"Ciddi olamazsın Miray? Ne demek kaybolduk?" dedi Kubilay.
Genç kız tedirgince ellerini saçlarının arasından geçirdi. Boran onun her bir hareketini dikkatle izledi. Çok güzel değil miydi? Ya da cidden artık kafayı bozmuş olmalıydı. Kızın yaptığı her bir hareket onu aşırı derecede arzulamasına sebep oluyordu, bu normal değildi.
"Ya kızım biz sana güvendik öyle, yollara düştük. İzmirli değil misin sen? Bilmen lazım bu yolları." Dedi Barış.
Genç adam gezinirken aldığı elindeki çubukla Barış'ın bacaklarına sertçe vurdu. Barış'tan yüksek bir inleme sesi gelirken konuştu.
"Ne oluyor lan kızım falan? Ne biçim konuşuyorsun sen Miray'la? Ayağımın altına alırım şimdi yeminle."
Boran'ın sert uyarısının ardından kız kendi savunmasını kendisi yaptı elbette. Boran'a ihtiyacı yoktu. Lakin yine de onu eskisi gibi koruyor olması hoşuna gitmedi değildi.
"İzmirliyim diye ormanlarını da mı bileceğim Barış?" dedi kendisinin bile inanamadığı sert bir sesle. "Ne yapacağız şimdi?"
Hava kararmak üzereydi. Biraz daha dolaşırlarsa karanlıkta hepten kaybedeceklerdi yolu. Üstelik kamp alanından bayağı da uzaklaşmışlardı. Geri dönemezlerdi.
"Bence en mantıklısı kalıp beklemek." Dedi Boran. Pınar ona katıldığını belirten bir şekilde homurdandı.
"Ya nasıl bekleyeceğiz gece gece?" dedi Atakan.
"Haklısın. Gece gece ayılar yer bizi burada." Dedi Barış Ayşe'ye iyice sokulurken.
"Amma korkaksınız sizde lan. Ne olacak, alt tarafı bir gece. Hem ayı çıkarsa Kubilay ona karşılık kükrer." Dedi Boran kahkahalarla. Onun Kubilay'la alay etmesine herkes gülerken Kubilay konuştu.
"Ne kadar da komiksin."
Hepsi bir ağacın dibine otururken genç kız henüz oturmamıştı. Nereden baksa bir saattir öyle ayakta dikiliyordu. Yere oturamazdı ki, börtü böcek, pislik... Tiksinirdi o.
"Miraycım kucağım sana müsaittir, bil istedim." Dedi Boran.
Eski lakayıt haline dönmüştü yine Boran. İlk günlerdeki gibi yılışık tavırlarla yaklaşıyordu Miray'a. Ve bunların hala hoşuna gidiyor olması genç kızın kendisinden tiksinmesine sebep oluyordu. Normal şartlar altında onun bu hareketlerinden hoşnut olmayıp sert bir dille uyarması gerekirdi ama o tam aksi hiçbir şey demiyor, diyemiyordu.
"Senin kucağına oturacağıma yere otururum daha iyi." Deyip onun yanına ağacın dibine çöktü ve diken üstü tabirine tam uyacak şekilde oturdu. Çok tedirgindi. Sanki bir böcek gelip bacağını ısıracak diye ödü kopuyordu. Atakan tam sigara çıkartıp yakacağında Boran onu uyardı.
"Miray burada. İçme." Dedi ve aklına düşen şeyle gözlerini belerterek Miray'a döndü. "İlacın yanında mı?"
"Hayır. Azıcık dolaşır, döneriz diye almamıştım."
"Sana demiyor muyum bir dakika bile ayırma yanından diye? Anlaşılan yine ben taşımak mecburiyetinde kalacağım o ilacı." Dedi uzaklara doğru bir taş fırlatırken.
"Sana taşı diyen oluyor mu? Taşıma. Benimle alakalı hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin sen."
"Zorundayım. Sen istesen de istemesen de-,"
"İstemiyorum o vakit!"
Genç adam hiçbir şey demedi kıza. Ne olursa olsun onun inadını kıramayacağını biliyordu. İyisi mi huyuna gidip alttan almaktı. Hem bunca zaman kız onu alttan almamış mıydı? Onu terk etmesine rağmen yine de kendisini yanında kabul ediyor olması bile adam için mucizeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Sen Lazımsın
Teen Fiction"Uyuyunca da geçmeyen acılar vardır." Dedi Miray akan gözyaşlarını silerken. Genç adam kahroldu bu sözlere. "Son bir şans... Söz veriyorum, acılarını unutturacağım." Başlangıç tarihi; 24/12/2017 Bitiş tarihi; 20/04/2018