Hepimiz otele varmıştık gülerek. Daha doğrusu herkes gülerken, ben sadece gülümsüyordum. Baran'ın yaptığı şey sinirimi bozmuştu.
Benimle oyun oynadığını hissediyordum. Olmayan güvenimi tamamen bitirmişti. Benden gerçekten hoşlanıyorduysa bile buna inanasım gelmiyordu. Yaptığı her şey, söylediği her kelime birbiriyle çelişiyordu. Sunuculuk yaparken Simge'yle oldukça uyumluydu, birbirlerine bakarlarken gözleri parlıyordu ikisinin de. Dışarıdan bakan birisi onların birbirini sevdiğini rahatça söyleyebilirdi.
Ardından bana tuvalette sevmediğini söylemişti. Birlikteliğinin sebebi olduğunu... Sebebi ne olursa olsun, bunun önemi yoktu. Bana yalan söylemişti, üstüne kaç kez gitmiştim. Kadınlardan hoşlanmadığını bile söylemişti. Ona nasıl güvenebilirdim?
İçimdeki aptal çocuk ise onun beni neredeyse öpecek olmasından ötürü ölüyordu. Onunla hiç olmadığım kadar yakındım, teni tenime değmişti ve ben daha fazlasını istiyordum. Onu öpmek, ona sarılmak istiyordum ama bunu hak ettiğini düşünmüyordum.
Ben, belki kendi seçimim olsa bile, onu özgür bırakmıştım. Mutlu olduğu şeyi yapmasını, onunla olmaktan öne koymuştum ve köpek gibi onu düşünüp acı çekmiştim. O ise Simge'yle birlikte uyumuştu. O gece, bana o soruyu sorduğunda onu engellemeseydim ne yapacaktı, onu merak ediyordum. Ona evet deseydim, filmi onunla çekseydim ve kendimi sevginin huzurlu kollarına bıraksaydım, o zaman Simge'yi ne yapacaktı? Benden gizli ondan ayrılabilirdi, Simge'nin ayrılma fikrine nasıl baktığını biliyordum. Medyaya taşınırdı ve öğrenirdim. Hem benimle olup hem Simge'yle sevgililiğine devam edecekti.
Beni bir ihanetin parçası yapacaktı. Bana sevmeyi, sevilmeyi bilmiyorsun diyen adam karşısındakinin sevgisine saygı bile duymuyordu. Simge'ye üzüleceğimi ve onun iyiliğini düşüneceğimi asla hayal etmezdim. Buradaki kötü karakter o değildi, Baran'dı. Simge kendini beğenmiş, herkesten üstün gören biri olabilirdi ama Baran'ın alçak davranışını hak etmiyordu.
Ben, çok yanlış birine tutulmuştum.
"İleride, yolun Amerika'ya düşerse görüşelim." Can'ın sesiyle düşüncelerimi rafa kaldırdım. "Film sektöründe tanıdıklarım var, sana yardımcı oluruz."
Başımı salladım. "Teşekkür ederim, ileride burada kalmayı düşünmüyorum zaten." dedim yavaşça. Ata, Can'ın saçından öptü ve gülümsedi. "Teo'da seni görebiliyorum Can. Olduğu ülkeye büyük gelen hayalleri var, sesini yükseltebilecek kadar cesur ve her şeyden önemlisi yaptığı işte başarılı. Sen sahnede, şarkı söylerken parlıyorsun. O ise bir sahneyi çekerken." Ata'nın iltifatıyla yanaklarım kızarmıştı. "Biraz moralin bozuk gibi, bir şey mi oldu?"
Dürüst olmak istedim ikisine karşı. "Etrafımda mutlu, birbirini seven insanlar var. Bense sevilmeyi hak etmeyen birini seviyorum. Sizleri gördükçe de moralim bozuluyor." Can iç çekti. "Haklısın Ata, Teo'da ben de kendimi görebiliyorum." Yanağımdan bir makas aldı. "Her insanın farklı dönemleri vardır. Her insan sevgisini hak etmeyen birilerini sever. Bunlar çok normal fakat bir anda, hiç beklemediğin birinde aşkı bulabilirsin." Gülümsedim. "Çevremde hiç beklemediğin anda aşkı bulabileceğim tek kişi Gupse ve o memeleriyle mutlu." İkisi kahkaha atarken ben de katıldım onlara. "Şimdi bu dramaları bir kenara koy, bugüne bugün sen ödüllü bir yönetmensin. Kutla, kendini şımart. Yarın bunlara üzülmeye devam edebilirsin." Ata'nın söylediklerine başımı salladım. Haklıydı, Baran'ı düşünerek çok fazla zaman harcamıştım. Bu gecemi mahvetmesine izin vermeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iphone x ¿boyxboy¿ ฯtextingฯ
Short StoryIphone X isterken aşkı bulacağımı tahmin etmiyordum.