BÖLÜM 27

956 34 10
                                    

***

YENİ BÖLÜMLE GELDİM, TEŞVİK İÇİN BOL YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

KRAL'I BEKLEYENLER UMARIM BEĞENİR :)

ŞARKILARI DİNLEYİN BEBKLERİM !

***


Üstünde yattığı yumuşak toprakla iç çekti. Hava alışılmışın dışında sıcak ve ılık esiyordu. Saçları göz kapaklarının önüne düşüp, hafifçe kapattığı için rahatsız etse bile kapalı gözleri nedeniyle umursamıyordu. Ilık kumun içine elini soktuğunda rahatlamayla iç çekmişti Alkan. Eve yakın yerdeki kumsala gelmişlerdi. Denizin sesi kıyıya vurup melodi çıkardıkça kulaklarında tatlı ve hoş bir tını bırakıp, terk ediyordu. Sanırım huzur, sizin bulunduğunuz yer değil; huzurlu olduğunuz andı çünkü şu an huzurluysa bu anı güzel yapan kişinin tam yanında oluşuydu. Bu an bu yüzden onun için huzurluydu. Arslan tam yanında huzurlu varlığını hissettiriyordu.

Alkan gözlerini açtığında bir çift okyanusla karşılaşmıştı. Gözlerini açar açmaz karşılaşılacak dünyanın sekizinci harikasıydı, büyülenerek baktığı manzara. Arslan da Alkana, büyülenerek bakıyordu. Her bir ayrıntısını tekrar tekrar zihnine kazıyordu. Saçlarının hafif meltemle yukarı uçuşup, gri gözlerinin içini yavaş yavaş istila etmesini, dolgun ve kırmızı dudaklarının hafif yukarı kalkışının, nefes almak için karnını içine çekip dışarı usulca vermesini, Arslan Alkanı tekrar kaybetme korkusuyla ezberliyordu.

Alkan, elini yanağına koyana kadar üşüyen yanaklarını bile fark etmemişti. "Neden ağlıyorsun?" diye sorduğunda vücudundan kısa bir şaşkınlık anı geçmişti. Elini, Alkanın elinin bulunduğu noktaya götürdüğünde parmak uçlarından boğumlarına doğru akan sıvıya kaşlarını çatarak hissetmişti. O kadar odaklanmıştı ki Alkana ne ağladığının ne de ne yüzden ağladığının bilincindeydi.

"Huzurlu değil misin?"

Arslan, kendinde konuşacak gücü bulduğunda kurumuş boğazlarına rağmen çatlamış sesiyle havaya nefeslerini salmıştı. Kelimeler ondan bağımsız olarak çıkıyordu.

"Huzurluyum, nefes aldığım için, nefes almayı artık hissedebildiğim için huzurluyum" demişti. Alkan, çatlamış dudaklarını ısırdığında canı yanmıştı. Arslan'ın yanağındaki eliyle yumuşak yanakları okşamaya başlamıştı. Göz yaşlarını sildiğinde yutkunamamıştı. "O yüzden ağlamaman gerekiyordu aptal, gülmen gerekiyordu" dediğinde Arslan otuz iki diş sırıtmış "Oldu mu?" demişti. Alkan, büyülenerek "Çirkin ördek yavrusu" diye sataştığında ikisi de kahkaha atmıştı.

Arslan'la Alkan birbirlerine bakıyorlardı. Birbirlerinin her hareketini ve mimiğini izliyorlardı. Güneş ışığının huzmeleri sırtlarına vurup ısıtırken, yüzlerine de renk çeşitliliği sıçratmıştı. Güneşin her tonu yüzlerinde dans ediyordu. Denizin sakin dalgaları kıyıya vurup, hafif meltem yaratıyordu. Rüzgar, denizin ve kumun kokusunu harmanlayıp, burunlarına güzel kokularla taht kurulmasına yardım ediyordu. Arkalarında kalan ağaçların içindeki saksağan kuşlarının ötüşüyle, önlerindeki denizin üstünde uçuşan martıların sesi birbirlerine eşlik edip, denizin ritmik melodisine ayak uydurmaya çalıyorlardı. Alkanın göğsünde ise bir duygu fırtınası kopuyordu, şiddetli ve inatçı bir fırtına.

"Ne hatırlıyorsun?" Arslan, Alkana fazla yaklaşmadan kısık sesiyle sordu. Alkan yine dudaklarını ısırdı, anılar birbirinin üstüne biniyor, bir dalga gibi birbirini takip ederek yükselip alçalıyordu. Sürekli. Sanki anılarıyla tehlikeli bir sörf yarışı içindeydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 13, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KRALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin