BSL -33-

5.4K 263 42
                                    



Genç kız tavana sabitlemişti gözlerini. Saatlerdir tavanla bakışıyordu. Kafasını kaldırıp saate baktığında yediyi geçtiğini gördü. Boran gideli üç dört saat kadar olmuştu. Saatlerdir ağlıyor muydu? Yattığı yerden doğruldu ve aynaya baktığında facia suratıyla karşılaştı. Gözleri şişmişti. Neler söylemişti Boran’a? Neler itham etmişti! Üstelik Boran onun güvenini kaybedecek herhangi bir hamle yapmamıştı bile. Hala ilk günki gibi seviyordu Miray’ı. İçi titriyordu kıza. Mutlu olsun diye elinden gelen her şeyi yapıyordu. Haksızlık yapıyordu Miray ona. Farkındaydı. Şişen gözlerini ya da Boran’ın gelme demesini umursamadan kendini karşı daireye attı. Hem belki bu kadar ağladığını görürse affederdi Boran onu.

“Gelme demiştim Miray.” Dedi Boran yüzüne bakmadan.

“Lütfen... Konuşalım.” Dedi çatallaşmış sesiyle. Bir şey demeden salona yürüdü Boran. Bunu evet olarak algıladı ve Boran’ın arkasından salona adımladı. Barış ve Atakan’da vardı salonda. 

“Barış hadi gel abicim, biz seninle bir pes atalım.” Deyip kendisiyle sürükledi Atakan onu. Atakan ve Barış’ın salondan çıkışını izlerken Boran’a neler söyleyeceğini kafasında tartmaya çalıştı. Koltuğa oturmuş önündeki maçı izleyen Boran’ın yanına oturdu. Genç adam kafasını çevirip bir defa bile yüzüne bakmamıştı. Ona bakmıyor olması daha da mahvediyordu.

“Boran ben yine saçmaladım. Yine haklısın sen, ben çok saçmalıyorum son günlerde. Farkındayım. Ama bu sondu Boran. Yemin ederim...” Dedi tekrar gözünden bir damla yaş firar ederken. “Ama sen böyle benim gözlerime bakmazsan... Yalvarıyorum bak bana.”

Çok sonra kafasını kıza çevirdi Boran. Onun şişmiş gözleriyle karşılaşınca dünyası başına yıkıldı. Ölmek istedi, onu ağlattığı için ölmek istedi. Kendini tutamayıp göğsüne bastırdı kızı. Kulağına, yanağına, şakağına ard arda öpücükler bıraktı.

“Asıl ben yalvarırım. Yalvarırım ağlama. Benim yüzümden ağlama,  dayanamam.”

Daha çok ağladı kız. Boran’ın bu hali daha çok ağlattı onu.

“Seni hak etmiyorum ben.” Dedi Miray aklından geçenleri diline dökerken.

“Konuşma böyle. Asıl ben seni hak etmiyorum.” Dedi genç adam ağlayan sevgilisini sakinleştirmeye çalışırken.

Ne kadar kaldılar o halde bilmiyorlardı. Ama ikisi de bırakmak istemedi birbirini. Kopmak istemediler. Çok sonra konuştu Miray.

“Hadi Sevgi Anneme gidelim.”

“Ben şu anda birbirimizi okşarız diye düşünmüştüm.” Dedi Boran sırıtarak.

“Boran!” Dedi kızarak. Bu kadar kolay affedilmesi hoşuna gitmişti. “Çok özledim onu, hadi gidelim.”

***

“Babasının prensesi.” Dedi Ömer kollarını açarken. Genç kız hemen o kolların arasına yerleşti. Bu adamdaki baba sıcaklığını gerçekten hissediyordu.

“Vallaha papucum dama atıldı.” Dedi Boran yalancı bir sinirle.

“Hadi ordan eşek sıpası. Gel buraya.” Deyip ona da sarıldı Ömer.

Gülüşerek sofraya geçtiler. Bu sofradaki hoş sohbeti seviyordu Miray. Bir ailesini hissettiği nadir zamanlardandı bu yemek sofrası. Kendi evlerindekinin aksine buradaki yemekler çok güzel geçiyordu.

“Zeliha nasıl bozulmuş. Tarık’a baskı yapıyormuş sürekli o kızdan ayrıl diye.” Dedi Sevgi gülerek. “Ama ben biliyordum. O senin eline su dökemez.”

“Sende öyle annem.” Dedi genç kız içtence.

Böyle gülerek ettikleri sohbetin ardından ısrar etmelerine fırsat bile vermeden orda kalmışlardı.

“Öyle alıştım ki böyle aniden odaya dalışlarına.” Dedi genç kız geceliğinin eteklerini düzeltirken. “Hem sen niye geldin yine? Annenlere görür. Odana git.”

“Görürlerse görsünler ulan. Özledim seninle uyumayı.”

“Boran daha dün gece birlikte uyuduk.” Dedi Miray gülerek.

Aynanın karşısında saçlarını tarıyordu. Miray’ın bir çok eşyasının kendi odasında olması genç adamı mutlu ediyordu. Annesi en başta Miray’a evde bir oda yapmak istese de kendisi buna müsade etmeyip kendi odasına yerleştirmişti Miray’ın eşyalarını. Sevgi odaya bir de makyaj aynası koydurmuştu, genç kız gelip gittiği zamanlarda kolay hazırlansın diye. Kıyafetlerinin arasına Miray’ın kıyafetlerinin karışmasını seviyordu.

“Ben seni bir günde özlerim.” Dedi yatağa uzanırken. “Hadi gel artık, güzel oldun yeter.”

Saçlarını tarama işini biraz uzatmış olacak ki Bora söylenmeye başlamıştı. Gülerek tarağı aynanın önüne bırakıp yatağın diğer ucundaki pikeyi kaldırdı ve Boran’ın kolunun üzerine uzandı. 

“Beni affettiğin için teşekkür ederim.” Dedi Miray.

Genç adam kızın yüzünü kendisine çevirdi. Yüzünün her bir zerresine öpücük bıraktı.

“Açma bir daha bu konuyu.”

Onun gözlerini böyle gölgelenmiş görmeye dayanmıyordu.

“Ne yaparsam yapayım bırakma beni Boran. Sen beni bırakırsan ben her şeyimi kaybederim.”

“Seni nasıl bırakırım ben? Ben sensiz yaşayabilir miyim? Şimdi bunları kafana takma ve uyu. Sen uyu bende senin nefes seslerinle huzur bulayım.” Dedi daha önce söylediği bir cümleyi yine söylerken.

Annesiyle karşılaştığı günde böyle huzursuzdu ve Boran yine aynısını söylemişti. 

Huzurla gözlerini kapattı, Boran’ın onu hiç bırakmayacağına emin olmuştu, yanıldığını bilmeden.

ÜÇ AY SONRA

“Boran neyin var?” Dedi Kubilay.

Orta sehpanın üzeri içki şişelerinden görünmüyordu. Anlaşılan çok içmişti.

“Neyim mi var? Bana güvenmediğini her fırsatta dile getiren bir sevgilim var, bir araya geldiğimiz her anda yedi yirmi dört saat benimle kavga etmeye ant içmiş bir sevgilim var. Sayayım mı?”

“Boran yapma. Biliyorsun. Miray pek iyi günler geçirmiyor. Annesiyle olanlar-,”

Miray annesiyle çokta iyi olmayan günler geçirmişti. Zira annesi artık apaçık seni istemiyorum, senin gibi bir kızım yok benim, Cansu’dan uzak dur, demişti. Bu sözleri Miray’ı darmadağın etmişti. Genç kız zor günler geçiriyordu.

“Başlarım lan annesiyle olanlara. Ona buna sinirlenip sinirini benden çıkaramaz!”

“Boran saçmalıyorsun. Kendinde değilsin sen, Miray lan o! Senin sevgilin. Zor gününde yanında olmayacaksın da ne zaman olacaksın. Ne dediğinin farkında değilsin.” Dedi Kubilay kızarak.

Onu umursamadan banyoya girdi. Soğuk suyun altında kendisine gelirken düşündü. Kavgalardan bunalmıştı artık.  Miray’ın en ufak bir şeyde kavga çıkarmasından, kime sinirlenirse sinirlensin her şeyin hıncını kendisinden çıkarmasından bıkmış usanmıştı. Eskiden yine de ona aşığım diyerek avutuyordu kendisini. Lakin bu kavgaların içindeki aşkı söndürdüğünü hissetti. Miray farkında olmadan sevgilisinin içinde aşkı yavaş yavaş öldürmüştü. Bu işe bir son vermeliydi.


***

“Neden evimizde buluşmadık aşkım?” Dedi genç kız çantasını sandalyeye asarken. Montunu çıkarmadı. Aralık ayı gelmişken soğuklarda baş göstermişti. Hemen üşüyen bünyesi bu soğukları pek kaldıramıyordu. İzmir kızıydı o ve soğuklara da tahammülü yoktu. Geçen yıl kar yağmamıştı İstanbul’a. Bu sene yağdığında şaşkınlıkla karşıladı Miray karı. İzmir’e kaç senedir yağmıyordu, haliyle kayak tatilleri dışında kar görmemişti. Öyle ki sevgilisi onunla sürekli ‘kar gören İzmirli’ diye dalga geçmişti. O günleri hatırlayınca belli belirsiz bir tebessüm oluştu yüzünde. Ama karşındaki Boran’ın yüzünü görünce gülümsemesi korku ve endişeye dönüşüyordu.

“Otur Miray, konuşacaklarımız var.”

Boran’ın soğuk sesiyle aldığı komut üzerine sandalyeye oturdu.

“Yaptıklarımdan bahsediyorsun değil mi? Haklısın. Ben yine abarttım her şeyi biliyorum. Ama annemle olanları biliyorsun. Çok üzgündüm, kafam yerinde değildi. Hıncımı yine senden çıkardım ama dün çok düşündüm ben Boran. Sana bunları yapmaya hakkım yok. Bu hayattaki kimse senden değerli değil benim için. Takmayacağım annemle yaşadıklarımı sen üzmektense ölmeyi-,”

“Miray ben ayrılmak istiyorum!”

07/02/2018
***

ÇOK KISA OLDUĞUNUN FARKINDAYIM VE DUYURUDA BAHSETTİĞİM GİBİ ÖNÜMÜZDEKİ ON BÖLÜMÜ YAZMIŞTIM VE HEPSİ SİLİNDİ. ÇOK ÜZGÜNÜM GERİ GETİREMEDİM O YÜZDEN TEKRAR YAZDIM VE SİZİ BEKLETMEMEK ADINA KISA TUTTUM BÖLÜMÜ. AKLIMDA NE KALDIYSA YAZMAYA ÇALIŞTIM VE AYNI BÖLÜMÜ TEKRAR YAZMAK ZORUNDA KALDIĞIM İÇİN İSTEKSİZ YAZDIM. TEKRAR KUSURA BAKMAYIN LÜTFEN.  BEN SİLİNEN BÖLÜMLERİ UNUTMADAN TEKRAR YAZMAYA ÇABALAYACAĞIM. SİZDEN DE BOL BOL YORUM BEKLİYORUM.

+15 UZUN YORUMDA YENİ BÖLÜM GELİR.

SEVGİLER.

Bana Sen Lazımsın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin