Baran'la beraber kapının önünde polislerin gelmesini beklemeye başladık. Baran bana bakıp gülmemek için kendini zor tutuyordu. "Güleceksen gül, böyle daha sinir bozucu."
Baran kahkaha patlatırken ben de yanaklarımı şişirdim. Bu evde bir daha hayatta kalamazdım, yeni bir ev bulmam gerekiyordu. "Kusura bakma ama hala domuz kafasının seni koşturduğunu hayal ediyorum."
"Şimdi sana bir kafa sokacağım Baran, on gün götünün üstüne oturamayacaksın." dedim sinirle. Bu hali de yeterince sinirimi bozuyordu.
"Bu teklifi değerlendireceğim." Bana hala sırıtarak bakarken gözlerimi kıstım. "Bir gün çekime gidince yatağına at kafası bırakacağım. O zaman görürüm seni." Kolunu omzuma atıp iyice çekti beni kendine. "Sakin ol sevgilim, birazdan yukarıdan eşyalarını alıp gideceğiz."
Polis arabası önümüzde durunca ayağa kalkıp pantolonumdaki tozları silkeledim. "Teoman Beyoğlu?"
Başımı salladım. "Benim. Şüpheli paket evimde." Daha fazla domuz kafası diyemezdim, ömrüm boyunca bir daha domuz bile demeyecektim.
"İçinden domuz kafası çıktı demiştiniz, değil mi?" Başımı tekrar salladım ve ardından üçümüz asansöre bindik. "Birazdan ekip gelip paketi inceleyecekler, belki parmak izi bulabiliriz."
Asansör durduğunda evimin kapısı sonuna kadar açıktı. "Evden çıkarken kapı kapalı mıydı?" Alt dudağımı sarkıttım. "Bilmiyorum, evden koşturarak çıktım fakat içeriye kimse girmedi. Kapının önünde oturuyordum."
Polis yine de kabzasındaki silahı çıkarttı ve nişan alarak içeriye girdi. Kendimi Baran'ın dizisindeymiş gibi hissettim. "Sen dedektif rolü oynamıyor musun? Prosedürleri bilmen gerek."
Baran'la polisin arkasından ilerlerken hımladı. "Dediği gibi ekip gelecek ve kutuyu inceleyecekler, örnek toplayacaklar. Ardından bu sokaktaki kameraları inceleyip kutuyu bırakan kişiyi bulmaya çalışacaklar." İç çektim. "Senin ve Gupse'nin parmak izini de alacaklar. O yüzden Gupse'yi bulmamız gerekiyor."
Salona girdiğimizde bakışlarım yine kutuya gitti. Daha doğrusu parçalanmış kutudan bana bakan ölü gözlere ve masadan yere damlayan kana... Baran'ın gözlerini kapattım hızla. "Bence hiç bakma, senin bayılmanı istemiyorum."
Baran arkasını dönüp duvara yaslandı. Polis tüm odaları kontrol ettikten sonra yanıma geldi ve buruşmuş bir yüzle domuza baktı. "Bunu yollamış olabilecek birini biliyor musunuz?"
Saçımı karıştırdım ve ofladım. Baran haklıydı, Simge dışında bunu yapabilecek başka insanlar da vardı. "Aslında bir fikrim yok, kısa süre önce toplumun çoğunluğunun nefreti kazandım. Hatta bundan önce telefon numaram sosyal medyaya yayıldı ve iCloud hesabımdan özel fotoğraflarım ifşalandı fakat şüphelendiğim birisi de var. Simge Saygın, belki ismini duymuşsunuzdur. Ünlü bir model ve beni tehdit etmişti. Benden pek hoşlanmıyor."
Söylediklerimin kısa özetini not defterine yazdı. "Yanınızdaki beyefendi Baran Cihangir değil mi? Siz de tanıdık geliyorsunuz bir yerden."
"Evet, o. Eğer sosyal medya hesabınız varsa beni görmüş olma ihtimaliniz de yüksek. Eşcinsel temalı bir filmle İKFY'de iki ödül kazandım ve o günden beri neredeyse her gün hakkımda haber çıkıyor."
Kutuya kısa bir bakış attı. "Bu bir nefret suçu da olabilir diyorsunuz yani? Birileri filminizden ötürü size bunu yapıyor da olabilir." Omzumu silktim. "Olabilir, ben daha fazla burada durmak istemiyorum. Domuz kafasıyla yeterince haşır neşir oldum. İzninizle eşyalarımı toplayabilir miyim?"
Beraber Baran'ın yanında ilerlerken başını salladı. "Toplayabilirsiniz ama gitmeden önce gelecek ekip parmak izinizi almalı. Pakete başka biri dokundu mu?"
"Arkadaşım dokundu ve sonra sinir krizi geçirip evden koşarak çıktı. Onun da parmak izine ihtiyacınız olacaktır, ona ulaşayım."
Polis aşağıya inerken Gupse'yi aradım. "Polis geldi, eve gelmen gerek. Parmak izimizi alacaklar." Gupse kesik kesik nefes alıp hıçkırıyordu. "E-eve girmem ben, aşağıda alsınlar." Ardından telefonu suratıma kapattı. Baran ise odama gitmiş, valizime eşyalarımı dolduruyordu. Salona tekrar gidip domuz kardeşle göz temasında bulunmadan kameramı ve bilgisayarımı aldım.
Biz kapıdan çıkarken ekip de gelmişti. Kapının önünde parmak izimi alındı. Asansörle aşağıya indiğimde Gupse kapının önünde kollarını göğsünde bağlamış titriyordu. Saçları karışmış, gözleri ağlamaktan şişmişti. Ona sarıldım yavaşça, benden daha çok etkilenmişti.
Baran'ın arabasına bindiğimizde hiçbirimiz konuşmamıştık. Gupse telefonunu çıkartıp onunla uğraşmaya başladı. Beş dakika geçmeden oflayarak telefonu bana uzattı. Gördüğüm başlıkla sinirden gözlerim yerinden fırlayacaktı.
"Gizemli Veliaht'ın evine kesilmiş domuz kafası gönderildi!" diye bağırdım sinirle. Bunun arkasında kutuyu kim yolladıysa, yine o vardı.
🌟
🐖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iphone x ¿boyxboy¿ ฯtextingฯ
Short StoryIphone X isterken aşkı bulacağımı tahmin etmiyordum.