BSL -43-

6.4K 287 55
                                    

“Ne zaman öpeceğim?” diye söylendi adam.

Genç kız kucağındaki tepsiyi komidinin üzerine bıraktı ve sevgilisinin yastığını düzeltti. Ardından tekrar tepsiyi aldı kucağına ve çorbaya kaşığını daldırdı.

“Sabretmeyi denesen birazcık?” dedi ve kaşığı ağzına soktu Boran’ın. Genç adam güzel sevgilisinin marifetli elleriyle yaptığı çorbayı zevkle geçirdi boğazından. Onun elinden bir şeyler yemeyi bile özlemişti.

“Sabretmeyi mi denesem? Ulan benim yerime taş olsa çatlar, kaç yıl oldu.” Dedi ve parmak uçlarını kızın dudaklarına değdirdi. “O kadar çok merak ediyorum ki bu dudakların tadını…”

Utançla kafasını yere eğdi Miray. Yanaklarının kıpkırmızı olduğuna emindi. Odaya şimdi Sevgi girse yüzüne nasıl bakardı bilmiyordu. Boran bu sabah hastaneden taburcu olmuştu. Birkaç eklem ağrısı dışında bir şeyi kalmamıştı şükür ki.

“Annengil evdeyken olmaz.”

“Ha yani onlar gidince daha ileri gideriz diyorsun, pekala.” Dedi genç adam keyifle.

“Boran! Öpmeyeceğim o olacak.”

“Tamam be! Hemen  tehdit ediyorsun. Ne zaman öpeceğim peki söyle o zaman. Kendini toparla öpeceğim demiştin.”

“Bu evde olmaz. Annengil buradayken olmaz.”

O sırada kapıyı çalıp Sevgi girdi odaya.
“Oğlum biz babanla bir yere gidip geleceğiz. Miray burada nasıl olsa, hizmetçilerde aşağıda. Bir şeye ihtiyacınız olursa seslenirsiniz.”

Keyifle gülümsedi. “Gidin anne siz. Halledin işinizi. Sevgilim bana bebekler gibi bakıyor.” Dedi Miray’ın elini alıp dudaklarına götürürken.

Sevgi odadan çıkarken Boran’ın Munzur gülümsemesi suratına yerleşti. Genç  kız kızarmış yüzünü gizlemek için kafasını dizlerinden kaldırmıyordu. Az sonra aşağıdan dış kapının sesi geldi. O anda Miray’ın kucağındaki tepsiyi alıp komidine bıraktı tekrar. Kızı çekti ve kucağına oturttu.

“Çok heyecanlandım.” Dedi Boran hevesle.

Yeni yetme ergenlerden farksızdı şu anda. Sevdiği kızın dudaklarının tadına bakacaktı, birini severek öpmek nasıl bir şeydi deli gibi merak ediyordu. Miray’ını hissetmek nasıl bir şeydi merak ediyordu, bu yüzden çok heyecanlanıyordu.

“Boran… Ben bilmiyorum, nasıl yapacağım?” dedi ellerini kızarmış yanaklarına bastırırken. Genç adam ellerini yanaklarından ayırdı ve o yanaklara kocaman öpücükler bıraktı.

“Senin yapacağın tek şey dudaklarımız buluştuğu anda dudaklarını aralaman. Gerisi bende.”

Kızın belini sıkıca kavradı. Diğer elini yanağına yerleştirip yaklaştırdı yüzünü. Geçen saniyeler bir ömür gibi geliyordu adama. Bu anın gelebileceğini ummamıştı hiç. Öyle emindi ki kızın onu hiçbir zaman affetmeyeceğinden. Dudakları değdi kızın dudaklarına. Sadece temasında bile hissettiği şeyler tarifi imkansızdı. Gerçekten öptüğü zaman ne hissedecekti acaba. Kız put gibi durmuş bekliyordu, acemi olduğu o kadar belliydi ki… Bu çok mutlu ediyordu Boran’ı. Keşke bende onun kadar tecrübesiz olsaydım, bütün ilklerimi onunla yaşasaydım dedi. Her şey için çok geçti, bundan sonrası için asla hata yapmaması lazımdı. En ufak bir hatasında Miray’ı sonsuza dek kaybedeceğini çok iyi biliyordu. Alacağı dersi almıştı o. En sonunda tamamen örttü kızın dudaklarını dudaklarıyla. Miray dediğini yapıp dudaklarını aralamaya çalıştı. Kızdan gelen bu tepkiye gülmek istedi ama dudakları ilk defa gülmekten daha güzel bir işle meşguldü. Dilini kızın ağzından içeri yolladı. Bu tat… Çok farklıydı. Daha önce defalarca başka kadınları öpmüştü ama bu hissettiği zevkin çok ötesindeydi. Sanki yıllardır su içmemiş gibi hissediyordu. Yıllarca oruç tutmuş, orucunu açıyor gibiydi. Öpüşmeyi hareketlendirip kızın alt dudağını dudaklarının arasına aldı ve emmeye başladı. Elleri de rahat durmayıp kızın belinde aşağı yukarı hareket ediyordu.
Miraysa farksızdı Boran’dan. Tahmin ettiği gibi iğrenç bir şey değildi öpüşmek. Bu çok farklı bir şeydi, istiyordu. Daha fazlasını bile istiyordu. Boran ona hiç tahmin etmediği şeyler hissettiriyordu. Adamın dilini ağzında hissetmek çok farklıydı. Bir dakika kadar dudakları birbirine örtülü kalmıştı ve kızın nefesi kesiliyordu artık. Adam usulca çekildi kızın dudaklarından. Miray derin nefesler almaya başladı ve çantasındaki ilacından birkaç defa sıktı ağzına. Bu kadar uzun nefessiz kalması hastalığını tetikliyordu.

Genç adam sevgilisinin alnına uzun ve anlamlı bir öpücük bıraktı.

“Teşekkür ederim.” Dedi alnını alnına yaslarken. “Bana bunu yaşattığın için teşekkür ederim.”

Yan tarafına uzanıp ceketinin iç cebinden bir şey çıkardı. İçinde iki sene önce Miray’a doğum gününde aldığı kolye vardı. Genç kız bunu bırakıp gitmişti, demek Boran saklamıştı.

“Bunu tekrar takacaksın, bir daha hiç çıkarmamak üzere.” 

Kolyeyi kızın boynuna geçirdi ve tekrar uzandı ceketine. Yeni bir kutu vardı elinde, anlamadı genç kız ne olduğunu. Soran gözlerle baktı sevgilisine. Sırıttı Boran. Yavaşça açtı kutuyu. Parıldayan bir su damlası tektaşla karşılaştı kız.

“Evleniyoruz.” Dedi Boran sırıtarak.

Genç kız ağzını kapatamamıştı ve ‘o’ şeklini almıştı ağzı. Daha çok sırıttı Boran, hatta bir kahkahayı koyverdi  bir anda kendisini tutamayarak. Kızın aralıklı dudaklarına bir öpücük bıraktı. İyi alışmıştı bu öpme işine.

“Güzelim…” dedi kızın belini okşarken. Bir eliyle de hala  yüzüğü tutuyordu. Miray ağzını kapatmadan yüzüğe bakıyordu.

“Ne evlenmesi Boran?” dedi sonunda iki kelam edebilirken. Çok şaşırmıştı. Tamam onu affetmişti ama şimdi hemen bu evlilik işi nereden çıkmıştı? Ayrıca ne ara almıştı bu yüzüğü?

“Bu yüzüğü seni ne kadar sevdiğimi tekrar anladığım gün almıştım. Olurda bir gün beni affedersen senin parmağına takmaya kararlıydım bu yüzüğü. Sakladım o günden beridir. Hep bekledim, sabrettim. Bir gün affeder, dedim. Karanlık aydınlığa elbet kavuşur, dedim. Aşkımız her şeyi aşar, dedim. Aştık. Atlattık. Bende kendime verdiğim sözü yerine getiriyorum.” Dedi kızın eline öpücük bırakarak. “Ben şu iki buçuk yılda sensiz öyle kahroldum ki artık değil iki yıl, iki dakika bile istemiyorum sensiz. Ben sabaha seninle uyanmak istiyorum, senin kokunla uykuya dalmayı istiyorum, senin ellerinden yemek yemek istiyorum, senin ütülediğin gömlekleri giymek istiyorum, senin kokunun sindiği bir evde yaşamak istiyorum, seninle banyo yapmak istiyorum.” Dedi adam son söylediğine gülerken. Genç kızda güldü buna ama yine de yumruğunu omzuna geçirdi Boran’ın. Genç adam yaralı olmasına rağmen etkilenmedi bu yumruktan.

“Güzel konuşuyorsun da bakalım ben evlenmek istiyor muyum, hemen evleniyoruz diyorsun.”

“Zorla evlendiririm kendimle. Ben seninle ya evleneceğim, ya evleneceğim. İki seçenekten birini seç, karar senin.”

“Allah’ım hangisini seçsem acaba çok kararsız kaldım.” Dedi kız dalgayla. Ardından ekledi. “Ben seni daha bir test sürecine tabi tutacağım. Öyle barıştık, bitti yok Boran Bey. Senin beni tekrar bırakmayacağından emin olmam lazım.”

“Tamam, yapacağın her teste hazırım. Ama nişanlanalım. Birbirimize ait olduğumuzun somut bir sembolü olsun istiyorum. Parmağında benim taktığım yüzüğü taşı istiyorum. Şimdi bir nişan yaparız, seneye okul bitiyor zaten. Okul bitince de evleniriz. Ama ben artık bir adım atalım istiyorum. Biliyorum sana erken geliyor, haklısın. Ama sana söz veriyorum seni bir daha üzersem bu sefer ucuz kurtulmayacağım Miray, kendimi kendi ellerimle öldüreceğim.”

Hızla boynuna atladı adamın kız. Sarıldı sıkı sıkı. “Deme öyle, ölmeyeceksin. Kabul, nişanlanalım. Gel beni iste.” Dedi kıkırdayarak.

“Sen şöyle kıkırdayınca ben eriyorum. Ben ölüyorum, o gülüşünde kayboluyorum.” Dedi kafasını kızın boynuna gömerek. Derin derin soludu orada, uzun uzun öpücükler bıraktı. Kendisini hayata bağlayan koku buradaydı. Yaşama sevinci buradaydı. Orada ayrı bir cumhuriyet kurabilirdi kendisine, Miray’dan bağımsız olarak boynuyla aşk yaşayabilirdi. Kızın kokusu en çok orada yoğunlaşıyordu. Bu aldığı koku bir parfüm ya da duş jeli kokusu değildi, bu onun ten kokusuydu. Eşi benzeri yoktu bu kokunun dünyada.

“Hazırla çeyizini, yarın istemeye geliyoruz seni.”

02/03/2018

***

+40 UZUN YORUMDA YENİ BÖLÜM GELİR.

SEVGİLER.

Bana Sen Lazımsın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin