"Çok güzel oldu!" Tolga ve Güneş'le beraber oldukça ünlü bir kuaföre gelmiştik. Buradan çıkınca hep beraber yarışmaya gidecektik, Tolga ve Güneş de son halini orada görecekti. Hepimiz heyecanlıydık.
Kuaför saçıma fön çekerken aynadan baktım. Evet, güzel olmuştu. Saçlarımı dağınık kullanmayı seviyordum, kuaför de oldukça doğal bir şekilde dağıtmıştı. İşlem bitince ayağa kalktım ve aynada kendime baktım. Simsiyah bir takım elbise giymiştim, sadece kıravatım gökkuşağı rengindeydi.
Tolga ise perçemini gökkuşağı renginde boyatmıştı, benim gibi takım elbise giymek yerine o dar bir yırtık pantolon, düz siyah bir tişört ve zımbalı bir deri ceket giymişti. Güneş de ona uyumlu giyinmişti, gerçekten çok tatlı gözüküyorlardı. Güneş ise ceketinin yakasına gökkuşağı renklerinde bir broş takmıştı.
İşimiz bitince Gupse'yi beklemeye başladık. Bize elbisesini göstermek istememişti sürpriz bozulmasın diye. Yanımıza geldiğinde tanıyamadım. Kestane rengi saçlarının yerine gri uzun saçlar vardı. Tüm vücudunu saran, parlak siyah taşlı bir elbise giymişti. Altında da platform bir ayakkabı vardı ama sanki yalın ayakmış gibi etrafında döndü. "Nasılım?"
Sırıttım. "Sana diyorum, hetero olsam sana hemen düşerdim." Bana bakıp gülümsedi. "Lady Gaga'nın elbisesinin aynısını yaptırmak o kadar zordu ki!" Aynada kendine tekrar bakıp gülümsedi. "Çok güzel oldu."
Saate baktım, başlamasına daha bir saat vardı. "Annemler birazdan orada olurlar. Biz de geçelim." Hep beraber bir Uber'e atladık. Tolga bana sevimli sevimli baktı. "Hayatımın kritik noktalarında yanımda olan birkaç kişiyi çağırdım." Güneş öksürdü. "Birkaç kişi? Amerika'dan gelen bile var!" Tolga Güneş'in karnına dirseğini geçirdi yavaşça. Omzumu silktim. "Bu hepimiz için önemli bir gün, tabii ki gelsinler." Açıkçası ben de Kamer'e Doğa'yı alıp gelmesini söylemiştim. O yüzden anlayabiliyordum Tolga'yı.
Yarışmanın yapılacağı yere geldiğimizde bayılacak gibiydim. Daha önce de film çekmiştim ama hiçbirisinde kendimi bu kadar ortaya koymamıştım. Benim en kişisel filmimdi, belki de her zaman böyle kalacaktı.
Medya girişteki kırmızı halının iki yanına yerleşmiş gelen kişileri çekiyordu. Yürümemizle tüm gözler, daha doğrusu flaşlar, bize dönmüştü. Ben Gupse'yle yürüyordum, arada durup poz vermemiz için bağırıyorlardı. Açıkçası bu kısmından pek hoşlanmamıştım. İçeriye girdiğimizde ise karşıma filmlerin afişlerinin asıldığı bir girişle karşılaştık. Bazı filmler gündüz galasını yapmıştı, ben ise rakiplerimi izleyip moralimi bozmak istememiştim.
Girişten ilerleyip gösterimin yapılacağı salona doğru ilerledik. En ön üç sıra, yapım ekibi ve tanıdıkları için ayrılmıştı. Annemle babamı görünce onlara el salladım ve Gupse'yle yanlarına doğru ilerledik. İkisiyle öpüştükten sonra annem elimden tuttu sıkıca. "Seninle gurur duyuyorum oğlum, sonuç ne olursa olsun bugünün kazananı bizim için sensin." Ona sarıldığımda babam omzuma elini koydu. "Tüm güzel cümleleri annen çalıyor, bir şey dememe gerek yok. Senin her zaman yanındayım."
Ardından Gupse'yle dönüp ıslık çaldılar. Gupse teşekkür ettikten sonra Tolga ve Güneş'in oraya baktım. Çevresinde bir sürü insan vardı ve herkes birbirine sarılıyordu. Tolga'yla göz göze gelince eliyle yanına bizi çağırdı. Gupse'nin koluna girip onların olduğu yere doğru ilerledik. Tolga sırasıyla herkesi tanıtmaya başladı. "Cenk, Yamaç, Bulut." Üçü bana başıyla selam verdi. "Ben de Teo, umarım beğenirsiniz."
"İrem, Deren ve Ece." İrem kıkırdadı. "Çok heyecanlı!"
Tolga ardından birbirinin koluna girmiş iki kişiyi tanıttı. "Taner ve Anıl." İkisi bana gülümsedi. "Tolga'nın öyle bir anlattı ki... Avengers: Infinity War'a bu kadar yükselmedik." Ben kahkaha atarken Cenk araya girdi. "Bence Ironman'in bir ayağı çukurda." Yamaç saçlarını karıştırdı Cenk'in. "Ben Thanos'un tarafındayım, herkesi haşat etsinler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iphone x ¿boyxboy¿ ฯtextingฯ
Short StoryIphone X isterken aşkı bulacağımı tahmin etmiyordum.