Ramazan ayı son bulurken herkeste bir bayram telaşı vardı. Genç kız hangi arkadaşıyla konuşursa ya ailecek tatile çıkıyorlardı, ya da büyük annelerinin yanına gidiyorlardı. Hüzünle iç çekti. Yıllardır olduğu gibi annesinin planı belliydi, ailesiyle bir tatil. Babası da bu sene arkadaşlarıyla bir tatil planı yapmıştı. Eğer isterse İzmir’e babaannesinin yanına onu gönderebileceğini söylemişti ama genç kız istememişti. Çünkü babası yanında değilken gitmek istemiyordu. Muhtemelen amcasının kızları ve çok değerli (!) yengesi annesine laf edip duracaklardı ve bunu duymak istemiyordu. Ne olursa olsun o kadın onun annesiydi. Onu bırakmış olsa da, görmeye tenezzül etmese bile annesiydi. Hiç kimse annesi hakkında konuşulmasından hoşlanmazdı.
Boran’da ailesiyle birlikte Ankara’ya babaannesi ve dedesinin yanına gidiyordu. Amcalarının, halalarının orada olacağını söylerken bile genç adamın gözleri parlıyordu. Ailesi gibi kuzenlerine de düşkündü besbelli. Defalarca Miray’a da gelmesini teklif etse de genç kız kabul etmemişti.
Çalan telefonuyla hoşnutsuz bir şekilde gözlerini televizyondan ayırdı. Arayan Boran olamazdı çünkü henüz beş dakika önce konuşmuşlardı ve Boran yine onu kendisiyle gelmesi için ikna etmeye çalışmıştı.
“Efendim Anne?” Dedi neşeli tutmaya özen gösterdiği sesiyle.
“Annecim nasılsın?” Dedi Sevgi şevkatle.
“İyiyim anne, sen nasılsın?”
“Bende iyiyim.” Deyip bir süre sonra ekledi. “Bavulunu hazırladın mı?”
“Ne bavulu?”
“E yarın Ankara’ya gitmek için yola çıkıyoruz ya.”
Sevgi’nin kendisiyle bu kadar ilgilenmesi biraz da olsa şımarmasına sebep oluyordu. Hayatında hiç bu kadar ilgi görmemişti. Şimdi ise bulutların üzerindeydi ve yere çakılmaktan deli gibi korkuyordu. Boran, Sevgi Annesi, Ömer Babası ne güzel ilgileniyorlardı onunla!
“Anne ben gelmeyeyim. Siz ailecek gidin, şimdi benim olmam uygun olmaz.”
“Ne demek ailecek? Sen olmazsan ailemizden bir kişi olmaz. Ne zaman kabulleneceksin, sen bu evin gelini sayılırsın artık.” Dedi keskin sesiyle.
Sevgi’nin dedikleri kendisini bir kere daha bulutların üzerine çıkarırken suratında ki gereksiz sırıtmayı silemedi.
“Biliyorum annecim, öyle elbette. Ama şimdi uygun olmaz gelmem.”
Bir yanı gitmek istiyordu gerçekten. Boran’ın babaannesiyle, dedesiyle, kuzenleriyle tanışmak istiyordu. Ama ortada bir söz bir nişan bile yokken ailenin bu kadar içine girmenin uygun olmadığını düşünüyordu.
“Ne demek uygun olmaz?” Dedi kızar gibi. “Bak baban istiyor telefona.”
Bir süre sonra eline telefonu alan Ömer konuştu.
“Aylardır erkek kardeşime hava atıyorum benim gelinim şöyle güzel yemek yapar, böyle iyidir diye. Şimdi seni onlarla tanıştıralım kızım. Hepsi çok merak ediyor seni.”
Şu anda onlarla yüz yüze bakmadığı halde yanakları öyle bir kızarmıştı ki... Bu kadar övülmeye alışık değildi o. Şimdi onca insan onunla tanışmayı bekliyordu. Ama yapamazdı, şimdi böyle olduysa o zaman çok utanırdı.
“Ama baba-,” diye itiraz edecekken Ömer Bey keskin sesiyle kızın sözünü kesti.
“İtiraz istemiyorum. Şu babanın azıcık hatrı varsa gelirsin Miray.”
Bunca ısrara rağmen gitmezse şımarıklık olacağını düşündü.
“Tamam baba, geliyorum.” Dedi gülerek.
“Sen o zaman hazırlan kızım, Boran yarın seni almaya gelir.”
Onları onaylayarak telefonu kapattı. Koşar adım odasına çıktı ve kıyafetlerini inceledi. Şimdi en usturuplusundan kıyafetler seçmeye başladı. Birkaç tane şort koymayı ihmal etmedi. Daha önce Ankara’ya hiç gitmemişti ama Boran kışın çok soğuk, yazın çok sıcak olduğunu söylemişti. Ne kadar kalacaklarını bilmiyordu ama yine de bir haftalık kıyafetlerini küçük bavuluna sığdırdı. Bayramlık almamıştı. Evde pinekleyeceğini düşünüyordu. O yüzden diğer kıyafetlerinden siyah kalın askılı etekleri bollaşan elbisesini koydu. Ayakkabı olarak ince bantlı, bilekten bağlama siyah ayakkabısını koydu. Düzleştirici ve maşasını bavulun üst kısmına yerleştirdi. Normalde saçları düz diye pek düzleştirmez ve açıkçası nasıl durduğunu önemsemezdi ama bayram günü düzleştirmek istemişti, ne de olsa bu bayram onun için diğer bütün bayramlardan daha özeldi.
***
“Küçük görünüyor ama eşek ölüsü var galiba.” Dedi Boran elindeki valizi bagaja yerleştirirken.
“Yani şimdi demesinler kız da koca valizi doldurmuş getirmiş diye. Hem bir sürü kişi gelecek kalabalık olur, herkse koca valiz getirirse nasıl sığarız dedenlerin evine? Bende o yüzden bütün eşyalarımı küçük valize sığdırmaya çalıştım.”
Genç adam kemerini taktıktan sonra Miray’ın yanağını sıktı.
“Ev çok büyük merak etme. Hepimiz sığarız.” Dedi gülerek.
Bir süre sonra havaalanına gelmişlerdi. Ömer ve Sevgi evden geçerken, Boran Miray’ı alıp gelmişti. Arabadan indiğinde Sevgi ve Ömerle sarıldı. Her gün görüşseler her gün böyle sıkı sıkı sarılıyordu onlarla.
“Bizi çok mutlu ettin.” Dedi Ömer omzunu sıvazlarken.
“Asıl siz beni mutlu ettiniz, baba.” Dedi mahcup bir ifadeyle.
***
“Cam kenarı benim demiştim.” Dedi Miray Boran’dan önce cam kenarına oturmanın keyfini yaşarken. Genç adam onun gülümsemesinde kaybolurken kolsuz tişörtünün açıkta bıraktığı omzuna bir öpücük bıraktı.
“Aman otur, nasıl olsa bunun acısını çıkartırım.” Dedi Boran sırıtarak.
Her zaman böyle demesine rağmen güzeline asla kıyamazdı. Dediği hep lafta kalırdı. Miray ona hala zafer gülümsemesiyle bakarken çoktan yanlarına bir kızın oturduğunu fark etmemişlerdi. Ta ki Boran’a seslenene kadar.
“Pardon, kemerimi takamadım. Yardım eder misiniz?” Dedi cilveli gülüşüyle. (Zengin Boran’ı bile bussines yerine ekonomi sınıfında uçuran ben :D)
Bu gülümseme karşısında genç kızın içtiği şu boğazında kaldı. Öksürürken Boran onun sırtına hayvan gibi abanmıştı. Bir yandan öksürüp bir yandan da Boran’ın sırtında ki elini itmeye çalışıyordu. Sonunda yavaş yavaş kendine geldiğinde yüzü kıpkırmızı olmuştu ve öksürmekten gözünden yaş geliyordu.
“Sırtımı kırdın Boran.” Dedi şikayetlenerek. Sesi çok cılız çıkmıştı. Hala gelememişti kendisine.
“Ödümü kopardın Miray. O telaşla kaburgana vurmadığıma dua et.” Dedi kızı göğsüne bastırırken.
Onu kaybetmekten deli gibi korkuyordu. Aklı çıkıyordu canı yanacak diye. Bir tane saç teli kopsa ömründen ömür eksiliyordu sanki. O an anladı. Miray’ı hastalık boyutunda seviyordu genç adam. İki gün uzağında kalsa eroin krizine girer gibi krize giriyordu. Damarlarında akan kan duruyordu sanki onu görmediği her anda. Aldığı nefesi veremiyor gibi, yediği yemekten zevk almıyor gibiydi.
“Tamam iyiyim ben.” Dedi Miray derin bir nefes alırken.
O sırada yanlarındaki kız tekrar kendisini hatırlattı.
“Ben bir şey sormuştum ama?” Dedi Boran’a bakarken.
Genç kız hiddetle başını kaldırdı Boran’ın göğsünden.
“Ne diyorsun sen? Bir daha böyle bir teklifte bulunursan kemere gerek kalmaz seni bu uçaktan aşağı atarım ben zaten.” Dedi sinirle.
Boran gülerek onu izledi. Kıskanınca normal karakterinden çok farklı bir Miray görmüştü. Normalde asla insanlarla bu üslupta konuşmazdı.
“Ne dedim sanki ben? Alt tarafı bir yardım istedik.” Dedi kız çirkefce. “Hem sana ne oluyor, onun dili yok mu?” dedi Boran’ı işaret ederek.
Genç kız daha da sinirlenirken karşısındaki kızı parçalamamak için kendisini zor tuttu. Şimdi Boran’ı çok iyi anlıyordu. Miray’ı kıskandığı için onlarca kişiyi dövmüştü ve hepsinde Miray’dan okkalı azarlar yemişti. Ama görüyordu ki kıskanınca insanın gözü hiçbir şeyi görmüyordu. Şiddete eğilimli olmayan Miray’ın bile gözü dönmüştü kıskançlıktan.
“Sevgilim ne derse o.” Dedi Boran ağzına fermuar çekerek. Kız alacağı cevabı alıp önüne dönerken az önce söylediğinin aksine kemerini tek seferde bağlamıştı. Amacı Boran’ı kendisine yakınlaştırmaktı demek ki. Genç kızın siniri iki katına çıkmıştı. Daha önce bu kadar sinirlendiğini hatırlamıyordu. Boransa onun bu haliyle iyiden iyiye keyifleniyordu. Sevgilisini daha önce kıskanırken görmüştü ama bu kadarını beklemiyordu ve şu anda öyle tatlıydı ki. Resmen yemek istiyordu onu. Kızın yumruk yaptığı eline uzun ve ıslak bir öpücük bıraktı. “Nasılmış Miray Hanım kıskanmak?” Dedi meydan okurcasına.
“Boran!” Dedi sinirli sesiyle. “Kalk sen oradan, buraya geçeceksin.”
“Az önce cam kenarını kaptım diye hava atıyordun?” Dedi sırıtarak. Daha önce birçok kız tarafından kıskanılmıştı. Hatta onun uğruna onlarca kız kavga etmişti okulun ortasında. Ama hiçbirisi Miray’ın kıskanmasının verdiği zevkin zerresini vermemişti. “Geçmiyorum. Benim yerim iyi.”
Genç kız hiddetle büyüttü mavilerini. Alev almıştı gözlerinin içi sanki.
“Boran! Çok ciddiyim. Geçmezsen bir daha bana dokunma!” Dedi omzundaki Boran’ın kolunu ittirirken.
Genç adamın dehşetle açıldı gözleri. Hemen doğruldu. Miray önünden onun yerine geçerken bacaklarına ellemeyi ihmal etmedi kızın. Kız bunu fark etmemiş olacak ki, tepki vermemişti. Nihayetinde yer değiştirdiklerinde “Kemerimi sen bağla.” Dedi Miray nazlı bir sesle. Adeta yanındaki kıza nispet yapıyordu. Genç adam bundan zevk duyardı. Kızın kemerini bağladıktan sonra tişörtünün açıkta kalan kısmından gerdanına öpücük bıraktı kızın.
“Annen ve baban önümüzde oturuyor Boran.” Dedi kınarcasına.
“Onlar bizi çoktan unuttu. Muhtemelen babam ve annem şu anda amcam ve yengeme nasıl hava atacaklarını düşünüyorlar.” Dedi gülerek.
“Niye hava atacaklar ki?”
“Şimdi kuzenim Tarık’ta kız arkadaşıyla geliyormuş. Benimle yaşıt Tarık. E haliyle gelin yarıştıracaklar.” Dedi Boran sırıtarak.
“Ne gelin yarıştırması Boran? Çok ayıp!” Dedi kızarak. “Hem belki o kız benden daha iyi?” dedi sorarcasına.
“Hiç sanmıyorum. Annem sana çok güveniyor, her konuda.”
Genç kız bir defa daha gururunun okşanmasıyla kafasını Boran’ın omzuna yasladı.
“Güzellik sende, marifet sende, saygı sende... Seni geçecek bir gelin adayı olmadığını düşünüyor annem.”
“Onu geçecek bir kayınvalide olmadığını düşünüyorum bende.” Dedi koltukların arasından Sevgi’ye bakarak.
30/01/2018
***
BUGÜN GÜNDÜZ YÜKLEYECEKTİM BÖLÜMÜ AMA ANNEANNEMİ ZİYARETE GİTTİĞİM İÇİN YÜKLEYEMEDİM. MALUMUNUZ ANNEANNE YA DA BABAANNE EVİNE GİDİNCE YEMEK YEMEKTEN BİR ŞEYE FIRSATI KALMIYOR İNSANIN. GEÇEN BÖLÜM ÇOK YORUM GELDİ VE ÇOK MUTLU ETTİNİZ BENİ. BU ARADA ELEŞTİRİ YAPARKEN KUSURA BAKMA DEMENİZE GEREK YOK. HAKARET BOYUTUNA GİRMEDİĞİ SÜRECE VE YAPTIĞINIZ ELEŞTİRİNİN AÇIKLAMASINI DAHA ÖNCE YAPMIŞ İSEM VE BUNU SORMUYOR İSENİZ İSTEDİĞİNİZ KADAR ELEŞTİRİ YAPABİLİRSİNİZ. HER TÜRLÜ ELEŞTİRİYE AÇIĞIM BEN.
+15 UZUN YORUMDA YENİ BÖLÜM GELİR.
SEVGİLER.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Sen Lazımsın
Teen Fiction"Uyuyunca da geçmeyen acılar vardır." Dedi Miray akan gözyaşlarını silerken. Genç adam kahroldu bu sözlere. "Son bir şans... Söz veriyorum, acılarını unutturacağım." Başlangıç tarihi; 24/12/2017 Bitiş tarihi; 20/04/2018