BSL -31-

5.5K 263 32
                                    



Genç kız yemeğini yedikten sonra Tarık ve Ebru ile dışarı çıkmışlardı. Boran kolaya kaçıp arabayla gitmeyi teklif etmişti, Ebru’da ona katılmıştı ama Miray ve Tarık metroyla gitmek istemişti. Gençlik Parkı’na gideceklerdi. Ramazan Ayı’nda genellikle kalabalık ve eğlenceli oluyordu.

“Daha çok var mı?” diye söylendi Ebru. Ayağında ki yirmi santim topukluyla yürümek zordu elbette.

“Az kaldı canım, sabret.” Dedi Tarık tatlı dille.

Tarık böyle bir kıza bile kibar davranıyordu. Miray o topukluları giyip bir de yoruldum deseydi Boran neler söylerdi. Borandan kibardı bu çocuk.

Nihayetinde metroya ulaşmışlardı. Metroda tıklım tıklım doluydu. Genç adam sırtını direğe dayayıp Miray’ı da belinden tuttu. Genç kız her sendelediğinde daha sıkı tutuyordu onu. Kız sevgilisinin göğsüne dayadı başını. Boran’ın gömleğinin yakasıyla oynarken konuştu.

“Seni seviyorum.” Dedi mırıldanarak. Yüzüne bakmıyordu Boran’ın. Kafası göğsüne gömülüydü.

“Bu nerden çıktı?” Dedi Boran sırıtarak.

“Bir yerden çıkmadı. Hep vardı zaten.”

“Bende seni seviyorum.” Dedi genç adam sonunda sevgilisinin duymak istediğini söyleyerek.

“Kuzen, Allah muhabettinizi arttırsın.” Dedi Tarık gülerek.

“Sizinde kuzen.” Dedi Boran Ebru’yu işaret ederken. Zira Ebru Tarık’tan olabildiğince uzakta kollarını bağlamış sinirli bir şekilde bakıyordu sırf onu yürüttü diye. Tarık kollarını iki yana açtı ve omuzlarını düşürdü.

Tarık gerçekten iyi bir çocuktu ama Ebru kıymetini bilmiyordu. Hep öyle değil miydi zaten? Bir taraf öbürünü hak etmezdi. Genç adam Miray’ı en başta hak etmediğini düşünse de şimdi ona verdiği aşktan dolayı hak ettiğini düşünüyordu. Miray kendi dünyasında öyle yer kaplıyordu ki... Kimseye yer kalmıyordu o dünyada.

Bu aşkın hiç bitmeyeceğini düşünüyordu. Öylesine emindi ki bundan... Bir gün Miray’ı terk edeceği aklının ucundan geçmiyordu.

Metrodan inerken Miray’ın elin tuttu. Bu kalabalıkta onu kaybetme ihtimali yüksekti. Genç kızın genelde metro, otobüs kullanmadığını biliyordu. Bir yıla yakındır bir aradalardı zaten ve bu süre zarfında nereye gidecekse Boran götürmüştü. Ondan  önce ki zamanlarda da babasının şoförüyle gidip geliyordu.

“Boran burası çok güzelmiş. Ankara’nın denizi yok diye söylenirler bir de.” Deyip etrafında gezinmeye başladı.

“Ankara’yı sevmeyenlerin kullandığı bir bahane o sadece.” Dedi avcundaki Miray’ın elini öperken.

İlerde gördüğü lunaparkı işaret etti.

“Hadi oraya gidelim.” Dedi çocuk gibi Miray.

“Gondolda en uca oturacaksak gideriz.” Dedi tehditkar bakışlarıyla.

“Ya Boran kalp krizi geçiririm en uca oturursak.”

“Kendin bilirsin o zaman.”

Boran tekrar yürürken kolundan tutup durdurdu onu. Tarık ve Ebru yanlarındaki banka oturmuştu Tarık Ebru’nun gönlünü almaya çalışıyordu, suçsuz olduğu halde.

“Tamam!” Dedi derin bir nefes alarak. “Ya astım krizim tutarsa heyecandan?”

Boran’ı korkutmaya çalışıyordu. Genç adam pantolonun cebinden astım ilacı çıkardı. “Merak etme, yanımda.” Dedi gülerek.

“Nasıl ya? Ben bile çoğu zaman yanıma almayı unutuyorum.” Dedi hayretle.

Sevgilisi onu düşünüp ilacını yanında taşıyordu.

“İşte ben de bu yüzden yanımda taşıyorum hep. Her an her şey olabilir Miray. Lütfen ihmal etme, yanında olmadığım zamanlar aklım sende kalmasın.” Dedi ciddiyetle.

“Ne zamandır yanında taşıyorsun böyle?”

“İlişkimizin ilk haftasından beri.”

“Ya sen ne tatlı bir adam oldun!” Dedi Boran’ın yanaklarını sıkarken.

“Beni böyle mıncırmaya devam edersen tekrar odunlaşabilirim.” Dedi yanağındaki Miray’ın ellerini indirirken.

“Sen beni mıncırıyorsun ama!” Dedi kollarını bağlayıp yürürken. Boranda peşinden yürürken konuşmaya başladı.  Tarık ve Ebru arkalarında kalmışlardı ve gelmeye de pek niyetleri yok gibiydi.

“Ben senin vücudunun her bir zerresini elimin altında yoğurmak istiyorum, mıncırmak ne ki?” deyip kolunu Miray’ın beline attı ve sıktı. Genç kız acıyla inledi.

“Acıttın!” Dedi belindeki ele vururken. Bu tepkiyle genç adam elini gevşetip sıktığı yeri okşadı. “Ayrıca o ne edepsiz bir söz! Daha bu sabah babaannenin yanındaki bakışı unutmadım.” Dedi parmağını sallayarak.

Bunu en son yaptığında Boran parmağını ısırmıştı, nitekim şu anda yine aynısını yapmıştı.

“Bak ya! Sen bugün bana hasar vermek mi istiyorsun?” dedi kızarak. “Önce ilacımı yanında taşıyor, beni düşünüyor diyorum sonra da oramı buramı ısırıp canımı yakıyorsun.”

Onun böyle tatlı tatlı söylenmesine dayanamadı Boran. Kızı alıp içine sokarcasına göğsüne bastırdı.

“Oranı buranı?” Dedi imalı sesiyle.

“Artık şu lunaparka gidebilir miyiz?” Dedi kızarak. Onu daha fazla sinirlendirmek isterdi ama kıyamadı. Elini tutup lunaparka götürdü onu. “Hadi bana bütün aletler için jeton al.” Dedi ellerini çırparak.

Genç adam kahkahaları arasında gidip her alet için jeton aldı.

“Önce gondola biniyoruz.” Deyip onu sürükledi. Gondolun en ucuna oturduklarında genç kız derin nefesler aldı. Alet sonunda hareket ettiğinde Boran’ın gömleğini avuçladı. “Miray’ım, sakin ol güzelim.” Dedi Boran.

Alet iyice hızlandığında “Ben yapamayacağım.” Deyip kafasını Boran’ın göğsüne gömdü.


***

“Bir günde ikinci defa kusuyorsun Miray. Birlikte olmuş olsaydık direk hamile olduğunu düşünürdüm.” Dedi gülerken.

“Ben burda öğ-,” diyerek tekrar kustu Miray. Genç adam iyiden iyiye endişelenmişti. “Kusuyorum, sen gülüyorsun.” Dedi kusmalarının arasında.

“Güzelim hastaneye gidelim mi? Gerçekten midende sıvı bile kalmadı.”

“Hayır...” Dedi karnını tutarken. “Dönme dolap içimi karıştırdı iyice. Akşam yemeğinde ki olayı da biliyorsun zaten. Yemeye zorlayınca kusuyorum.”

“Çok yoruldun, metroyla gitmeyelim. Taksi çeviriyorum ben.” Deyip geçen taksiyi durdurdu.

“Tarık ve Ebru ne oldu?” Dedi camı açarken.

“Onlar çoktan gittiler. Ebru cadısı söylenip duruyordu.” Dedi Boran.

“Boran... Çok ayıp, cadı denmez.” Dedi genç kız sanki küçük bir çocuk azarlar gibi.

“Yalan mı? Zavallı Tarık’ım. Ne çeker ondan o. Yol yakınken ayrılsa bari.”

“Bizene Boran. Hem seviyor ki ayrılmıyor. Demek ki ben onun gibi olsam sen benden ayrılırdın?”

“Sen asla Ebru gibi olmazsın. Görmüyor musun adama göz açtırmıyor.”

***


“Miray Abla.” Dedi Boran’ın halasının altı yaşındaki kızı.

“Efendim canım?” dedi gülümseyerek.

“Boran Abim senin çok güzel saç ördüğünü söyledi, benimkini yapar mısın?” dedi elindeki tarağı ile.

“Yaparım tabi tatlım. Ver bakalım.” Deyip tarağı eline aldı ve kızın saçlarını yapmaya başladı.

Bayram sabahıydı. İtiraf etmesi gerekirse geçirdiği en güzel bayramdı. Kalabalıkta herkes tatlı bir hazırlanma telaşı içindeydi. Bu han gibi evde onlarca oda vardı. Kendisi Boran’ın kuzenleri Beliz ve Filiz ile kalmıştı. Beliz ve Filiz Tarık’ın kız kardeşleriydi. Daha doğrusu Beliz kardeşiydi Filiz ablasıydı. İkisi de çok tatlıydı. Sanki bu üç çocukta Zeliha Yengenin çocuğu değil gibiydi. Onun tam aksine tatlı ve sevecenlerdi.

“Benimkini de yap Miray Abla.” Dedi bu sefer diğer küçük kuzen.

Özen ve zevkle bütün çocukların saçını örmüştü. Kimisinin balık sırtı, kimisi mısır örgüsü...

“Sen çok güzelsin Miray Abla. Keşke benimde saçlarım sarı olsa.” Dedi aralarından Sıla.

“Sen daha güzelsin bitanem.” Dedi kızın yanaklarını okşayarak.

“Dokunabilir miyim saçlarına?” Dedi masumca. Küçük kız onayladığında hevesle saçlarına dokundu Miray’ın. O sırada içeri Boran girdi.

“Sevgilimi rahat bırakın bücürler, kuaför değil o.” Dedi kollarını bağlayıp gövdesini duvara dayarken.

Genç kız şöyle bir süzdü sevgilisini. Siyah kot pantolon ve üzerine mavi gömlek giymişti, saçlarını arkaya doğru yatırmıştı ve felaket yakışıklı görünüyordu.

“Boran!” Dedi ikaz edercesine. Çocuklar Boran’ın göz işaretiyle korkarak odayı terk ettiler. “Niye korkutuyorsun çocukları?”

“Yapacaklarımı görmesinler diye.” Deyip yatağa kızın yanına oturdu. Neyseki Filiz ve Beliz odada değildi.

“Ne? Ne yapacaksın?” Dedi yutkunarak.

Genç adam dudaklarını önce omzuna, ordan boynuna, yanaklarına, göz kapaklarına ve en sonunda kulağının arkasına bastırdı. Baş parmağını kızın dudaklarında gezdirdi.

“Bu dudaklara dudaklarımla dokunacağım günü iple çekiyorum.”

Genç kız tutulmuş gibi bir tepki veremedi. Tek yapabildiği gözlerini Boran hariç odanın her yerinde dolaştırmasıydı. Boran hala parmaklarını dudağından çekmemişti.

“Boran...” Dedi yutkunarak. “Biliyorsun...”

“Biliyorum. Biliyorum ve bekleyeceğim seni Miray. Ne zaman dersen o zamana kadar bekleyeceğim.” Deyip kızı boynundan çekti ve göğsüne bastırdı. “Hadi gel, el öpmeye gidelim.” Dedi gülerek.

Boran’ın gülmesiyle kendisi de epeyce gevşedi. Az önceki tutuk halinden çıkıp gülmeye başladı. Boran elini avcunun içine aldı. Genelde böyle el ele tutuşuyorlardı. Yani parmakları birbirinin arasından geçmiyordu. Boran koca eliyle kendi elini çepeçevre sarıyordu. Yazın biraz elleri terlesede kışın soğukta epey işe yaradığı aşikardı.

Merdivenleri inerlerken elini Boran’ın avcundaki çekti. Şimdi onca insanın içinde el ele tutuşmalarının doğru olmayacağını düşünüyordu. Salona geçtiklerinde ilk dikkatini çeken Tarık ve Ebru olmuştu. Dün gece barışmış olacaklar ki şu an birbirlerine sarılmış sarmaş dolaş vaziyette duruyorlardı. Fatma Hanım ise kınayan gözlerini üzerlerinden çekmiyordu.

“Vay anasını lan! Millet neler yapıyor biz el ele bile tutuşamıyoruz.” Dedi Boran sitemle.

Tarık ve Ebru’nun yaptığı biraz fazlaydı ama. Zira birbirlerine o kadar yakınlardı ki... Neredeyse dudakları birbirine değecekti.

“Babaannen işte bu yüzden beni ondan çok sevdi Boran. Sence biz böyle yapsak benim hakkımda ne düşünür?”

Genç adam sevgilisinin haklı olduğunu düşündü. Zira şu anda Miray’a ve kendisine gülerek bakan babaannesi bunu doğruluyordu. 

“Haklısın galiba.”

Babaannenin yanına geldiklerinde önce Boran elini öptü kadının.

“Güzel torunum benim. Çok bayram göresin inşallah.” Dedi babaannesi yanaklarına öpücük bırakırken. Kendisi çekilirken Miray öptü kadının elini.

“Sende her bayram bizimle olasın inşallah. Benim torunum sayılırsın artık.” Dedi gülerek. Ardından Miray’ı elinden tutup yamacına oturttu. “Kimseye söyleme ama en sevdiğim gelinim sensin.” Dedi yaşlı kadın munzurca kızın dizine yavaşça vururken.

Genç kız dizinin üzerindeki ele elini koydu. “Sevgi Annemden bile çok mu?” dedi gülerek.

“He ya. Ondan bile çok.”

04/01/2018

***



MERHABA ARKADAŞLAR SABAH ŞEKERİ GİBİ BİR BÖLÜMLE GELDİM. KISA OLDUĞUNUN FARKINDAYIM. AMA EĞER Kİ SINIRI GEÇERSENİZ HEMEN BİR BÖLÜM DAHA YÜKLERİM. ÖNÜMÜZDEKİ BÖLÜMLERİN BÜYÜK BİR KISMINI YAZDIM. +15 UZUN YORUMDA YENİ BÖLÜM GELİR.

SEVGİLER.

Bana Sen Lazımsın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin