□ 18. BÖLÜM □
Multi Medya: Kim Taehyung
#BTS ~ Spring Day
***
Sinirle, saçlarımda ki elini geri ieterek ona doğru yaklaştım. "Pişman oldun öyle mi?" Hayretle onu süzdüm.
Hadi ama kesinlikle benimle dalga geçiyor olmalı.
"Bu mu yani? Bu kadar mı? Pişman oldum tekrardan sevgiliyiz. Bu mudur yani" oturduğum yerden ayağa kalkarak ondan uzaklaştım.
"Ben aptal değilim tae. Veya senin kullanabileceğin bir oyuncakta değilim. Ayrıl dediğinde ayrıl, istiyorum dediğinde gelecek biri değildim." Ne sanıyordu ki ona geri döneceğimi mi?
Pişman ol, özür dile hadi tekrardan sevgili olalım diyince kabul edeceğimi mi düşündü?
Sinirle gülerek ona döndüm. "Hadi ama tae, yapma. Ben senin oyuncağın değilim." Bunu yapması sadece daha çok sinirlenmemi sağlıyordu. Yaptığı tek şey buydu.
Bana doğru yaklaşarak ellerini tekrardan saçlarıma daldırdı "beni dinle karen, lütfen beni dinle. Sen oyuncak değilsin. Sen benim sevdiğim kadın-"
Geri çekilerek elinden kurtulup sözünü kestim. "Sevdiğim kadın mı? Bir dakika, hangi adam sevdiği kadına tokat atardı, söylesene" üzerine gidiyordum.
Canını yakıyordum ama şuan hiçbirşey düşünemiyordum. Çünkü o da benim tekrar tekrar canımı yakıyordu.
Gözlerindeki hüzün ile gözlerin kaçırdı. "Lanet olsun haklısın tamam mı? Ama lütfen beni dinle karen. Yemin ederim bilerek olmadı." Tekrar bana doğru yaklaşıp elimi tutarak havaya kaldırdı. "Sende vur. Ne bilim ölesiye döv beni. Yeter ki affet. Sana yalvarırım. Sesimi çıkartmam" yüzümü buruşturarak elimi elinden kurtardım.
Bunu yapmayacaktım.
Ben onun gibi değildim.
"Ben vurmam tae. İstesem bile sana vuramam. Çünkü elimin önüne sinirimden önce sevgim geçer. Herşeyden önce içimdeki duygular buna izin vermez" kafamı iki yana sallayarak ondan uzaklaştım.
"Sen beni sevmiyorsun tae. Sadece sevdiğini düşünüyorsun ama sevmiyorsun" yemin ederim en çokta bu düşünce içimi yakıyordu.
Gözlerinde endişe ile bana yaklaşarak kollarını bana sardı. "Seni seviyorum! Sakın, sakın bir daha aynı şeyi söyleme karen. Ben bu dünya da hiçbirşeyi, hiçkimseyi sevdiğim kadar seni seviyorum." Kollarını daha çok bana sararken gözümden akan yaşlarla kafamı omuzuna yaslayarak iki yana salladım.
"Yapma tae. Kendini de beni de kandırma. Lütfen, yapma" ondan ayrılarak elimi ona doğru uzattım. "Lütfen. Anahtarı ve telefonu geri ver"
Kaşlarını çatarak geri kaçtı "Hayır karen, vermeyeceğim. Burdan barışmış bir şekilde çıkana kadar vermeyeceğim." Cidden sabrımı sınıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sekizinci Bela || 2 #Wattys2018
Fanfiction"Yasaklanması gereken bir çeşit uyuşturucu gibiydi. Yavaş yavaş damarlarından zihnine, zihninden kalbine işleyip seni öldürüyordu. Hayır. Öldürmüyordu. Bu seferki yaşatıyordu." ©️20180301