BÖLÜM-28

17K 841 178
                                        

"Ne var lan?!"

"Abi buldum onları. Son dört gündür babasının evinde kalıyorlarmış. Ondan önce de 5 günlüğüne yazlık evinde kalmışlar."

Ulaş duydukları karşısında kasılırken günlerdir beynini kemiren o soruyu sordu.

"Emir de onlarla mı?"

"Evet efendim. Dokuz gün boyunca onlarla berabermiş. Şu an Nehir hanım, oğlu Uras, Emir Bey, Hakan bey ve Elif Hanım ile beraber Kestel tarafında bulunan bir piknik alanındalar. Fotoğraf göndermemi ister misiniz?"

"Gönder!" Göreceği manzara karşısında hissedeceği acıyı tahmin etse de hayır diyemeyecek kadar da merak ediyordu Nehir ve oğlunun mutluluğunu.

"Gönderdim abi." Karşı taraftan bilgilendirmeyi duyar duymaz hemen gelen mesajı açıp fotoğrafın üzerine tıklayarak telefon ekranını kaplamasını sağladı.

" Karşı taraftan bilgilendirmeyi duyar duymaz hemen gelen mesajı açıp fotoğrafın üzerine tıklayarak telefon ekranını kaplamasını sağladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ulaş, gördüğü manzara karşısında göğsünün ortasında hissettiği yumru yüzünden zorla yutkundu. Oğlunun yüzündeki gülümsemeye takılı kaldı ilk başta. Bu gülümsemeyi en son lunaparkta gördüğünü hatırladığında içinde derin bir öfke oluştu. Oğlu burnunun dibindeydi ve o bundan habersiz oğluna doğacak çocuğundan bahsetmişti. "Sikeyim ben böyle işi!" derken gözü Nehir'in yüzündeki gülümsemeye sonra da gülümsediği adama baktı. Dışarıdan gören biri bu fotoğraf için aile tablosu diyebilirdi fakat Ulaş için bu tam anlamıyla ihanetin fotoğrafıydı. O çocuk ona aitti. O kadın da ona aitti ve her ne olursa olsun ona ait olanları geri alacaktı.

"Takip et. Buraya döndükleri an bana haber vereceksin." Buz gibi çıkan ses tonu, gözlerinde yanan ateş ile o kadar tezattı ki, bu tam anlamıyla kıyametin başladığı andı.

38 saat sonra...

04:40

Ulaş yarım saat önce aldığı haber ile evden çıkmak üzereyken Berrak'ın sesi ile kapı koluna uzanan eli havada asılı kaldı.

"Bu saatte nereye gidiyorsun? Kötü bir şey mi oldu?"

"Asıl senin bu saatte uyuyor olman gerekmez mi? Git yat bir işim var gidip geleceğim hemen." diyerek Berrak'ın uykusuz kalmasına neden olacak korkuyu ona salmıştı. Arabaya binip kontağı çalıştırırken yapacağı şeyin doğruluğunu sorgulamadan gideceği yere doğru sürmeye başladı. Plan yoktu. İlk defa öfkesinin onu yönlendirmesine izin veriyordu. Varış noktasına vardığında da düşünmemek adına aklına sadece o fotoğrafı getiriyordu.

"Abi içerideler. Emir yarım saat önce çıktı. Vardıklarında çocuk uyuyordu. Nehir hanım ise uykulu görünüyordu." Adamını geride bırakıp apartmana doğru yürümeye başladı.

VazgeçişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin