran kollarını açarak yatağında.
Daha önce geldiğinde dikkat etmemişti. Boran'ın yatağı cam kenarındaydı. En güzel yerdi. Ama ne olursa olsun Miray cam kenarında uyuyamazdı. Zira geceleri o karanlıkla bakışmak onu korkuturdu.
"Bunları getirdim." Dedi elindekileri yatağa bırakarak. "Teşekkür ederim, hepsi için." Deyip kapıya yöneldiğinde Boran onu durdurdu.
"Gidiyor musun hemen?"
"Gecenin bir vakti odanıza gelip oturacak halim yok Boran." Dedi ve bir şey demesine fırsat vermeden çıkıp Pınar'la kendi yatakhanelerine yürüdü.
Boransa arkasından önce nevresimi kokladı. Miray'ın kokusu tamamen gitmiş, yumuşatıcı kokuyordu. Sinirle onu kenara bıraktı ve bu sefer eline elbiseyi aldı. İşte bunu az önce çıkarmıştı. Kokusu taptaze elbisenin üzerindeydi. Burnuna dayayıp derin derin içine çekti bu kokuyu. Onu sarhoş eden bu kokuyu...***
29/12/2017
ARKADAŞLAR KİTABA İLGİ ÇOK AZ. GÖRÜNTÜLEME SAYISI BİRAZ ARTMASINA RAĞMEN YORUMLAR ÇOK AZ. BELLİ BAŞLI 3-5 KİŞİ DIŞINDA YORUM YAPAN OLMUYOR. YAPILSA DA BÖLÜM HAKKINDA ELEŞTİRİ YA DA BÖLÜM HAKKINDA FİKİRLERİ YERİNE SADECE ÇOK GÜZEL OLMUŞ DEYİP GEÇİŞTİRİYORLAR. EĞER İLGİ BU KADAR AZ OLMAYA DEVAM EDERSE YAYINDAN KALDIRACAĞIM YA DA ERKEN FİNAL YAPACAĞIM.
SEVGİLER.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Sen Lazımsın
Teen Fiction"Uyuyunca da geçmeyen acılar vardır." Dedi Miray akan gözyaşlarını silerken. Genç adam kahroldu bu sözlere. "Son bir şans... Söz veriyorum, acılarını unutturacağım." Başlangıç tarihi; 24/12/2017 Bitiş tarihi; 20/04/2018