BÖLÜM 24

987 72 75
                                    

***

Tahmin edin ne oldu?

Nerden bilceğiniz yaaaww jxsaxxasx.😂😂😂😎

Hani o kaldığım ders varya geçmişimm yuppi ve bunun şerefine sizi sevindiriyim dedim. Sizce bundan sonra ne olur jcxsaxxaxx😂😂😂

Neyse bölümü okuyun birde yine iki şarkı yüklüyom.

Ama en sona yüklediğim şarkıyı lütfen baştan sona dinleyin bebeklerim 🐍🦋

Ben kaçar, İyi okumalar...🕸🕷

***

İnsanlar hayatları boyunca hep bir gerçeklerden kaçar. Aslında kaçtıkları gerçeklerde değildir. O gerçekleri cesurca kabullenmekten korkarlar çünkü kabullendikleri zaman değişir hayatları ve çoğu insan bunu göze alamayarak kendini korumaya çalışır.

Alkanda ise durum tam tersiydi, hayatı boyunca gerçekleri cesurca kabul ettiği için hep hayatı değişti. İhanete uğradığında, aldatıldığında, babası tarafından reddedildiğinde, annesinin ölümünü kabul ettiğinde hep hayatı değişti ama ilk kez hayatında ilk defa bir gerçeği kabullenmek istemiyordu çünkü bu kabulleniş hayatını değiştirecekti.

Ve Alkan bunu kabullenmekten kaçıyordu.

Tekrar kulağına dolan "Sen Kimsin?" lafıyla "Sus!" dedi mırıltıyla. Dinlemek istemiyordu ya da kabullenmek. Sadece kaçmak istiyordu ona seslenen boş seslenişten. "Seni tanıyor muyum?"

Alkan, yüzünü eğdiği zeminden kafasını kaldırarak Arslan'ın ona bakan boş gözlerine baktı ama bakmasa iyi olurdu çünkü bu da gerçekleri kabul etmek olurdu. Gökyüzü ona artık bakmıyordu ya da gün ışığını üzerine yağdırmıyordu.

"Kimsin?" lafıyla çileden çıkan Alkan "Kapa çeneni dedim sana!" diye bağırırken Arslan kaşlarını çatmıştı. Bağırmasıyla içeri dalan Mert "Ne oldu lan yine yeter ama" diye çığırdı nefes nefese.

Arslan ona da bakarak "Mert? Söylesene o kim" diye Alkanı gösterdiğinde bir şok daha yaşamıştı. Mert şaşkınlıkla "Oooyyy, bekle burada ben saksı bulup geliyorum, Alkan" dedi ve aynı hızla odadan çıktı.

Arslan "Saksı mı?" dediği sırada içeri bu kez Max'le doktor girmişti. Alkan ayakta öylece zemine bakıp, gerçekleri kabul etmemek, duymamak için mırıldanıyordu. "Max, sende mi buradasın. Allah aşkına kim ya o?" dediğinde Alkan ellerini kulaklarına götürdü. Neden duyuyordu ki?

Doktor "Ona travma yaşatan şeyi unutmak için beyni sanırım sadece sizi unutmak istemiş" işte Alkan bunu çok net duymuştu. Travma yaratan, onu sevmek ona travma yaratmıştı yani.

Elleri iki yanına düştüğünde gözünden düşen damlaları umursamadı. Ona acıyarak bakan gözleri de umursamadı. Eskiden olsa herkesin içinde ağlamazdı ya da ona acıyarak bakanları ezerdi ama şimdi kendisi eziliyordu. Arslan damlalara baktığında kaş çatmasıyla birlikte "Sen benim neyimsin?" dedi. Histerik şekilde gülmeye başladı Alkan. Eskiden o cümleyi ona Alkan kurardı. Bu kadar can yaktığını bilseydi bu sorunun hiçbir zaman dillendirmez, diline lal çekerdi.

"Hiçbir şeyin" Alkan yine kabul ettiği gerçeklikle kapıya döndü ama bir iki adımdan sonra düşecek oldu. Onu tutan Max'i ittirerek "Artık bir şansın var" dedi ve güldü. Kapıdan çıktığında Mert'in elindeki saksıya bakıp "Ona iyi bak!" dedi.

"Ne?" anlamayan bir Mert'i arkasında bırakarak Batu'ya baktı. Anlamayan gözlerle ona bakıyordu. "Üzgünüm, yine seni bekleticem" dedi ve küçük bir gülümseme sundu.

KRALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin