"Ben artık tepki falan da vermeyeceğim. "
Jessie kalemi masadan fırlatarak sırasına kafasını yasladı ve başını bize ters yöne çevirdi.
"Brezilya aksiyon dizilerinden daha heyecanlı hayat yaşıyorsun babasını satayım."
Hae Won inanamaz bir şekilde bana bakarken ben de iç geçirdim ve başımı sıraya yasladım. Böylece tombul yanağım sırasının baskısıyla şişmiş, dudaklarım da eş oranlı öne çıkmıştı.
"Çok yoruldum artık."
"Haklısın kanka da annen de çok üzülüyor bak. Kaç seferdir konuşmaya çalışıyor seninle kadıncağız."
Jessie sırada başını bana çevirdiğinde iç geçirdim ve gözlerimi kapattım. Haklıydı,annem zaten işlerinden yorgun düşüyordu ve bir yandan da benimle uğraşıyordu. Şu an boynuma bir ton çuval bağladıklarını hissediyordum.
"DÜNYANIN EN GEREKSİZ VE EN TEHLİKELİ KUZENİ!"
"Yiğidin gelişi ayak sesinden belli olurmuş." Jessie gözlerini devirerek hırkasının kapüşonunu kafasına çekti.
Hae Won gülerek onayladığında Taehyung kapıdan atlayarak girmişti. Bakın, atlayarak. Normal bir insanın bacak boyunun oraya ulaşması imkansızdı ama uzaylı kuzenim, kıçına kızgın demir bastırmışlar gibi koşuyordu.
"Dört nala koşmak Hoseok'un işi değil mi ya?" Hae gülerek konuştuğun da bende sırıttım.
Ne yalan söyleyeyim, Tae'nin uğraşmalarını bile özlemiştim.
İki günlüğüne Daegu'da ki hasta büyükannemizi ziyarete gitmişti ve evet, yine bir şeyler gelmişti başıma. Büyükannemin ev sevdiği torunu Tae olduğu için onu göndermişti annemgil.
"Özledin mi kız beni?"
Kaşlarını oynatarak ön sırama bana dönecek şekilde oturduğunda başımı olumlu anlamda salladım.
"Sen yokken bel fıtığım geçmişti."
Sürekli sırtıma atlamasına gönderme yaptığımda ağzını şaplattı.
"Dün yine herkes seni arıyordu. Biliyorsun ekşınlı çıkışlar ve girişler benim işim. Olayımı çalma."
Bir an ciddi mi diye kontrol ettiğim de oldukça ciddi olmasıyla kahkaha patlamıştım. Hemen yanımızda kendini kamufle etmiş Jessie'ye kaydı bakışları.
"Bu niye devekuşu gibi gömmüş başını?"
"Sana alerjisi var ya ondan." Hae imalı imalı bakışlar attığında Taehyung bir şey demeden ayağa kalktı. Sınıftan çıkacağı sırada bir an da bir şey unutmuş gibi geriye döndü.
"Yeon. Bu akşam süpriz partin var unutma."
+
Annemin dizlerinde yatarken, ince telli fakat gür saçlarımda hissettiğim yumuşak parmaklarıyla gözlerim yavaşça kapanmıştı.
Dünyanın en huzurlu yerindeydim.
"Sen olmasan ne yapardım ben?"
Annemin hafif mırıltısı kulaklarımda ilahi gibi dolanırken biraz daha sokuldum ona. Tarçınlı kurabiye yaptığı için elleri tarçın kokuyordu. Her bir parmağını teker teker öptüm.
"Sen benim güç kaynağım oldun güzel kızım. Umudum oldun."
Dudaklarımda huzurlu bir gülümseyiş baş göstermişti.
"Ay neyse. Ağlatacaksın şimdi beni. İyi ki doğurmuşum seni." Saçlarıma kondurduğu öpücükle olduğum yerde doğruldum ve huzurlu bir iç çektim. Uzun zamandır üzerimde topladığım kötü enerjiyi bir anda söküp gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ruins /jungkook
FanfictionSonrasında onu kurtarmaya bu kadar şükredeceğimi hiç tahmin etmemiştim. ByArisa