Kafasındaki soruları atamadan okuldan çıkmıştı. Acaba Miray'ı arasa açar mıydı? Açsa ne diyecekti? Yüz yüzeyken konuşamıyordu, telefonda ne söyleyecekti? Cihan kimdi çok merak ediyordu. Çok yakın bir arkadaşı mıydı? Yakışıklı mıydı? Miray'ı etkiliyor muydu? Elini sinirle direksiyona vurdu. İnanmıyordu! Kendisi nasıl Miray'dan başkasından etkilenmiyorsa o da etkilenmezdi. Demek ki aşk böyle bir şey diye düşündü. Aşık olduğunu anlatan insanların abarttığını düşünürdü, gözüm ondan başkasını görmüyor derken. Mesela babası... Her seferinde annesinden başka kimseyi gözünün görmediğinden bahsederdi. O da hep baba erkek adam bakar, bakmazsa erkekliğinden şüphe ederim derdi. Babası haklıydı! Sanki Miray'dan başka kadın yoktu çevresinde.
Arabasını evin önünde durdurunca dua etti annesinin evde olmaması için. Umarım dernek falan uğraşıyordur, diye düşündü. Kapıyı çalmasıyla annesinin açması bir oldu. Biraz daha geç gelse annesine yakalanmayacaktı çünkü o da tam çıkacak gibi duruyordu.
"Oğlum? Yarın gelmeyecek miydin sen?"
"Ders..." Deyip duraksadı. "Ders erken bitti. Bende geldim. Odamdayım ben." Deyip merdivenlere yöneldi.
"Senin neyin var?"
Annesi bir bakışından bile anlardı neyi olduğunu. Yine de şu an konuşmak istemiyordu ve biraz bile neler olduğundan bahsederse annesinin zorla hepsini anlattıracağını biliyordu.
"Bir şeyim yok. Yorgunum."
"Oğlum? Mirayla mı bir şey oldu?"
Miray... Anlamıştı işte. Bacaklarının üzerinde daha fazla duramayınca basamağa çöktü. Kafasını ellerinin arasına aldı.
"Nerden anladın?" Dedi annesinin gözlerinin içine bakarak.
"Anneler anlar." Dedi annesi oğlunun omzunu sıvazlarken. "Ne oldu? Anlat."
Kafasındaki ellerini yüzüne indirip sıvazladı. Derin bir nefes aldı. Nerden başlayacağını bile bilmiyordu. Ona yaptıklarından mı bahsetmeliydi, yoksa Miray'ın gittiğinden mi?
"Onu bize getirdiğim akşam..." Deyip dudaklarını yaladı. "O gece çok düşündüm anne. Ona aşık olmamak için kendimden uzak tutmaya karar verdim. Ve okulda ona seni yakınımda istemiyorum dedim. Bunu nasıl dedim bilmiyorum. Nasıl becerdim bilmiyorum. O bu dediklerime ağlarken kendimi nasıl tuttum ona sarılmamak için bilmiyorum. O gün gitti okuldan. Günlerdir de yok. Pınar Fransa'ya gittiğini söyledi."
"Fransa mı?"
"Anneannesi ve dedesi oradaymış."
"Niye böyle bir şey yaptın Boran?"
"Bilmiyorum anne. Belki onu kendimden uzaklaştırırsam, bu kadar gözümün önünde olmazsa her şey daha kolay olur gibi geldi. Onu unuturum sandım. Gelip geçici bir hevestir dedim. Zor olduğu için, elde edemediğim için onu bu kadar istiyorum sandım. Ama değilmiş. Ben..." "Ben onu özledim. Özlüyorum."
"Nasıl olsa dönecek, üzülme. Kendini ona nasıl affetireceğini düşün."
"Ne affetirmesi anne? Af mı dileyeceğim?" dedi hiddetle.
"Bak işte! Sen bu kafayla devam edersem o kızın yüzünü zor görürsün. Zaten yapacağın eşekliği yapmışsın. Bu kadar zor mu özür dilemek?"
"Anne ben özür dilemem." Dedi keskin sesiyle.
"O zaman Miray'ın o güzel mavilerini getir gözünün önüne..." Dedi. O mavileri düşündü. "Onların sana gülerek bakmasını istemez misin yine? Yine yanı başında olmasını istemez misin?"
İsterdi tabi ki. O mavilerin içine huzurla, korkusuzca bakmak isterdi. Miray'a izin almadan sarılmak isterdi. Ona dokunduğunda Miray hesap sormaya kalkışırsa kızıp sen ne karışıyorsun sevgilime dokunabilirim demek isterdi.
"Bilmiyorum anne. Aslına bakarsan onu aramak istiyorum. Çünkü sabrım kalmadı ama açmamasından korkuyorum."
"Nasılmış? Arkadaşları konuşuyor mu?"
"Pınar bugün görüntülü aradı. Beni görmedi o tabii. Ama ben onu gördüm. Pek iyi görünmüyordu."
Miray'ın nasıl göründüğünden biraz daha bahsederse kendi suratının ortasına bir yumruk indirecekti. Miray'ın bu halinin sebebi olmak onu mahvediyordu. Solgun yüzü, baygın bakan mavi gözleri... Bunların hepsinin sebebiydi. Hatta şu an buluştuğu Cihan denen herifin sebebi bile kendisiydi.
"Ben arayacağım onu." Dedi bir anda Sevgi.
"Tabii ki hayır anne!" Dedi keskin sesiyle. Kendisi konuşamıyor annesine arattırıyor diye düşünecekti Miray.
"Merak etme. Senin haberin yokmuş gibi. Hatta seni sormak için aramış gibi yaparım." Dedi ve telefonunu çıkardı. "Hadi yaz numarasını şuraya."
Annesinin elinden telefonu aldı ve Miray'ın numarasını yazdı. Uzunca bir çalıştan sonra açtı telefonu. Arka taraf biraz gürültülüydü.
"Alo?"
İşte o ses... Kendisine huzur veren melodi tınısındaki ses...
"Merhaba Miray."
"Merhaba. Kimsiniz?"
"Sevgi ben. Boran'ın annesi Sevgi."
"Bir saniye Sevgi Teyze. Ben sakin bir yere geçeyim." Dedi.
Demek o Cihan ve Buse'yle buluşmuştu. Çünkü arkadan erkek sesi geliyordu.
"Hadi Miray acele et." Diye bir erkek sesi duydu arkadan.
Yumruğunu yanındaki merdivenin korkuluğuna geçirdi. Annesi endişe dolu gözlerini ona diktiğinde devam et dercesine baktı.
"Sevgi Teyze bir sorun mu var?" dedi Miray endişeli sesiyle. "Yoksa Boran'a bir şey mi oldu?"
Kendisi için endişelenmesi sırıtmasına sebep oldu. Miray'da onun için endişeleniyordu.
"Yok kızım. Aslında bende sana onu soracaktım. Boran'a ulaşamadım da, gördün mü diye."
"Ha-hayır. Görmedim ben. Ben zaten yurtta değilim. Ne zamandır ulaşamıyorsunuz?"
Sesi titriyordu.
"Merak etme tatlım. Çok olmadı. Ben bir şey diyecektim belki yanındadır diye aradım. O şimdi döner bana."
"Tamam. Haber alırsanız bana da söylerseniz sevinirim."
"Merak etme."
"Bu arada..." "Boran'ın haberi olmasın lütfen."
Sevgi Boran'a bakarak "Yok yok söylemem. Görüşüz kızım."
"Hoşçakalın."
***
05/01/2018
ASLINDA BUGÜN BÖLÜM GELMEYECEKTİ AMA KIYAMIYORUM SİZE. KISA DA OLSA BİR BÖLÜM YÜKLÜYORUM SİZİN İÇİN.
BU BÖLÜM BİRAZ KISA OLDU. GEÇİŞ BÖLÜMÜ FARZ EDİN. KUSURA BAKMAYIN. +15 UZUN YORUM OLMADAN BÖLÜM GELMEZ.
SEVGİLER.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Sen Lazımsın
Teen Fiction"Uyuyunca da geçmeyen acılar vardır." Dedi Miray akan gözyaşlarını silerken. Genç adam kahroldu bu sözlere. "Son bir şans... Söz veriyorum, acılarını unutturacağım." Başlangıç tarihi; 24/12/2017 Bitiş tarihi; 20/04/2018