Selam canlar! Yeni bölümle karşınuzdayım. Evet bu bölümde geç geldi ama bir sorun beden geç geldi? Şimdi ben size ard arda bölüm atarsam kalbiniz dayanmazda ondan. Neyse ben boş yapmayayım. Siz okuyun.
Multi: Ömer, Güneş ve Rüzgar'ın yaptığı bisküvili pasta.
İYİ OKUMALAR🍁
Gözüme dokundurulan küçük parmklar ve "Düneş kaksana, Düneş kaksana" melodileri eşliğinde uyandım. Gözlerimi açtığımtığımda kıkırdadım. "Noldu Rüşkay'ını uyandıramadın mı?" diye sorduğumda Damla kafası olumsuzca salladı ve şirin şirin baktı. Gerizekalı çok geç yattı akşam uyanamaz ki. "Boşver uyusun o gel biz babanı uyandıralım" dediğimde "babam uyandı ki?" dediğinde şokla ona baktım. "Dayım? Benim dayım? Hani şu Ömer olan?" diye soruları sıraladığımda Damla kıkırdadı. O kıkırdarken ben de "demek çok komik ha? Görürsün sen şimdi" deyip gıdıklamaya başladığımda kahkahalarımız odada yankılanıyordu. Kapı açıldığında ananem içeriye girdi. "Hay kam be gızanlarım çayı demledim" dediğinde Damla'ya gönüp "hadi bakalım penses babaneye yardım edelim." dedim.
Kahvaltı hazır olduğunda dayım"Rüzgar nerde?" diye sorduğunda "ay ben varım ne yapacaksınız o suratsızı" dediğimde dayım gülerek. "Sen üzveysin bilmiyor musun aslında Rüzgar doğunca o gün sahipsiz bir bebeği aldık yazık diye işte sen oldun" dediğinde küçükken beni böyle kızdırıyordu. Ben de ağlardım. Şimdi de dudaklarımı büzüp "Ayyy ben de öyle düşünüyordum çünkü bu mükemmeliyete bu sülalenin genleri yetmez" dediğimde dayıp yaptığım ev topuzunu bozup "Allah Allah" dedi. Zil çaldığında koşarak kapıyı açmaya gittim. Kapının deliğinden baktığımda yengemin babası olduğunu götünce açtım. "Hoşgeldin Hasan amca" deyip içeri aldım. Damla burda olduğundan sevmeye gelmiş eee adam özlemiştir.
Annem herkese bizi şöyle becerikliker böyle iyiler diye anlattığından dayım "Güneş hadi Hasan amcana kahve yap" dediğinde mal mal dayıma bakıyordum inşallah Neskafedir. "Şöyle güzel bir yeğen türk kahvesi içelim" diye eklediğinde bir kalbim sıkıştı. Ulan sen bilmiyon mu adam beni 8 yıl senin yanında kalmış insanım. Nasıl yapçam ben türk kahvesi? Ananem oradan "bilmez ki gızanım nerden bilcek" dediğinde dayım "nasıl bilmez koskoca kız küçücük çocuklar yapıyo" dediğinde gaza gelip "yaparım ya ne olacak ya" deyip cool cool mutfağa girdim. He amk malı kesin yaparsın. Ne yapacağım diye düşündüğümde Meltem'in bildiği aklıma geldi. Hemen telefonumu alıp numarasını buldum ve üstüne tıkladığımda biraz çalıp açtı. "Güneş" dediğinde "Kankilerin gülü yen... Ay dur artık yengem değildin neyse boşver şimdi yardımına ihtiyacım var" dediğimde "Noldu" diye telaşla sordu. "Kanka bana türk kahvesi nasıl yapılır anlatsana " dediğimde "bir şey oldu sandım mal sabah sabah ne kahvesi kafam bozuk zaten" dediğinde "yav kankam hadi ya çok fena rezil olmak üzereyim bokunu yiyem" diye yalvarmaya başladığımda kıyamayıp anlatmaya başladı ben onun talimatlarına uyup kahveyi yaparken Rüzgar mutfağa girmeden "anane ne var yemeye " diye seslendiğinde hiç bozmadan "ananem kaygana yapmış al şurada çayla yiyiver" dediğim. Küçüklüğümüzden beri şu kayganayı çok seviyoruz. Millet krep desede biz asla koca Macırlığımızdan ödün vermeyip kaygana diyoruz çünkü yaşasın macır olmak. Meltem "kanka bu kadar karıştırmadan kaynat üstündeki köpükleri fincanlara dayıt kaynayınca fincanlara dök gerisini yaparsın artık" dedi. Daha benimle dedikodu yapardı ama Rüzgar geldiğinden bozuldu. "Hadi siktir git depresyondan geber" deyip yüzüne kapadım. Rüzgar dediğime gülmemeye çalışırken savaş veriyordu "gül gül çatlıcan şimdi" dediğimde kahkahasını serbest bıraktı. "Ulan ayrılıp ayrılıp aşk acısı çekiyor bir Yaren bir o yeter ulan en sonunda japon yapıştıcısıyla yapıştırcam bir daha ayrılmayın diye" dediğimde Rüzgar tam cevap verecekti ki "seni haklı görmem trip atmayacağım anlamına gelmez" deyip kahveleri fincanlara koydum ve hepsini tepsiye dizip mutfaktan çıkarken Rüzgar arkamdan kıkırdıyordu. Ben de gülüp kahveyi dayımlara götürdüm. Dağıtırken hepsi şokla kahveye bakıyorlardı. Eee tabi ne yapsınlar böyle mükemmel kahve görmemişler hayatlarında. Dayım "helal kız sana çok güzel olmuş" dediğimde sırıtıp "çünkü ben yaptım" deyip gülümsedim. Dayım saçlarımı karıltırdı, Hasan amcaya dönüp ve "maşallah çok hamarattır yeğenim" dediğinde güldüm. Ah canım kankim ya yerim. Onlar konuşurken ben de Meltem ile mesajlaşıyodum. Daha ayrılık konusu açılmamıştı. Kahve nasıl falan diye soruyordu. "Sen nasılsın?" diye sorduğumda. "Kanka konuşmak istemiyorum bu konuyu" demişti. Çok işelememiştim ben de. Görüldü atıp dayımlatın boşlarını toplamıştım ve mutfağa götürüp yıkamıştım. Balkona çıktığımda Rüzgar sigara içiyordu. 8 yıl öncesine kadar kanser ile mücadele eden birinin şimdi sigara içmesi ayrı bir ironi tabi.
Yanındaki banka oturup. "8 yıl öncesine kadar kanser ile mücadele eden birinin şuanda oturup sigara içmesi ne değişik bir ironi değil mi?" diye sorduğumda. Sigarayı söndürüp çöpe attı. "Haklısın salağın tekiyim" dediğinde sırıtıp. "Tabi insanın kendini tanıması güzel bir şey" dedim. Tabi bunu takmayıp "Güneş benden çok mu nefret ediyorsun?" diye sordu. Nefes verdim ve ona döndüm. "Rüzgar senden istesem de nefret edemem ki. Sen benim kanımsın belkide şu hayatta güvendiğim tek insansın" dedim. "Güneş ben cidden senden çok özür dilerim gerçekten çok pişmanım kendimde değildim çok sinirliydim" dediğinde onu anlayabiliyordum. Siniri her ne kadar çabuk geçsede sinirinden çevresindeki herkes özelliklede onu sinirlendiren şey nasibini alır. "Pişman olduğunu biliyorum ama sana çok kırgınım be. Herkesten beklerdim ama senden değil o attığın tokat değil bana inanmayışın kalbimi kıran ama sana her ne kadar kırılsam da kızsam da sana kıyamam ve o kırgınlığım birgün geçer" dediğimde sadece gözlerime baktı. "Ayrıca duşa falan gir ananem sigara içtiğini anlarsa götünde yıldırımlar çaktırır ayrıca ben sana tripliyim " deyip cool bir şekilde saçımı savuracakken toplu olduğu aklıma gelince gözlerimi devirip içeri geçtim. Kim bilir nasıl canı yanıyor be! Ulan salak Meltem bari bekleyeydinde biz barışsaydık. Ona hem sarılmak isteyip hem kızmam. Keşke o günü aklımdan silip ona yardım edebilsem ama gururum izin vermiyor işte gururumun önüne geçemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ SİSTEMİM
BeletrieBazen sadece sevmek yetmez sevilmek gerekir. Kocaman Uzay boşluğuna aşıktı Güneş. İçinde onca yıldız varken sıradan bir yıldız olan Güneş'e mi bakacaktı Uzay? Ama hesaba katmadığı şeyler vardı; mesela Güneş zaten Uzay boşluğunun içindeydi. SİZE B...