Merhabalar,
Biliyorum arayı biraz fazla uzattım, bu yüzden bölüm biter bitmez düzenleme yapmadan hemen yayımlıyorum. Bu yüzden hatalarım varsa mazur görün. 💕Keyifli okumalar...
_______________________________________1 Ay sonra,
"Hanimiş benim Alya'm, teyzesi ve abisi onu yemeye geldi." diyerek odaya girdiğimde beşiğinde yatan minik kızımızın yanına koşarak giden Uras'ın arkasında gülerek baktım.
"Alınıyorum ama ya... İnsan bir sarılır Uras bey." Tuğçe'nin sitem dolu sözlerine hak vermiyor değildim. Uras elinde olsa burada kalıp Alya'nın başında nöbet tutacaktı.
"Gel ben sarılırım sana." diyerek kendime çekip sıkıca sarıldım. Daha sonra her sabah olduğu gibi anneme ve babama da sarılarak Alya'nın baş ucuna geldim. Eğilip uyuyan yüzüne bakıp baş parmağımı kısacık olan saçlarında gezdirdim.
"Yiğit hazır değil mi hala?" diye sorar sormaz Yiğit merdivenlerde belirdi.
"Geldim, hadi çıkalım." diyerek Tuğçe'ye öpücüğünü verip kızıyla vedalaştı. 1 aydır alıştığımız rutin görüşme ile Yiğit'in arabasına binerek şirkete doğru yola çıktık.
"Bu akşam geliyorsun değil mi?"
Gözlerimi yoldan ayırmayarak "Başka çarem var mı?" dedim. Bu gün ortaklık için imzalar atılıp şirketler arası kaynaşma için küçük bir parti verilecekti. 1 aydır şirkete gelseler bile karşılaşmamıştık. Gerek Yiğit'in gerekse Banu'nun yardımıyla.
Banu ilk başlarda bana cephe almış olsa da zamanla iş gereği yakın olmuş ve şirketle ilgili sorunlarda beraber çalışarak zaman geçirmiştim.
"Beraber gideriz o zaman."
"Sen gitmeyeceğini söylüyordun, neden fikrini degistirdin?" Kızı nedeniyle Baran ile konuşup gelmeyeceğini söylerken neden kararını değiştirdiğini merak etmiştim.
"Baldızımı aç kurtların arasına tek başına yollamam." Söylediği şeye kendimi tutamayıp kahkaha atmıştım.
"Itiraf et, Tuğçe'nin fikri değil mi?" Yüzünde oluşan gülümseme ile doğru tahmin ettiğimi anlayınca "Vay be Yiğit Bey, kardeşim size baskı uyguluyor demek fakat bunu yapmak zorunda değilsiniz. Orada yalnız olmayacağım."
"Gelmeme gerek olmadığından emin misin?" Ona bakarak ciddi olup olmadığına baktım. "Tamam, gelmiyorum." Başını inanamazcasına salladım.
İstanbul'un sabah trafiği eşliğinde sonunda şirkete varabilmiştik. Beni sirketin kapısında indirip arabayı otoparka doğru sürdü. Girişteki güvenlikten geçip danışmadaki Derya'ya selam verip asansöre yöneldim. Düğmeye basıp gelmesini beklerken yanımda beliren Ayla ile muhabbet ederek asansöre bindim. 1 ayda şirketteki çoğu çalışan ile işim gereği kaynaşıp arkadaş olmuştum.
"Görüşürüz Nehir hanım." Gülümseyerek kabinden çıktım. Odama gitmeden önce Baran'ın odasının bulunduğu koridora yöneldim. Odasının önüne gelip kapısını tıklatarak içeri girdiğimde elinde bulunan dosyadan bakışlarını bana çekti.
"Günaydın Baran Bey."
"Günaydın Nehir Hanım." İşe başladığımdan beri çok nadir bu odaya gelir olmuştum. Şirkettekiler elbette yakın olduğumuzu sürekli gelip gittiğim için biliyorlardı. Fakat bu yakınlığı çalışma saatlerimin içinde kullanmak benim için etik değildi.
Yanına doğru gidip masasına yaslanarak kollarımı göğüs hizamda birbirine doladım.
"Gerçekten bu kadar işkolik olduğunu bilmezdim." Çapkın gülümsemesini bana sunarken başımı inanamazcasına salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazgeçiş
Fiksi Umum"Burada olmamalısın. Karının ve doğacak bebeğinin yanında olmalısın." sesim o kadar ruhsuz çıkmıştı ki, kendi sesim bana bir o kadar yabancı gelmişti şimdi. "Onun yerinde sen olabilirdin! Neden yaptın bunu bize? Neden onu bizden aldın?" dedi. O kada...