Filmin tamamlamam iki haftamı almıştı, bölümümde devam zorunluluğum olmadığı için okula gitmemiştim. Gupse her gün okula gidip iki bölümümün de derslerine girmiş ve dersleri kaçırmamıştı. Akşamları ise bana gelip düzenlememde yardımcı oluyor ve fikirler sunuyordu. Tüm çekimler, toplamda bir saati buluyordu. Bunları kırpıp birbirine geçirdiğimde ise sonuç olarak otuz beş dakikalık bir film elde etmiştim. Gupse sonuçtan memnundu, ben sonuçtan memnundum fakat Tolga ve Güneş yerine kendimle Baran'ı hayal ettiğim zaman ortaya çıkan sonuç daha çok hoşuma gidiyordu.
Simge'yle sevgili. Onunla olan hiçbir şey hoşuna gitmemeli.
Yutkundum ve iç sesime küfrettim. Yalan değildi, gerçekten onunla birlikteydi. Aynı yatakta uyumuşlardı, tenleri birbirine değmiş ve kokuları karışmıştı. Tek beden olmuşlardı. Baran, beni kıskandırmak için Simge'yi kullanmamıştı. Baran'dı sevmenin, sevilmenin ne demek olduğunu bilmeyen. Ben değildim.
"Yarın, filmi verdiğin zaman hoca kesinlikle yarışmaya bu filmi sokacak." dediğinde tekrar dünyaya geri dönmüştüm.
Gülümsedim heyecanla. "Eğer öyle bir şey olursa kalp krizi geçiririm." Depresyonumdan bile çıkabilirdim. En azından yarışma sonuçlanana kadar. Gupse omuzlarıma masaj yapıp beni rahatlattı ve yanağımdan öptü. "Yatağa geç, uyu biraz. Ben son kez izleyip belleğe atarım." Başımı sallayıp gülümsedim. "Hetero olsaydım sana çok pis düşmüştüm Gupse, cinsiyet değiştirmek ister misin?"
Memelerini avuçladı. "Ben bunlarla mutluyum." dediğinde kahkaha attım ve yatağa uzandım. Saniyesinde uykuya dalmıştım.
Sabah alarm ikimizi uyandırdığında hala tüm vücudum sızlıyordu. Günümün büyük bir bölümünü bilgisayarın başında geçirdiğim için her yerim tutulmuştu. Sıcak bir duş aldım, sakallarım çıkmıştı. Kesmeye üşeniyordum. Saçlarımı kuruttuktan sonra hızlıca giyindim.
Okula vardığımızda zıplayarak hocamın odasına girdik. Zeynel Hoca beni görünce gülümsedi. "Geleceğin parlak yönetmeni! Seni iki haftadır gözlerim her yerde aradı."
Belleği gösterip gülümsedim. "Filmi bitirmeyle uğraşıyordum." Heyecanla belleği eline aldı. "Sana olan umudum yüksek çocuk, umarım beklentimi karşılarsın." Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle Gupse'nin elini tuttum. "Gupse olmasaydı ortaya bir ürün bile çıkmazdı. Benim kadar emeği var üzerinde." dedim samimiyetle.
Gupse utancından yeri seyrederken Zeynel Hoca gözlüğünü düzeltti. "Yönetmek ayrı bir meslektir, yöneteni yönlendirmek ayrı. Sen olmasan da ortaya bir şey çıkmazdı, o olmasa da çıkmazdı." Ardından eliyle bizi kovaladı. "Ben sizi ararım, şimdi izlemek istiyorum."
Odadan hızla çıkıp bahçede gergince oturmaya başladık. O yarışmaya katılmayı çok istiyordum, Türkiye'nin en prestijli kısa film yarışmasıydı. Kazanmak, en azından aday olmak bile büyük bir artı olurdu benim için. Bir saat sonra Zeynel Hoca aradığında ikimizde koşturarak odaya girdik. Kapıyı çalmamıştık bile. Zeynel Hoca bize gülümseyerek bakıyordu. Heyecandan ölecek gibiydim.
"Tek bir kelime söyleyeceğim, muntazam." Bacaklarım beni ayakta tutamayacağı için sandalyeye attım kendimi. "Ortam çekimlerinde kendini çok geliştirmişsin, geçişler özellikle oldukça profesyonel. Gerçek hayatla ana karakterin fantazyası arasındaki o renk değişimi takdir edilmeli. Toplamda replik sayısı yirmiyi seçmez ama hikayeyi o kadar iyi anlatmışsınız ki, kelimelere gerek kalmamış. Son zamanlarda izlediğim en iyi kısa filmdi." Gözlerim kararacak gibi olmuştu. Zeynel Hoca Türkiye'nin önde gelen film eleştirmenlerindendi ve görüşleri benim için oldukça önemliydi. "Günümüzde, biliyorsun zaten ama, eşcinsellik gibi azınlıkları ilgilendiren konular çok fazla ele alınıyor. Bunun amacı daha çok dikkat çekmek ve insanları sömürmek. Samimi değil. Oysa burada, ana karakterlerin cinsiyetleri o kadar önemsiz ki... Gerçekten çok beğendim. İKFY'e yolladım. İki hafta sonra adaylar açıklanacak, olacağına inancım tam."
Gözlerim dolmuştu, akan bir yaşı sildim gülümseyerek. "Teşekkür ederim hocam, sizin düşünceleriniz benim için çok önemli. Çok teşekkür ederim." Masasından kalkıp yanıma geldi ve saçlarımı okşadı. "Burada teşekkür etmen gereken kişi ben değilim, sen ve senin güzel ekibin."
Odasından çıkarken uzun zamandır duymadığım bir heyecanla dolmuştu içim. İki haftadır aklımdan geçen tek şey ya Baran'dı ya da filmdi. Hızla telefonumu ele alıp haberi anneme iletmek için aradım. "Teo, şu an hiç müsait değilim." diye mesaj attı.
Alışmıştım, ben çocukluğumdan beri meşgul bir kadındı. Ona kızmıyordum, benim omzumda onun yükü olsaydı dayanamazdım. Onları bazen uzun süre görmezdim. Onca yoğunluğuna rağmen ayda bir günü bana ayırmak için uğraşıyordu. Babamı aradım, o da meşgule atmıştı. "Babanız şu an konferansta Teoman Bey, iletmemi istediğiniz bir şey var mı?" Asistanı mesaj atmıştı. "Hayır, teşekkür ederim."
Gupse etrafımda dönüp dans ediyor ve bağırarak şarkı söylüyordu. Telefonu cebime koyup onunla beraber okulun bahçesinde Born This Way söylemeye başladım. İnsanların tepkisinden korkmazdık, onları umursamazdık. Kendimizi çimlere atarken kahkaha attım. "Kazanır mıyız?"
Gupse başını salladı. "Kazanırız. Ben Tolga ve Güneş'e de haber vereyim."
Yüzümde gülümsemeyle gökyüzünü seyretmeye başladım. Mutluydum, huzurluydum. Bu anı dondurup hep yaşamak istiyordum.
İki hafta o kadar zor geçmişti ki... Annemle babama haber vermek için ikisinin de evde olduğu bir gün onların yanına geçmiştim. İkisi de aşırı gururlanmışlardı, filmi aday olursa yarışma sırasında izlemek istediklerini söylemişlerdi ve sadece önemli günlerde açılan asırlık şaraplardan birini açmışlardı. Hep beraber içip konuşmuştuk.
Şimdiyse Gupse'yle sitelerinin başında bekliyordum. Bu senenin adayları, filmlerin gösterim günleri ve konuşmacıları açıklanacaktı. Eğer aday olursak filmimizin galası orada olacaktı. İlk defa bizden başka insanlar orada izleyecekti. Bu fikir bile beni çıldırtıyordu. Gupse sayfayı yeniledi. "Açıklanmış!"
Toplamda on dal vardı. En büyük ödül, En İyi Kısa Film ödülüydü. Diğer ödüller filmlerin türlerine göre ayrılıyordu. Ardından teknik detaylara geçiyordu. En İyi Senarist, En İyi Yönetmen adaylıkları gibi.
Hızla adaylara bakmaya başladım. "En İyi Kısa Film, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yönetmen dallarında adayız!" diye çığırdığında Gupse, benim başım heyecandan dönüyordu ve zor nefes alıyordum. İnanamıyordum, ben bu kadar fazla dalda yarışacağımızı düşünmemiştim. "En çok adaylık bize ait!" Gupse bilgisayarı kapatıp ayağa kalkıp havaya zıplıyordu. Tolga ve Güneş birbirine sarılmışlardı. Bense hala nefes almaya çalışıyordum.
Tolga "En azından birini kazanacağımızı düşünüyorum." dedi heyecanla. "Teo, oğlum iyi ki bulmuşsunuz lan bizi." Güneş bana gülümseyerek bakınca başımı salladım kendime gelmek için. "Hayal değil, değil mi? Gerçekten dört dalda adayız?" Tolga başını sallarken Güneş ise dudağının kenarındaki piercingiyle oynuyordu.
Tuttuğum nefesimi bıraktım gülerek. "Hala rüya gibi geliyor." Gupse tekrar bilgisayarı açtı. "Rüya gibi geliyorsa hemen moralini bozayım mı kanka? Bu senenin sunucuları Baran ve Simge."
Avcumu alnıma bastırıp ofladım. "Belki de hayatımın en önemli gecesinde onları görmek zorunda mı kalacağım?" Ağlayasım vardı. "Bana kaderimin bir oyunu mu bu?" Gupse bana sarıldı. "Bebeğim onları kim sikler? Biz geceye damgamızı vuracağız!" Yarım bir gülüş takındım. "Vuracak mıyız?"
Tolga ve Güneş bağırdılar. "Vuracağız!"
Gülümsedim. Vuracaktık.
🌟
Hep dram hep dram nereye kadar? Biraz Teo'mu mutlu etmeliydim. 💓
Öbür bölüm birçok konuğumuz ve bir adet de sürprizim olacak. :")
Aranızda belki de full Baran ve Teo okumak isteyenler olabilir ama ben genelde bir karaktere daha çok odaklanmayı seviyorum ve birinin hayatında olan her şey illa ki sevdiği kişiyle alakalı olmayabilir. Merak etmeyin, Baran'ı da unutmayacağım.
Hep araları böyle bozuk olacak değil ya?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iphone x ¿boyxboy¿ ฯtextingฯ
Short StoryIphone X isterken aşkı bulacağımı tahmin etmiyordum.