Büyük bir heyecanla uyandı genç kız. Bugün mezuniyet partileri vardı. Üç senedir okuduğu liseden mezun olamamak onu üzse de bu okulun da ona kattıkları çok büyüktü elbette. Pınar, Nihal, Ayşe gibi arkadaşlar ve en önemlisi Boran gibi bir erkek arkadaş edinmişti burada. Boran sayesinde annem babam diye bağrına basabileceği insanlar olmuştu hayatında. O yüzden bu okulda geçirdiği bir seneyi asla unutamazdı.
Yataktan sallandırdı ayaklarını ve bir süre gerindi. Saat henüz sabah altıydı. Yine ve yine en erken kendisi uyanmıştı. Bu gece yurttaki son geceleriydi. Mezuniyet partisinin ardından gelip tekrar kalacaklardı ve ertesi sabah yurttan ayrılıyorlardı. Kabul etmesi gerekirse kötü zamanlar kadar iyi zamanlarda geçirmişti bu yurtta. Bir senedir hafta sonraları dışında midesinden doğru düzgün yemek geçmemişti, doğru. Ya da zaten az uyumasına rağmen burada hiç uyuyamamıştı ama yine de Pınar’ın dediği gibi burada edinilen arkadaşlıklar çok başkaydı. Boran’ın çat kapı odasına gelmesi, bazı gece onu uyutup gitmesi. Gerçekten bu iki dönemde çok güzel günler geçirmişti.
Yataktan çıkıp kızları uyandırdı. Pınar ve Nihal bir iki defa dürtmesiyle uyanırken Ayşe yine her sabah ki gibi zorluk çıkarıyordu.
“Ya Miroşum beş dakika daha.” Diye söylenmeye başladı.
“Beş dakikamız bile yok. Hadi Ayşe lütfen.” Diye söylendi o da. “Seni uyandırmayı bile özleyeceğim Ayşe.” Deyip Nihal’e döndü. “Sen onu uyandır biz de Pınarla gidip Boranları uyandıralım.”
“Tamam tamam o iş bende.” Diyerek güldü Nihal.
Mezun oluyorlardı ama hala erkeklerin yatakhanesine giden kapıyı açamıyordu. Yasak yollarla geçtikleri için. Nöbetçi öğretmene yakalansalar biterlerdi ve bunu sürekli yapmalarına rağmen bir kere bile yakalanmamışlardı. Bu okula geldi geleli öyle çok kural ihlali yapmıştı ki...
Pınar kapıyı açtığında hemen Boranların odasına çıktılar. Pınar kapıyı alacaklı gibi çalarken açan kişi Kubilay olmuştu.
“Biz hepimiz uyandık merak etmeyin. Yani senin sevgilin hariç Miray.” Dedi gülerek.
“Müsait misiniz?” diye sordu Miray. Kubilay onu onayladığında içeri girdi. Barış ve Atakan giyinmişti bile ama Boran hala uyuyordu. Yatağın ucuna oturup onun üzerine doğru uzandı.
“Borancım, aşkım... Uyan hadi.” Dedi kafasını karnına koyarken. Boran hiç tepki bile vermiyordu. Doğrulup saçlarını okşamaya başladı. “Boran hadi uyan. Bak geç kalacağız.”
Boran yatakta ters dönüp dizlerine uzandı kızın ve kafasını karnına gömdü.
“Biz hep böyle kalsak...” diye homurdandı. Genç kız eğilip yanağını öptü sevgilisinin ve öptüğü yeri okşarken konuştu.
“Söz istersen yaz boyu bile böyle kalırız. Yeter ki uyan.”
Genç adam istediğini almış gibi gülümseyerek gözlerini açtı. Miray onun kafasını dizlerinden kaldırıp yatağa bıraktı. Kendisi de sevgilisinin dolabının önüne gelip içinden takım elbisesini çıkardı.
“Hadi ben çıkıyorum. Hazırlan yarım saate yanıma gel.” Deyip odadan çıktı.
Genç kız kapıda Kubilayla gülüşen Pınarla birlikte tekrar kendi yatakhanelerine yürüdü. Odalarına geldiğinde üzerine pantolon ve tişörtünü giydi. Dolabın önünde kılıfıyla asılı olan elbisesini eline aldı ve sırtına çantasını takıp kızların ardından bahçeye indi. Boran takımını giymiş arabasına yaslanmış onu bekliyordu. Dili tutuldu genç kızın. Ne kadar yakışıklı olmuştu! Boran’ı anlıyordu şimdi. Tamam daha önce defalarca kıskanmıştı Boran’ı ama şu an bu siyah takım elbisenin içinde felaket derecede yakışıklı görünüyordu. Hızlı adımlarla onun yanına geldi.
“Papyonunu niye takmadın?” Dedi genç kız boş boynuna bakarken.
“Bunu takmasam olmaz mı?” Dedi papyonunu elinde sallarken. Genç kız güldü ona ve elindeki elbisesini arabanın arka koltuğuna koydu.
Şu an bahçe çok kalabalıktı. Herkes bir hazırlık telaşı içindeydi.
“Olmaz Boran.” Dedi gülerek.
“Gel tak şunu o zaman.” Diye homurdandı.
Genç kız gülerek yanına geldi ve papyonu eline aldı. Ne yazık ki Boranla aralarında dağlar olduğundan boyu yetmiyordu.
“Eğil istersen.” Dedi yalancı bir sinirle. Genç adam sesli bir kahkaha attı ve eğildi. Miray sevgilisinin yakasını kaldırıp papyonunu geçirdi. Yakalarını indirip ucunu düzeltti. “Tamamdır. Doğrul.” Dedi gülerek.
Arabaya bindiklerinde Boran onu süzdü bir süre ve arabayı çalıştırdı.
“Sen böyle mi geliyorsun mezuniyete?” Dedi sırıtarak. “Ha geliyorsan benim için sıkıntı olmaz. Çokta ilgi çekici durmuyorsun böyle ve bu durum benim işime gelir.”
“Kusura bakma. Elbette böyle gelmeyeceğim, kuaförde giyinceğim.”
Kısa bir yolculuğun ardından genç adam sevgilisini aylar öncesinden randevu aldığı kuaföre getirdi. Okulun çoğu kızı bu kuaföre randevu almıştı. Büyük bir güzellik merkeziydi ve birçok personeli vardı. Ortalık yine kendi kolejlerinden insanlarla dolup taşmıştı. Kubilay, Barış ve Atakanda buradaydı. Birçok erkek kendileri gibi sevgililerini bekliyordu. Genç kız hemen koltuğa oturdu o sırada kuaförü gelmişti.
“Lütfen bana saçlarını bir erkeğin yapacağını söyleme.”Dedi Boran ciddiyetle. Aynadan ona baktı.
“Boran saçmalama. Bu konuyu kıskançlık haline getireceğini düşünmüyorum.” Dedi yalvaran gözlerle.
“Bana bak Miray. Bu adam senin saçlarının ucuna dokunsun ben bu salonu yakarım!” Dedi kızarak.
“Allah’ım!” Deyip yüzünü sıvazladı Miray. Şimdiden aksilik çıkmıştı bile. “Boran’ım, yapma lütfen.” Dedi. Şimdi de tatlı dille onu tavlamaya çalışıyordu.
“Miray haklı abicim, ne olacak sanki? Adam işini yapıyor.” Dedi Kubilay’da Miray’a destek çıkarak.
“Ben diyeceğimi dedim Miray Hanım. Hele bir dokunsun o adam senin saçına.” Dedi meydan okurcasına.
“Bıktım tehditlerinden bıktım!” Deyip arkasındaki kuaföre mahcubiyetle baktı. “Kusura bakmayın Serkan Bey.”
“Önemli değil. Ben kadın personellerimizden birini yolluyorum hemen.” Dedi ve ayrıldı oradan. Ardından bir kadın gelmişti, yanında erkek bir çırakla.
“Eray sen saça fön çek, ben dalgalandırayım.” Dedi kadın. Boran hiddetle atıldı.
“Ulan sizi bana sırayla mı veriyorlar? Erkek görmek istemiyorum Miray’ın saçlarının çevresinde!” Dedi kadına ve çırağa bağırırken.
“Bakın beyfendi o benim çırağım ve ben onsuz çalışamam. O olmazsa nasıl yapayım ben saçı? Kim yardım edecek bana?” Dedi kadın sabırla.
“Ben ederim gerekirse.”
Miray ve kuaför ciddi misin dercesine suratına baktığında gayet ciddi göründüğünü belli edercesine kaşlarını çattı.
“Siz ne anlarsınız saç yapmaktan?”
“Ne anlarsam anlarım. Ya kadın çırak ya ben!” Dedi tercih sunarak.
Kuaför ve Miray aynı anda ona öldürücü bakışlar atarken onları hiç umursamadı.
“Kadın çırağım olmadığına göre sana mecbur kaldık.” Dedi kuaför söylenerek.
Ciddi anlamda şu anda arkasında Boran ya saçlarını tutup kaldırıyordu, ya fön makinesini tutuyordu. Kuaför her halde kullanmıştı onu ama o yinede erkek kuafördense bu duruma razıydı. Sonunda bitmişti Miray’ın saçı. Enseden minik bir topuz yaptırmıştı ve gerçekten güzel olmuştu. Çok hafifte bir makyaj yaptırmıştı.
“Dua et güzel oldu saçlarım Boran. Ya değilse zehir ederdim bütün bir geceyi sana.” Dedi Miray hala söylenerek.
***
“Ardımdan gelecek nesillere naçizane tavsiyemdir. Borangillerden sevgili edinmeyiniz kendinize.” Dedi Miray söylenerek eteğinin ucunu toplarken. Kubilay ve Pınar gülerken Boran’da kendisini tutamayıp güldü.
Miray sinirli olmasına rağmen üçgen yaptığı koluna girmişti.
“Borangiller?” Dedi Kubilay sorarcasına.
“Boran ve onun gibiler. Odun, öküz, kıskanç, zorba, ruhsuz-,” diye saymaya devam ederken Boran sözünü kesti.
“Ulan ben izin verecektim o herif senin saçlarına dokunacaktı öyle mi?” dedi bu sefer o da kızarken.
“Bak Pınar’a. Kubilay hiç karışıyor mu ona?”
“Kubilay genişse ben ne yapayım.” Dedi Boran istifini bozmadan.
Miray kuaförden döndüklerinden beri sinirliydi. Saçı güzel olmuştu ama yine de Boran’ın orada ona yaşattığı stres bile sinirlenmesine sebepti.
“Ne alakası var abicim benimle? Sen geri kafalısın bence.” Dedi Kubilay.
“Tabi tabi. Kesin öyledir.” Dedi Kubilay’a elini alttan uzatıp hareket çekerek. Elbette Miray görmesin diye böyle yapmıştı. Pınar görmüştü tabi ama bunu pek umursamadı. Böyle şeylere Pınar bir şey demezdi ama Miray’ın pek hoşlanmadığı aşikardı. “Güzel sevgilim. Yaz Günü’m...” Dedi Boran onu kıvama getirmek adına. “Hadi biraz gül ama. Sen hep güler yüzlü bir insan olduğundan azıcık somurttugun zaman insanlar kavga ettiğimizi anlıyorlar.”
Miray hep gülerdi ve o gülümsemesi insanın içini ısıtırdı. Kafasına bir şey taksa da gülerdi, üzgün olsa da gülerdi. Kendi enerjisi düşükse başka insanların da enerjisini düşürmek istemezdi.
Dedikleri işe yaramış olacak ki hafifçe tebessüm etti. “Tamam affettim.” Dedi gülerek. Boran onun koluna girmiş elini avuçlarının arasına aldı ve öptü.
“Bugün çok güzelsin umarım çok adam dövmek zorunda kalmam.”
***
Genç kız sevdiği adamın kollarında salınırken etrafına bakındı. Hiç gelmek istemediği bu okul ona neler kazandırmıştı... Belki de hiç sahip olamayacağını düşündüğü bir aile bile kazandırmıştı. Sevgi gibi bir anne, Ömer gibi bir baba ve Boran gibi bir eş...
“Ne düşünüyorsun?” Dedi Boran belindeki elini çekip genç kızın çenesini kaldırırken. Miray ona bakınca tekrar beline indirdi elini.
“Bu okula hiç gelmek istememiştim. Hatta kızmıştım babama o kadar zengin züppenin arasında ne yapacağım diye. Hoş züppelerin alasıyla karşılaştım ama.” Dedi imalı bakışlarıyla.
Boran histerik bir kahkaha atıp kızın belini okşadı yavaş yavaş.
“Sen bana züppe diyorsun öyle mi?” dedi yavaş yavaş sertleşen bakışlarıyla.
“Ya Boran şaka yaptım, hemen öyle bakma.” Dedi kafasını onun göğsüne gömerken. “Sen öyle bakınca ben çok korkuyorum.” Dedi küçük bir çocuk gibi.
Boran topuklu ayakkabılarıyla bile kendi boyuna yetişemeyen sevgilisinin tam boynunun altında biten kafasına öpücükler bıraktı.
“Cidden mi? Bunu daha sık yapayım o zaman.” Dedi yalandan. Miray hiddetle kafasını kaldırıp ona baktığında “Bende şaka yapıyorum. Ben sana nasıl kıyarım?” Dedi yanağını okşarken.
Danstan çok ortada birbirlerine sarılarak salınıyorlardı. Partinin son demleriydi ve çok eğlenmişlerdi. Ankaralı Boran Ankara havası bile oynamıştı.
“Kıyamazsın değil mi?”
“Kıyamam... Kendime kıyarım sana kıyamam.” Deyip sıkıca sarıldı. “Ne zaman dudağından öpeceğim seni?” Dedi genç adam ciddice.
Genç kız öksürmeye başlayınca kahkaha attı. Yanakları al al olmuştu bile.
“Bu ne biçim bir soru Boran?” dedi kendine gelmeye çalışırken.
“Bayağı soru işte. Öpmek istiyorum artık.” Dedi bıkkınca.
“İkinci yıl dönümümüzde olabilir.” Dediğinde öksürme sırası Borandaydı.
“Yuh Miray! Ulan daha bir dolmamış sen iki diyorsun.”
“Sen bilirsin. İstersen evlenince falan olabilir.” Dedi gülerek.
“İyi tamam buna da razıyım.”
İkinci yıl dönümünün gelmeyeceğini bilmeden gece boyu dans ettiler.29/01/2018
***MERHABA ARKADAŞLAR. GEÇEN BÖLÜM SINIR GEÇİLMEMESİNE RAĞMEN YÜKLÜYORUM BÖLÜM. O DA SIRF 20K OLDUĞU İÇİN. BUNDAN SONRA SINIR GEÇMEDEN YÜKLEMEM. LÜTFEN BİRAZ DAHA YORUM YAPMAYA GAYRET EDİN. +15 UZUN YORUM SINIRI GEÇİLİRSE AYNI GÜNDE İKİ BÖLÜM BİLE GELİR. YANİ SINIRI GEÇTİĞİNİZ AN BÖLÜM YÜKLERİM ÇÜNKÜ DİĞER BÖLÜMDE HAZIR BU SEFER.
SEVGİLER.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Sen Lazımsın
Ficção Adolescente"Uyuyunca da geçmeyen acılar vardır." Dedi Miray akan gözyaşlarını silerken. Genç adam kahroldu bu sözlere. "Son bir şans... Söz veriyorum, acılarını unutturacağım." Başlangıç tarihi; 24/12/2017 Bitiş tarihi; 20/04/2018