BÖLÜM 20

2.1K 162 38
                                    

Alkan, Arslan'ın arkasından ölümcül bakışlar atarak arabadan indi. Ciddi anlamda savaşmaktan yorulmuştu artık... huzurla uyku çekmek istiyordu sadece. Batu ve Köpek balığı suratlı tam karşılarında dikilirken son sürat sonic gibi arkasına bile bakmadan kaçmak istiyordu Alkan. 

Arslan'a sürekli karşısına çıkan imtihanlardan dolayı gına gelmişti. Ne zaman tam mutlu oldum dese hayat orta parmak çıkarıyordu. Max'i görmek sinirlerini alt üst etmişti. Onun yüzünden Alkanla araları bozulduğu öne sürülürse ölmediği için şanslıydı. 

Merte yakında Batu'yu göreceğini değil de öleceğini söyleseler daha çok inanırdı. Batu'yla baya kötü ayrılmışlardı. En son seni hiç bir zaman sevmeyeceğim diye kapıyı suratına kapatmıştı. Korkuyordu Mert, Alkan ve Arslan gibi olmaktan ödü bokuna karışıyordu çünkü görmüştü, aşkın binlerce kez ölüp tekrar dirilerek aşkın tutsağı olunduğunu. Bu yüzden kaçmıştı, yalan söylemişti. 

Batu, Alkana baktı ve sırıttı. " Selam kardeşim, beni özledin mi?" dedi.

Alkan sadece göz devirmekle yetindi. "Çookk deli gibi... Keşke yanındaki kan kokusunu alan Köpek balığını getirmeseydin" dedi.

Batu omuz silkip, Max'e baktı. "Teknik olarak ben değil, o beni getirdi" dedi.

"Yani bir alana bir bedava" diye pufladı Alkan. Batu gülerek kafasını salladı. "Aynen öyle oldu valla" dedi.

Max bir adım öne çıkarak Arslana  "Sonunda ruh öküzüne kavuşmuşsun" dedi. 

Alkan kendisine laf atıldığını anladığında "Bana bak çirkin su balığı familyası, seni akvaryuma geri postalamadan önce siktir git" diye çemkirdi. Max, kıkırtıyla gülerken eliyle baştan ayağa Alkanı işaret etti. "Bu halinle mi?" dedi.

Alkan kaşlarını çatarken "Bu halim sana yeter japon süs balığı" diye lafı yapıştırdı ve sırıttı.

Batu kıkırtıyla gülerken "Seni özlemişim be!" diye bağırdı. Alkan kendini beğenmiş şekilde sırıttı. "Ben sinir oldum" diyen Max'le Alkan "Öyle bir etkiye sahibimdir" diye omuz silkti. Başı felaket derecesinde ağrıyordu. İçerde düğün konvoyu varmış gibi hissediyordu. 

Arslan "Batu!" diye fısıldarken ilk defa sesi çıkmıştı. İleri bir adım atmasıyla Batu'nun ölümcül bakışlarıyla karşılaşmıştı. "Ah, şimdi mi aklına geldim. Ne o yine bir yere mi kaçıyordun. Arkanda beni bıraktığını bilerek" diye nefret kustu. Hayal kırıklığıyla nefesini dışarı verdi Arslan. 

Arslan "Özür dilerim, iyi değildim. Alkanın öldüğünü sanıyordum" dedi üzüntüyle. Alkan ise çıt çıkarmadan ayakta durmaya çalışıyordu. "Bu bahane değil, ben senin kardeşindim. Bir hiç gibi terk edip gitmeden önce seninle ilgileniyordum. Neler yaşadığımdan haberin var mı? Bu bok çuvalı köpek balığı tarafından ısırıldım. Şimdi ya beni şu manyaktan kurtarırsın ya da seni hiç bir zaman affetmem" diye bağırarak kollarını göğsünde birleştirdi.

"Ayıp oluyor ama" diyen köpek balığıyla Batu gözünü devirdi. Alkan "Mert nerede?" diye sordu. Herkes etrafa bakmaya çalışırken Batu "Korkak yavşak arabanın arkasında" diye ofladı. Batu bir ihtimal belki kollarına atlar diye heveslenmişti ama hala aynıydı yavşak. Yine onu görmezden geliyordu. 

Mert arabanın arkasından duyduğu sözlerle yutkundu. Buraya kadardı, bir daha aynı şekilde karşı koyabileceğini sanmıyordu Batuya. Derin bir nefes alıp, arabanın arkasından dışarı çıktı. "Selam, naber?" diye kafasını kaşıdı çekingenlikle. Batu "Hah!" diye pes dercesine bir nefes verdi. 

Batu, duygusuz gözlerle Merte bakarken "Merak etme, senin peşinden koşan bir Batu yok artık. İstediğin yavşaklıkları yapabilirsin" dedi. Duyduğu kelimelerle Mert dumura uğramıştı. Sevinmesi gerekiyordu ama daha çok deli olmuştu. Sinirlenmişti. "Niye bırakıyon lan, bırak diyen mi oldu sana" diye bağırdı. Yüzsüzdü, bunu biliyordu. 

Batu tek kaşı havalanarak Merte baktı. "Kafan mı iyi senin, hayır bir insan bu kadar yavşak olamazda. Bilmem zilyonuncu kez gitmemi isteyen kimdi" dedi. 

Arslan araya girerek "Bunu sonraya erteleyelim mi?" dedi Alkanı göstererek. Alkan ayakta sallanıyordu. Max gülerken "Kendinden önce hep onu düşünüyorsun" diye Arslana doğru yürüdü. Ertuğrul olayı uzaktan izleyip analiz ederken buradan kurtulmanın planı yapıyordu ama etrafları çember şeklinde çevrilmişti. Kafese çoktan girmişlerdi, şimdi şeytanla anlaşmaları gerekecekti. 

Alkan bir adım atarak Arslanın önünde durdu. Tüm bedeni titriyordu, nefes alırken bile kalbine acı saplanıyordu. Maxle göz göze gelen Alkan "Orada dur!" diye fısıltıyla uyardı. Arslan "Alkan, iyi değilsin" diye ona dokundu. Alkan dişlerini sıkarak beynine saplanan acıyı görmezden gelmeye çalışıyordu. Tüm ciddiyetiyle "Ona yarım santimetreden fazla yaklaşırsan senin belanı sikerim. O zaman kim daha kötü durumda olur görürüz" dedi.

Max gülerek kafasını sağ sola salladı. "Hiç değişmemişsin sevmesen bile yanındakileri sahipleniyordun. Neden Arslanla ilgileniyorsun ki hatırlamıyorsun bile onu" dedi. Alkan omzunu silkelerken "O benim... benim kölem" diye son kalan gücüyle fısıldadı ve yere düşmeden önce Arslan onu tuttu. Herkes "Alkan!" diye bağırırken yüzünü buruşturdu. Arslan, Alkanın yanağını okşayarak "Merak etme, iyi olacaksın! beni bırakmana izin vermem" dedi endişeyle.

Alkan öksürerek kan kusarken Arslana sırıttı. Arslan "Alkan!" diye bağırırken onu sarsıyordu. Alkan kanlı dişleriyle sırıtırken "Seni köpek balığı yemi yapmaya niyetim yok merak etme" diye kısık sesle fısıldadı. Arslan'ın sağ gözünden yaş dökülüp Alkanın yaşlarına karışırken güldü.  Arslan "Seni seviyorum" dedi boğazına dizilen hıçkırığı geri yutarken. 

"Biliyorum" diyen Alkan bilincini kaybederken Arslan onu kucaklayarak yerden kaldırdı. Max "Onu öndeki arabaya bindir. Acele et!" diye bağırdı. Alkanı koltuğa yatırırken titreyen bedeniyle oda yanına bindi. Kafasını ellerinin arasına aldı. Max ön koltuğa binip arabayı çalıştırdı. Arslan Alkanı sarsıp "Uyan!" diye bağırıyordu. Max hızla telefonu tuşlarken "Odayı hazırlayın, yaralı var!" diye bağırdı, telefonu yan koltuğa fırlattı.

Yaşlar Arslanın gözünden firar ederken fırtına rengini tekrar görmek için her şeyi yapardı. "Lütfen, lütfen gözünü aç sevgilim" diye mırıldandı. Çok kötü görünüyordu, şimdiye kadar iyi dayanmıştı Alkan. Max aynadan arkaya bakarken Arslanın dağılmış halini gördü. Kendisini sevmesi için her şeyi yapardı ama hep Alkana yeniliyordu. Savaşları henüz bitmemişti Alkanla. Bu yüzden ölmesine izin veremezdi. Arabanın ibresini zorlarken gaza daha çok bastı.

Arslan "Daha hızlı!" diye bağırdı korkuyla. Alkanın hangi yarasına pansuman yapacağını bilemiyordu, o kadar çok yarası vardı ki. "Lanet Olsun, çabuk olsana" diye çığlık attı. Ödü bokuna karışmıştı. "Alkan!" diye tekrar ruhundan yükselen bir çığlık attı. 

Alkan gözlerini kırparak yavaşça aralarken "Bağırma beyinsiz" diye fısıldadı. Arslan rahatlayarak kahkaha atarken Alkanın dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. "Hatırlıyorum" diye fısıldadı Alkan. Arslan yaşlı gözlerini kırpıştırdı. "İlk sevişmemizi" dedi. Arslan ona kocaman gülümseyerek bakarken Alkan "Hiç gülme" diye öksürdü. "Beni bırakmanın cezasını çekeceksin" dedi. 

Arslan kahkaha atarken kafasını salladı. Bu cezayı zaten bir çok sefer çekmişti, Alkan yanında olduğu sürece de yine her acıya katlanırdı.

Arslan "Benimle misin?" diye fısıldadı.  

Alkan, gözlerini tekrar karanlığa teslim etmeden önce "Her zaman" diye fısıldadı.

***

Art arda iki bölüm attım çünkü yeni bir bölüm yayınlamaya vaktim olmayabilir. Üzgünüm o zamana kadar idare ediverirsiniz sanırım. 

Süresi belli olmayarak ara verilmiştir. Umarım tekrar görüşürüz.

Adiosss...💗🥀

***

KRALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin