Merhabalar,
Biliyorum biraz geciktim ve o yüzden bölümü tamamlar tamamlamaz yayımlıyorum. Yazım yanlışları olabilir. Daha sonra düzenlenecektir.
Keyifli okumalar dilerim.💕
________________________________________
Baran kucağında taşıdığı bedeni sıkıca kavrayarak Tuğçe'nin evinin bahçesine girdiğinde, Tuğçe ile beraber daha önce hiç görmediği yaşlı sert yüzlü adam ve yumuşak yüzlü kadın kapıda göründü."Baran o iyi mi?" Tuğçe bir eli karnında bir eli belinde koşarak yanına gelmişti. Sert bakışlar altında gerilen vücudu evin kapısına doğru yürüdü.
"Şey oldu..." diyerek bir Tuğçe'ye bir de sert bakışlara sahip olan yaşlı adama baktı.
"Evladım, söyleyecek misin, zorla mı söyleteyim?" Kapı eşiğinde önüne geçen adamın sözleri üzerine Tuğçe'ye döndü. Onun da onayı ile tekrar yaşlı adama dönerek "İzin verirseniz ilk önce onu yatıralım." dediğinde yaşlı adam önünden çekildi. İçeriye girip salondaki koltuklardan birine nazikçe yatırdı.
Arkasından boğaz temizleme sesi geldiğinde arkasını dönerek "Ulaş ile sebebini bilmediğim bir sebepten dolayı kavga ediyorlardı. Bende Ulaş'ın yanına şirkete uğramıştım." dedi.
"Ulaş şu şerefsiz değil mi?" Yaşlı adamın sert bakışları bu sefer Tuğçe'ye dönmüştü.
"Evet babacığım ama yargılamadan ne olur bir dinleyelim." dediğinde sakin kalmak için derin bir nefes alıp sakince Nehir'in ayak uçlarına oturdu.
"Anlat!" Baran adamın Nehir'in babası olduğunu duyunca biraz afalladı. Çekingen bir şekilde ensesini kaşıyarak elini uzattı.
"Öncelikle adım Baran efendim. Nehir'in arkadaşıyım." Kendisini tanıtması üzerine Baran'ın havada kalan eline bir süre baktı. Daha sonra eli sıkıca kavrayıp "Hakan." dedi.
"Hakan bey, Ulaş benim çocukluk arkadaşım. Nehir ile aralarında geçenleri bilmiyorum. Uras'ın babası olduğunu yeni öğrendim. Ulaş'ın şirketine uğrarken kapıdan ikisinin tartıştığını duydum ve araya girerek Nehir'i oradan çıkardım."
"Ne hakkında kavga ediyorlardı?" Çatılmış kaşları ve yüzündeki çizgiler an be an artarken dikkatlice Baran'ın vereceği cevabı bekliyordu.
"Aslına bakarsanız Ulaş, Nehir'in hamileliğini sonlandırdığını sanıyor. Yani Uras'ın varlığından habersiz. Bu yüzden ona hak etmediği şeyler söylüyordu." Hakan beyin gözünde gördüğü şaşkınlık ile devam etmek ile etmemek arasında kaldığı için sustu. Soru sormasını bekledi.
"Neden Uras'tan haberi yok." Bu soruya Nehir haricinde cevap verebilecek tek kişi Tuğçe'ydi. Bu yüzden o söze atıldı.
"Çünkü ablam hamile olduğunu öğrendiği zaman aileler tanışacak ve nikah olacaktı. Babasının hastalığı ve şirketlerinin batma durumuna gelmesi yüzünden babası ve şirketinin kurtuluşu için başka bir iş adamının kızıyla evlenmek zorunda kaldığını söyleyerek gitti. Bazı şeyler oldu ve bu yüzden ablam Uras'ı öğrenmesini istemiyor. "
"Neden?"
"Çünkü Ulaş evlendi ve karısı hamile." Sesi öylesine sitemli çıkmıştı ki ailesinin bir kez olsun Nehir'in nasıl bir dönemden geçtiğini anlamalarını istedi. Onu haksız yere bunca zaman yalnız bıraktıklarını anlamalıydılar. "Onu aldıracaktı ama kıyamadı. Allah'ın verdiği canı alamazdı ki o. Çünkü o sizin kızınız, benim ablam. Anne, baba... Biliyorum ona kızgınsınız ama inanın o öylesine zor zamanlar geçiriyor ki nasıl dayandığını inanın bilmiyorum. Siz ne derseniz ne kadar kızarsanız kızın ama o artık bir anne. Babası yanında olmayan bir çocuğun annesi. Lütfen artık bu küslüğe bir son verin." Haklıydı. Babası da ona hak veriyordu fakat hayatını böylesine çıkmaza sokmasına kızıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazgeçiş
Ficción General"Burada olmamalısın. Karının ve doğacak bebeğinin yanında olmalısın." sesim o kadar ruhsuz çıkmıştı ki, kendi sesim bana bir o kadar yabancı gelmişti şimdi. "Onun yerinde sen olabilirdin! Neden yaptın bunu bize? Neden onu bizden aldın?" dedi. O kada...