шестьдесят - 60

5.5K 493 307
                                    

"Durumu nasıl?" Hemşire beni ameliyathanenin kapısından ayırmaya çalışıyordu. "Şu an bir şey söylemek için çok erken." Kapının kolunu yavaşça bıraktım. "O ölmesin, o ölürse bu hastaneyi yakarım."

Sinirden ne dediğimi bilmiyordum, derin bir nefes aldım. "Özür dilerim, sadece onu kurtarın. Olur mu?" Hemşire omzuma dokunup gülümsedi. "En iyi doktorlarımız müdahale ediyor. Sakin olun."

Başımı sakince sallayıp Baran'ın kaldığı odaya girdim. Kaburgası incinmişti, şerefsiz kim bilir kaç kez vurmuştu. Elimi yumruk yapıp yanına oturdum, ağrı kesici verdikleri için Baran uykuya dalmıştı. Kapının çalmasıyla Akın Bey içeriye girdi. "Biraz önce Güneş ve Tolga tarafından baygın bir halde karakola getirildi. Güvendesin."

Gözümden akan yaşı sildim yavaşça. "Eğer Gupse'ye bir şey olursa, o zaman onu ellerimle öldüreceğim." Akın Bey karşıma oturup ensesini kaşıdı. "Zor bir süreçten geçtiniz, hepiniz fakat Gupse'nin iyi olacağına inan. Onu senden daha iyi tanıyan biri yok."

Gülümseme tırmandı yüzüme. "Beni burada bırakıp gitmez o." Gülümsedi. "Kendinizi hazır  hissettiğiniz zaman ifade verebilirsiniz." Başımı salladım yavaşça. "Hazırım, şimdi halledebiliriz."

Ayağa kalktık beraber ve hastanede ifade alınan kısıma girdik. Olanları anlattım, o ise önündeki forma doldurdu. "Simge'nin bu kişiyi nereden bulduğuna dair bir fikrin var mı?"

Başımı olumsuzca iki yana salladım. "Herhangi bir fikrim yok." İç çekti. "Bilinci açılsın, umarım öğrenebiliriz." Ardından ayağa kalktı. "Geçmiş olsun diyorum tekrardan, detayları öğrenince sizi bilgilendiririm." Uzattığı elini sıktım. "Teşekkür ederim, tüm süreçte oldukça yardımcı oldunuz."

Ondan ayrılıp Gupse'nin ameliyathanesine ilerledim. Önünde bekleyen hemşire gülümsedi beni görünce. "İyi haberlerim var, kurşun hiçbir hayati organa zarar vermemiş. Birazdan ameliyat da bitecek. Geçmiş olsun." Gülümseyip kadına sarıldım. "Çok teşekkür ederim!"

Baran'ın kaldığı odaya girip yanına oturdum ve elini tuttum. Ağrı kesicinin etkisi azalmış olmalı ki gözlerini açıp gülümsedi bana. "Kahramanım..." diye mırıldandığında gülümsedim. "Ben olmasam sizi kim kurtaracaktı?"

Elimi iyice sıktı. "Seni kaybettim sanmıştım." Parmak boğumlarından öptüm. "O işler o kadar kolay değil." İç çekti. "Gupse nasıl?" Gülümsedim. "Ameliyattan çıkmasına az kaldı, iyi olacak."

Yanağımı okşarken içeriye Tolga ve Güneş girdi. "O şerefsizi bir güzel patakladık." Tolga yüzünde memnun bir ifadeyle bana bakarken güldüm. "Benim yerime de dövmüşsündür umarım." Karşımdaki koltuğa oturdular. "Bir daha düzgün bir şekilde nefes almayacağına eminim." Güneş kolunu Tolga'nın omzuna atıp yanağından öptü. "Bir daha başına böyle bir şey gelirse baştan haber ver."

Baran öksürdü. "Ailesine haber vermezse ben vereceğim." İç çektim. "Onların hala haberi yok olanlardan." Tolga alt dudağını ısırdı. "Büyük ihtimalle olacak çünkü hastanenin girişinde bir dolu magazin muhabiri var. Kim sızdırıyor bilmiyorum ama her şeyden haberdarlar."

Gözlerimi kapatıp şakaklarıma masaj yaptım. "Büyük ihtimalle polislerden biri bilgi sızdırıyor para için. Başka bir ihtimal yok." Baran saçlarımı okşadı. "Bu sefer çıkıp onlarla konuşmalısın. Olanları anlat."

Yutkundum. "Yapacağım, insanların homofobinin bizlere ne kadar zarar verdiğini anlaması gerek." Ayağa kalktığımda Baran tekrar elimi tuttu. "Ne olursa olsun seni seviyorum ve her zaman yanında olacağım." Parmak uçlarını okşadım. "Biliyorum sevgilim, en iyi bunu biliyorum."

Odadan ayrılıp hastanenin girişindeki canavarlara doğru ilerledim. Beni görünce flaşları patlamaya başlamıştı. Mikrofonları bana doğru uzatıp hep bir ağızdan konuşmaya başladılar. "Biraz susarsanız açıklamamı yapacağım."

iphone x ¿boyxboy¿ ฯtextingฯHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin