36.Bölüm

15.1K 935 992
                                    

Final |

Jungkook, oda kartını manyetik şifre yerine yaklaştırınca kapı kilidi açılmıştı.

"Yok ya, ben geri gideyim."

Döneceğim sırada bileğimden tuttu ve  diğer elinin işaret parmağıyla hafif kan süzülen alt dudağını gösterdi.

"Tae'den bu yumruğu boşuna yemedim ben."

Evet, masada Jimin'in söylediği şeyle Taehyung sonunda masada Jungkook'un üstüne atlamıştı ve kendi odama kadar götürmüştü beni. Fakat Jimin'in gece yarısı odamıza gelmesi ve 'oyun bozulmaz' diyerek beni odadan yaka paça atmasıyla koridorda kalmıştım. El mecbur Jungkook'un yanına gittiğimde o da elinde bira şişeleriyle dönmekteydi ve beni görünce direk odaya sokmuştu fırsatçı adi.

Odaya girdiğimizde kapının hemen yanındaki tuşlara basmamla karanlık oda aydınlağa kavuştu. Jimin'in olduğu bölüm oldukça dağınıktı fakat düzen takıntısı olan Jungkook'un bir çorabı bile yerde değildi. İç geçirerek Jimin'in yatağını toplamaya yeltendiğimde iç çekti ve poşeti komodinin üstüne koydu.

"Hiç uğraşma. Yatağa bira döktü."

Alt dudağımı büktüm ve yere oturup, kendi yatağına yaslanan Jungkook'a baktım. Poşetten iki bira çıkardı ve eliyle yanını gösterdi.

"Sevgilim, otursana."

"Sen beni kalpten göndermeye çalışıyorsun,Kook."

Yıllar sonra bu adla seslenmem onu hem duygunlandırmış hem de mutlu etmiş olacak ki dolu gözleriyle gülümsedi.

Yanına oturup dizlerimi bağdaştırdım ve bende sırtımı yatağa yasladım. Kapağını eliyle fırlattığı biralardan birini kafama diktim ve derin bir nefes aldım.

Şaşkınca birkaç saniye bana baktıktan sonra o da uzun bir yudum aldı.

"Bunu içmemin ne kadar zararlı olduğunu düşünmek istemiyorum."

Dedim ve elimdeki birayı salladım.

"Ben halimden memnunum. Partide sarhoşken bana ilk öpücüğünü verdin. Kim bilir şu an-"

"Jungkook!" Şaşkınca mırıldandığımda güldü ve dudağımın kenarına bir öpücük bıraktı. Gerçekten beni öldürmek istiyor.

Birkaç saniyelik sessizlikten ve derin yudumlardan sonra ilk konuşan o oldu.

"Bir daha asla 'Kook'u duyamayacağımı düşünmüştüm,senin sesinden."

İç geçirdi ve düz bakışları bana çevrildi.

"Bir daha beni bırakma."

Durgun sesim, kalbinin en iç yerlerine gitmişcesine gülümsedi.

"Asla."

Bana yaklaşsa da geriye veya yan tarafa kaçamıyordum,kaçmak istemiyordum. Hiçbir şekilde onu engellemek istemiyordum çünkü artık aramızda o buzullar yoktu, içimi ısıtacak duygular vardı,aşk vardı.

Dudakları dudaklarımı yılların hasretinden bir yudum alırcasına öptüğünde gözlerimi kapatmamak için direndim. Gözlerimiz öylece birbirine bakıyordu, uzun kirpiklerimiz batıyordu ama şikayetçi değildik, bulutların üzerinde süzülüyorduk.

Eli, boynumun üzerindeki saçlara gittiğinde dudaklarından kesik bir nefes aldım. Uzun saçlarım arkama düştüğünde uzun süre oyalandığı dudaklarını boynuma çevirdi ve hafif, zarar vermekten korkarcasına yumuşak öpücükleriyle boynumda yer edindi. Boynu hemen burnumun ucunda duruyordu, parfümüyle karışmış şampuan kokusundan birkaç nefes daha aldım.

ruins /jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin