Bölüm-1

61.2K 1.3K 93
                                    

17.04.2019
07:30

Gün ışığı odamın içine aydınlatırken gözlerim kurulu bir saat gibi aynı saatte aralanmıştı. Yataktaki gerinmemden sonra doğrularak yatağın yanındaki küçük komodinin üzerindeki sabahlığımı üzerime geçirip ebeveyn banyosuna doğru ayaklarımı sürümeye başladım. Kısa süreli bir duş aldıktan sonra odama geri dönerek aynalığın önündeki pembe pufa oturdum. Aynadaki yansımamı alışkanlık mı bilinmez, yine incelemeye başladım. Yıllar önce gözlerinin içi gülerek bakan kız, şimdi büyümüş ve yaşadıklarının etkisiyle olgunlaşmış bir kadına dönüşmüştü. Bazen gerçekten fazla kapılıyordum bu düşüncelere. Ailesinin ve aşık olduğu adamın sevgisiyle dolup taşan o genç kız, şimdi küçücük umuduna sarmalanmıştı.

Üzerimdeki siyah tişörtün yakasının gözler önüne serdiği kolye her zamanki yerindeydi. Parmak uçlarım her zamanki alışkanlığı ile sızlamaya başladığında kolyenin ucunu işaret ve baş parmağımın arasına aldım. Bu kolyeyi bana aşık olduğum adam doğum günümde almıştı. Küçük bir kar tanesi... Gözlerime hücum eden yaşlarımı geri itmek için bakışlarımı tavana diksem de pes edip aşağı süzülmelerine izin verdim. Her ne kadar tüm mutluluğumu almış olsa da onu öyle çok özlüyordum ki, birlikte geçirdiğimiz günleri. Her şeyim oyken şimdi elimde bu küçük kolye ve birazdan içeri gürültülü bir giriş yapacak minik adam kalmıştı.

"Anne..." odaya hakim olan çilek kokusunu içine çekerek devam etti. "Mis gibi oymuşsun ama sen ben de senin gibi mis kokmak istiyoyum, oymas mı anne?" İşte bana ondan kalan en güzel şey. Sarımsı kahverengi saçları ve bal rengi gözleri ile babasına tıpatıp benzeyen Uras'ım. Minik adımlarla yanıma gelip kollarını bana doğru uzatınca kucağıma doğru çekip sarıldım. Başına yılların özlemini giderircesine kondurduğum öpücüğümü, kokusunu içime çekerek bıraktım.

"Olur tabi anneciğim. Hem sen benden daha güzel kokuyorsun. Tıpkı-" derken heyecanlı bir şekilde sözümü keserek cümlemi tamamladı.

"Babam gibi dimi anne." dediğinde gülümseyerek başımı aşağı yukarı salladım. Babasına benzediğini her fırsatta dile getirir olmuştu ve bu durum onu daha çok özlememe sebep oluyordu. Gülüşü, güldüğünde göz çevresinde oluşan çizgiler, kulakları ve bakışları...

"Hadi o zaman ilk duş alalım sonra güzel bir kahvaltı yapalım aşkım." dediğimde kucağımdan fırlayarak banyoya doğru koştu. Sonra aklına bir şey gelmiş olacak ki aniden durup arkasını döndü.

"Ay teysem gelcekti, unuttum." diyerek ağzını küçük elleri ile kapattığında gülmeden edemedim.

"Aşkım hani biz gidecektik teyzene, sonra ben Baran amcanın yanına gidecektim." dediğimde kıkırdadı. Neden kıkırdadığını anlamadığım için merakla kaşlarımı çattım. "Hayırdır?"

"Amca diyince kızıyodu ya anne, abi dicekmişim Bayan amcaya." Uras bazı harfleri söyleyemediği için her Baran dediğinde kahkaha atmadan edemiyordum. Her ne kadar erken konuşmaya başlamış olsa da üç yaşının gazabına Baran 'Bayan' olarak uğramıştı. Yerimden kalkarak banyoya girdiğim zaman Uras çoktan üzerindekileri çıkarmaya başlamıştı. Uras her zaman kendi işini kendisi yapmaya çalışan bir çocuktu. Yaşından olgun olsa da yaşının gerektirdiği merakı da fazlasıyla taşıyabiliyordu. "Anne Bayan amca akşam seni neyeye götüycek?" Suyun sıcaklığını Uras'a göre ayarlamaya çalışırken "Banu ablanın nişan sonrası kutlamasına götürecek aşkım." dedim. Suyu ayarladıktan sonra Uras'ı kucağıma alarak suyun içine sokup yıkamaya başladım.

"Peki ben neden gelemem? Ben de gelmek istiyoyum ama." dedi.

"Anneciğim, o ortam pek senin yaşındaki çocuklara göre değil. Hem Baran amcan bu kadar ısrar etmese bende gitmezdim. Hem teyzen de seni çok özlemiş. Eniştenle de maç yaparsınız, olmaz mı?" Omuzlarının düşmesi pes ettiğinin göstergesiydi. Durulama işlemini bitirip yatak odasına geri dönerek üzerini giydirdim. Odamın içini dolduran telefonun sesini duyduğum da yerimden kalkarak komodinin üzerinde duran telefonu alarak cevapladım.

VazgeçişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin