Elimin tersiyle yüzümdeki suyu silerken. Birisinin arabadan inip bana doğru geldiğini fark ettim.
Bu, arabasıyla bir hışımla geçip yerdeki su birikintisini üstüme savuran adamdı.
"Önüne baksana. Nasıl araba kullanıyorsun sen!?"
Hafif yağmur damla...
Önümdeki açık defteri karalarken. Sınıfın kapısı açıldı ve içeri birisi girdi. Girmesiyle de sınıfın ağzından garip sesler çıkmaya başladı. Şaşırma sesleri gibi.
Kafamı kaldırdığımda, NE? NASIL? O...
Geniş gülümsemesini sınıfa sunarak kendisini tanıttı. "Merhaba, ben Kim Taehyung."
Sınıftaki kızların ağzından sular akarken benimkisi timsahın ağzı gibi açık kalmıştı.
Gözlerimiz buluştu.
***
Kendini bize tanıttıktan sonra başka boş sıra yokmuş gibi yanıma gelip oturdu.
"Başka sıra yok mu?" dediğimde yüzüme bakmadı bile.
Bakışlarım defterimdeydi. Utandığımı anlar mıydı acaba? Özür dilesem kabul eder miydi? Saçmalama Haneul, bildiğin arkasından geçirdin.
Parfümü burnumla sevişiyordu. Çok güzel bir kokusu vardı.
Yüzüne baktığımda yumuşak bakışlarını gördüm. Biraz olsun içim rahatlamıştı.
"Ben mi?" Salaksın Haneul.
"Şu an sana baktığıma göre?"
"Ben, Kim Haneul." Ellerini saçlarına geçirerek bakışlarını üzerimde gezdirdikten sonra, "Yağmurlu havalarda çok dikkat etmelisin, Haneul." Dedi ve önüne döndü.
Bu neydi şimdi. Fazlaca odun. Yakışıklı, sexy ama çok öküz. Müdürün oğlu, Bay Jeon'un kardeşi olsa ne fark eder ki?
Öğretmen eline kalem alıp tahtaya konu yazmaya başlayınca sınıftan oflama sesleri çıktı.
Woo Jin; "Öğretmenim, sınıfımıza yeni arkadaşımız gelmişken ders işlemek olur mu hiç? Tanışmalıyız."
Bay Kim arkasına dönüp; "Onun ilk günü sizin değil. O yüzden çıkarın defterlerinizi ve tahtadaki soruları yazın." dedi havalı bir şekilde.
Çantamdan defterimi çıkardım ve yazmaya başladım. "Bu arada yarın quiziniz var. Tatilde ne yaptınız bilmiyorum. Durumunuzun ne olduğunu öğrenmem gerekiyor ki ona göre ders anlatayım." Yok artık cidden.
Dahyun isyankar ses tonuyla; "Öğretmenim, ne gerek var? Zamanla öğrenirsiniz zaten." dedi.
"Ne kadar çok mızmızlanıyorsunuz. O zaman kaldırıp tahtadaki soruları yaptırırım." Şu an herkes Dahyun'a söverken, ben ise omzuna vurmuştum. Bu kız bazen ne dediğini bilmiyor.
Öğrencileri listeden seçip kaldırıyordu. Taehyung tahtadaki zor soruyu çabucak yapıvermişti.
Dahyun arkasına dönüp, "Bunu her matematik sınavından 100 alan kız mı söylüyor?" Şimdi tamamen öldürmek istiyordum.
"Demek her matematik sınavından 100 alıyorsun." dedi Taehyung.
İstemeyerek de olsa sıramdan zorla kalkıp tahtaya doğru ağır adımlarla yürümeye başladım.
"Uyuşuk kız, hızlı olsana."
Elindeki kalemi aldım ve soruyla bakıştım. Soru kolaydı aslında ama yapmak istemiyordum. Bütün moralimin içine etmişti.
"Ah, çok zor yapamam." deyip başımı iki yana sallayarak kalemi öğretmene uzattım.
Tüm ciddiyetiyle gözlerimin içine baktı. "Eğer çözmezsen sözlü notun sıfır." Demesiyle tabiri caiz götüm tutuştu ve soruyu çözmem iki saniyemi aldı. Eğer sıfır alırsam annem beni keserdi.
"Bak isteyince oluyormuş." dedi alaylı ses tonuyla. Tabi canım tehdit yok zaten.
Tesadüfler...
Zil çaldığında tam yerimden kalkacaktım ki, "Haneul, öğleden sonra spor salonuna gel." dedi ve çıktı. Ben cevap vermeden yine çekip gitti.
Galiba şimdi hesabını soracaktı.
Öğle arasında yemek yedikten sonra Dahyun'la bahçeye çıktık. Kızların yanına gidip oturduk.
Yeri'nin elinde telefon diğer kızlara bir şeyler gösteriyordu.
"Tanrı aşkına ikisi... Mükemmeller."
"Bir de şu fotoğrafa bak."
Kızların elleri kalbinde az kalsın kriz geçireceklerdi.
Dahyun telefona bakınca bende baktım.
Bay Jeon ve Taehyung'un fotoğraflarına bakıyorlardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Fotoğraflarına bakarken zilin çalmasıyla olduğum yerde zıpladım.
Şimdi Taehyung'un yanına gidecektim. Onun şımarıklığıyla hiç uğraşasım yoktu.
