🍃
Göz kapaklarım kepenklerini hafifçe araladığında hissettiğim tek şey soğuktu. Kutu gibi bir odadaydım. Zemin kirli ve soğuktu. Duvarlar rutubetten iyice kavlamış, küflenmiş ve iğrenç bir kokuyla görünüme bürünmüştü. Zihnimin kötü anıları attığı bölüme benziyordu bu oda ve şimdi burada kısılmıştım.
Denizler, gözlerime akın ederken yuttum dalgaları. Fırtınaya göğüs gerdi bedenim. En güvendiklerimi en yakıştıramadığım yerde görmenin pişmanlığıyla yanıp kavruluyordum denizin ortasında. Her şeyden önce Jungkook küçükken bana bir söz vermişti. Beni asla bırakmayacaktı, halbuki onu uzun süredir göremiyordum yanımda. Taehyung bana bir söz vermişti. Asla babam gibi olmayacaktı. Şu an babamın genç halini görüyordum ona her baktığımda.
İşte bana verilen sözlerin bittiği yerdeydim, zihnimin somutlaşmış karanlık mahzeninde oturuyordum.
Denizlerimden birkaç dalga yanağımdan süzülürken ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Elbisemin bacaklarıma kadar açıldığını görünce hemen toplamaya çalıştım. Elbisenin uzun eteğiyle bacaklarımı iyice kapattıktan sonra kollarımı açık kollarıma sardım. Deli gibi titriyordum. Hem sinir krizine girdiğimden hem de acayip soğuk olan bu yerde bu elbiseyle durduğum için.
Soğuk, her bir zerreme etki ederek alt dudağımı sıkıca ısırmama sebep olmuştu. Gözlerimden akan yaşlarla ve titreyen çenemle nefesimin kesildiğini hissettim. Burada bana ne yapacaklardı, ne kadar burada duracaktım, saat kaçtı ve annem öğrenmiş miydi? Bizimkilere olan neredeyse on yıllık güvenimin tozlar halinde yok olduğunu hissetsem de beni böyle bir yere kapatmayacaklarını biliyordum. Nereden biliyordum acaba aptal Yeon? Daha düne kadar adın kadar emindin onların olmadığına. Gerçeklerin yüzüme tokat gibi çarptığını ve yanağımın acıyla uyuştuğunu hissettim. Soğuktan da olabilirdi tabii.
Peki beni bayıltan kimdi? Tanıdık bir kokuydu. Zihnimi ne kadar zorlarsam zorlayım düşünme kabiliyetimi kaybetmiş gibiydim. Duvarın arkasından sadece Yoongi, Namjoon, Jungkook ve Jimin'i görmüştüm. Ne demişti Jungkook, Maskelilerden biri ifşa olursa hepsi ifşa olur.
Bana en baştan beri anlatmaya çalıştığı buydu. Ama aptalın önde gideniydim,daha önce de anlayabilirdim. Tabii ki de Taehyunglar,Jungkook'a ben bile olsam ifşa etmemesini söylerdi. Yine de..Tanrı aşkına kuzeni değildim ben onun, doğduğumuzdan beri birlikteydik, kardeş olmuştuk birbirimize. Teyzeme koşup her şeyi anlatacak falan değildim ya, blöftü onlar. İç geçirdim ve soğuk nefesin tekrar içimde akmasıyla yeni bir titreme dalgası oluştu. Uyuşan beynimi zorlayarak daha da uyuşturuyordum, gözlerim yeniden kapanacak gibi geliyordu.
🍃
"Alo?" Yerimde kıpırdandım ve uyku gözlüğümü sertçe çekip, yatağın bir köşesine fırlattım.
"Jessie, tatlım nasılsın? Yeon dün sizde mi kaldı acaba ulaşamıyorum." Rae teyzenin endişeli sesini duyduğumda gözlerim irice açılmıştı. Yatağın yanında sızmış Hae Won'a baktım. Dün partide deli gibi içmiştik ve sonrası yoktu. Onu en son Jungkook'un arkasından merdivenlerden çıkarken görmüştüm ve romantik anlar yaşadıklarını zannedip sorgulamamıştım bile.
"Jessie?" Tedirgin ses tekrar kulaklarımda uğuldadığında kesik bir nefes aldım.
"A-ah evet Rae teyze. Kahvaltı yapacağız birazdan."
"Pekala. Beni aramasını söyler misin?"
"Tamam." Dedim ve iyi günler dedikten sonra kapattık. Ayağımla Hae Won'un yüzüne tekme savurduğumda bağırarak kalktı ve sinirli bakışlarını üzerimde tuttu.
"Ne yapıyorsun lan-"
"Yeon!" Diye bağırdığımda gözleri irice açılmıştı.
"Ne oldu Yeon'a?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ruins /jungkook
FanfictionSonrasında onu kurtarmaya bu kadar şükredeceğimi hiç tahmin etmemiştim. ByArisa